Kişisel gelişim uzmanı Kadir Olgun, Türkiye’deki eğitim sisteminde öğrenci koçluğu modeli olmadığını bildirdi. Avrupa’daki sistemde ise bütün bunların üniversitelerde model olarak öğretildiğini ifade etti. Aktif Eğitimciler Sendikası (Aktif Eğitim-Sen) ile Fatih Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (FÜSEM) arasında imzalanan protokol çerçevesinde Manisa’daki sendika üyelerine yönelik sertifikalı öğrenci koçluğu ve eğitim danışmanlığı eğitimi verilmeye başladı. Aktif Eğitim-Sen Manisa Şubesi üyelerine yönelik, Körfez Dershaneleri Garaj Şubesi seminer salonundaki eğitimin ilk gününe Olgun katıldı. Eğitimler, 13 Haziran 2015'te sona erecek.

Kadir Olgun, kişisel gelişim modelleri üzerinde durduklarını söyledi. Katılanların, seminer sonunda kişiliklerini öğrenmiş olacağını aktaran Olgun, “Karşısındaki insanla nasıl anlaşabileceğini kavramış olacak. Koçluk becerilerimiz var. Bir sorun üzerinde çözüm odaklı ya da kişisel değişim ve gelişim üzerine teknikleri anlatacağız. Öğrencilere yönelik de sınav stratejileri, sınava nasıl hazırlanılır, sınavda nasıl davranılması gerektiği üzerinde duracağız.” dedi. Türkiye’de öğrenci koçluğunun tam olarak bilinmediğini belirten Olgun, “Maalesef bizim eğitim sistemimizde böyle bir modelimiz yok. İşin garip tarafı, öğretmenlerimizde donanım yok. Avrupa’daki sistemde bütün bunlar, üniversitelerde model olarak öğretiliyor. Zaten eğitim modelleri de bunun üzerine kurulmuştur. Avrupa’da çocukların ilkokul 4'de kadar zihinsel gelişimi sağlanıyor, sonra diğer eğitimlere başlıyorlar. Hızlı okuma, hafıza, zihin haritaları; bu saydıklarım bizim eğitim modelimizin içerisinde yok. Mesela okuma yaşı dediğimiz bir kavram var. Şimdi şuradan herhangi bir öğretmeni alın, en fazla 250 kelime okuyor. Daha fazla okuma ihtimali yok ama bu, ilkokul 4. sınıftaki okuma yaşıdır. Ülkemiz bu durumdadır.” diye konuştu.

Çocukların, sınava girdikleri zaman tam manasıyla ne yapacağını bilmediğini söyleyen Kadir Olgun, “Sınav nasıl geçirilir, bunu tam olarak yaşayamıyor. İnsanlar kendilerine genelde negatif geri bildirimler veriyor. Öğrenci için en önemli faktör budur. Bunun sebebi, zihnini kullanamamasıdır. Öğrencilere de bunu öğretiyoruz. Negatif değil, pozitif bir sınav yaşamalarını sağlıyoruz. Bu şekilde endişe yaşamadan bir sınav geçiriyorlar.” dedi.