Yargıtay 2. Ceza Dairesi ilginç bir karara imza attı. Yargıtay 20. Ceza Dairesi, ‘önleme araması’ ile şahıs üzerinde arama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek, bunun için mutlaka ‘adli arama’ kararı alınması gerektiğini kaydetti.
Yargıtay, bu bağlamda ‘önleme araması’ ile üzerinden uyuşturucu çıkan bir şahsa verilen cezayı, oy birliğiyle retederek, yerel mahkemenin kararını bozdu. Buna göre Yargıtay, ‘önleme araması’ ile uyuşturucu bile bulunsa sanığa ceza verilemez, ‘adli arama’ kararı alınmalı hükmünü vererek dikkat çeken bir karara imza attı.

Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Hakimi tarafından 19.01.2007’de '19.01.2007 - 26.01.2007 tarihleri arasında Küçükçekmece ilçesi genelinde suç işlenmesinin önlenmesi, taşıması ve bulundurulması yasak olan her türlü silahın, patlayıcı madde ve eşyanın tespiti amacıyla, eğlence yerleri, alışveriş merkezleri, halkın yoğun olarak bulunduğu yerlerde ve ekli listede belirtilen 42 adet cadde ve bağlı sokaklardaki umuma açık yerler, stantlar, ilçe genelinde şahısların üzerinde ve otolarında 2559 PVSK'nın 9. maddesi ve Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 20. maddesi hükmüne göre suçun işlenmesini önlemek, aranan şahısları yakalamak amacıyla ‘önleme arama’ kararı.' verildi.

Bunun üzerine polis bölgede, insanlar ve mekanlarda ‘önleme araması’ ve uygulama yaptı. Olay tutanağının içeriğine göre sanığın, hakkındaki dosya yaş küçüklüğü nedeniyle ayrılan M.E.A. ile birlikte plakası tespit edilemeyen araç içerisindeki kişilere beyaz kağıda sarılı madde verdiğinin görülmesi üzerine kolluk güçlerince yanlarına gidilerek yapılan üst aramalarında sanık T.’den net 1.3 gram esrar ele geçirildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı ve şüpheli hakkında ilgili madde uyarınca yerel mahkemece ceza verildi. Şüpheli hakkında verilen kararı Yargıtay’a başvurarak temyiz etti.

Temyiz dosyasını inceleyen Yargıtay 20. Ceza Dairesi, ‘önleme araması’ suç işlenmesinin veya bir tehlikenin önlenmesi için yapılan araması olduğunu ve bu nedenle de önleme aramasının muhataplarının suç şüphesi altında olmayan kişiler olduğunu belirtti. ‘Adli aramanın’ ise şüphelinin veya sanığın yakalanması ya da suç delillerinin elde edilmesi için yapılan arama olduğunu belirten Yargıtay 20. Ceza Dairesi, somut bir suçun işlendiği şüphesi varsa önleme araması değil ancak adli aramanın yapılabileceğini vurguladı.

Buna göre Yargıtay 20. Ceza Dairesi, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun ilgili sayılı kararlarına göre, adli arama kararı gerektiren bir olayda önleme araması kararına dayanılarak ya da koşullarına uygun olmayan arama kararı üzerine yapılan aramanın hukuka aykırı olduğunu kaydetti.

Yargıtay 20. Ceza Dairesi, kararında şu ifadeleri kullandı: “Böyle bir arama sonucu bulunan deliller ya da suçun maddi konusunun ‘hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş’ olacağından, Anayasa'nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK'nın 206. ve 289. maddesinin ilgili fıkraları uyarınca hükme esas alınamaz.

Somut olayda; sanığın, plakası tespit edilemeyen araç içerisindeki kişilere beyaz kağıda sarılı madde verdiğinin görülmesi üzerine, niteliği ve faili belli olan bir suçun işlendiği konusunda şüphe oluşmuştur. CMK'nın 116., 117. ve 119. maddelerine uygun şekilde ‘adli arama kararı’ alınmadan, olaydan 7 gün önce verilen ‘önleme araması kararına’ dayanılarak sanığın üzerinde arama yapılması hukuka aykırıdır. Bu arama sonucu bulunan uyuşturucu madde ise hem ‘suçun maddi konusu’ hem de ‘suçun delili’ olup ‘hukuka aykırı yöntemle’ elde edildiğinden hükme esas alınamaz."

Yargıtay 2. Ceza Dairesi, isnat olunan suçun maddi konusu olan uyuşturucu maddenin hukuka aykırı yöntemle elde edilmesi nedeniyle suçun maddi konusu bulunmadığı ve bu nedenle hükme esas alınamayacağını belirtti. Yargıtay 20. Ceza Dairesi, “Buna bağlı olarak suçun unsurunun oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması kanuna aykırı. Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün bozulmasına oy birliğiyle karar verildi.” ifadesini kullandı.