Malum belgeleri(!) bir müddettir basından izliyoruz. Yayın malzemesi bulmakta zorlanan bir kısım basınımız, “sazan” ne kelime dedirtiyor. Televizyon kanallarında günlerdir yapılan yorumları hayretle izliyorum. 1.Sözde belgelerin(!) içeriğinin bir kısmı doğru bir kısmı yanlış olabilir, ancak bilgilerin(!) çarpıtma, yanıltma haber (dezenformasyon) ihtimali yüksek görünüyor. 2. Sözde belgeler(!), özellikle başta Türkiye olmak üzere; İslam ülkelerinin birbirlerine şüphe ile bakmasını hedefleyen, bilhassa yöneticilerini ülkeler arasında ve halk nezdinde küçük düşürecek, dostluğa dayalı iyi ilişkileri zedeleyecek nitelikte olduğu gün gibi ortada. Buna karşın ABD'nin yakın çalıştığı ülkeler için bu tür nitelikte ciddi ifadeler söz konusu değil. 3.Sözde belgelerde(!),ortaya konan bilgilerden çıkması gereken ve onların istediği sonuç(!), İslam ülkelerinin kendi aralarında veya her ülkenin kendi içindeki siyasi guruplar arasında, ilerleyen sıcak ilişkiler yerine; mesafeli, soğuk rüzgârların estiği, hatta çatışmaya varabilecek neticelerin ortaya çıkmasıdır. Bu durum, çöken komünizm sonrası, batının yeni hedefinin İslam coğrafyası olduğu tezini daha da güçlendiriyor. Sözde belgelerdeki bilgiler doğru veya yanlış olsa bile, her iki durumda da “nifak” niteliği taşıyor. Gelelim bu tür oyunlara yaklaşımımız ne olmalı sorusunun cevabına. Bakınız Rabbül âlemin ne buyurmuş. ““Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (*) ABD toplumları ve devletleri yönetmek, yönlendirmek için her yıl yüzlerce sosyal içerikli projeler üretiyor. Ürettiği projeleri ise insan hakları ve insani tüm değerleri hiçe sayarak acımasızca özellikle Afrika ve İslam ülkelerinde uyguluyor. Projeler, bir taşla bazen birden fazla kuş vurmayı hedefleyen, üzerinde ciddi çalışılmış dört başı mamur projeler. (**) Fakat insan kaynaklı çalışmalarda illaki gözden kaçan, ilahi adalet gereği, hesaplayamadıkları kör noktalar da oluyor. Son proje örneğinde ABD öyle görünüyor ki, ava giderken avlanacak. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Kendi tuzakları ayaklarına dolanmış görünüyor. (***) Bakınız, K.Maraş'lı hemşerim Ökkeş Bey ne diyor: “Keçeyi suya atıp çıkan yerini daşliler, gene de âleme malamat olmaktan gurtulamiler, biz bunların ciğerini bilirik ede, işleri güçleri hile-hurda bunların.” Osmanlı hinterlandındaki insanlara güven veya korku salıyordu. ABD ise şüphe, fitne ve korku veriyor”¦ Ha bir de demokrasi(!) veriyor, Irak'a verdiğinden”¦ (*) (Hucurât 49/6) (**) Dr. Armen VİCTORIAN, Beyin Kontrolü (***) (Enfal, 8/30), (Fatır, 35/42-43), (Al-i İmrân, 3/54)