CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, eski haber kameramanı Yılmaz Koçyılmaz polis ile girdiği tartışma sonucu hayatını kaybettiği olayın sürekli ertelenen 'iç güvenlik yasası' ile ilgili tehlikelinin ne kadar vahim olduğunu ortaya koyduğunu söyledi. İç güvenlik paketinin iktidarın güvenliği anlamına geldiğini belirten Oran, “Ülke ve vatandaş için hiç güvenlik anlamını geliyor. Sıfır güvenlik anlamına geliyor. Buyrun bakın bir vatandaş arabasına biniyor yola çıkıyor şehir merkezine gelecek, polis durduruyor ve orantısız şiddet, orantısız kuvvet makul şüphe ve o arkadaşımız hayatını kaybediyor. Bunu kabul etmek anlamak ve uygulanmasına göz yummak mümkün değil. Ve bunu kabul etmiyoruz.” diye konuştu.

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Meclis’te eski haber kameramanı Yılmaz Koçyılmaz polis ile girdiği tartışma sonucu hayatını kaybettiğini olayla ilgili açıklamalarda bulundu. Koçyılmaz’a başsağlığı dilediğini üzücü ve vahim bir durum olduğunu belirten Oran, “Ailesine sabır diliyorum. Yakınlarına sabır diliyorum. Devlet siyaset kurumu iktidar sonuç itibariyle vatandaşın can ve mal güvenliğini koruması gerekiyor. Ama baktığınız zaman şuandaki gelişmeler, adım adım ülkenin bir baskıcı faşist ve bir polis devleti haline gelmesi maalesef son derece kaygı verici bir durum.” diye konuştu.

“Bugün kar var. Vatandaş aracıyla şehre gelecek. Polis durduruyor. Bir diyalog yaşanıyor.” diyen Oran, “Ne olursa olsun o diyalog yaşanmasında bu arkadaşımız sonuçta bir gazeteci, kameraman bir arkadaşımız, iletişimi bilen bir arkadaşımız. İlişkiyi yönetebilen bir arkadaşımız. Sonuçta bir terörist gibi bir zanlı gibi bu arkadaşımızın şiddetle, orantısız bir kuvvetle müdahale ile karşı karşıya kalması hele kollarının arkadan kelepçelenmesi, yerlere yatırılması bir kere insanlık adına utanç verici bir durum. Bu vatandaşımızın sağlık durumu olabilir. Bir takım fiziki sıkıntılar olabilir ve sonucunda da bir kalp krizi geçirerek bu arkadaşımız hayatını kaybetti.” şeklinde konuştu.

Yaşanan olayı ‘vahim bir durum’ olarak niteleyen Oran, “Bu tür olayların Türkiye’de yaşanmaması gerekiyor. Fakat bu da yetmez diyor iktidar partisi bu da yetmez daha da fazlası biz istiyoruz diyor. Bunu kabul etmek anlamak mümkün değil. Bunun da CHP olarak mücadelesini sonuna kadar vereceğiz. Yani Türkiye demokratik bir ülke olmak zorundu, bir hukuk devleti olmak zorunda. Her şeyden önce Türkiye’de insan hakları en öncelikli konumuz olması lazım. Temel hak ve özgürlükler en önemli konumuz olması gerekiyor. CHP olarak sonuna kadar bu mücadeleyi vereceğiz ve Türkiye’yi normalleştireceğiz.” dedi.

Bugün yaşanan olayın sürekli ertelenen iç güvenlik yasası ile ilgili tehlikelinin ne kadar vahim olduğunu ortaya koyan bir durum olduğunu ifade eden Oran şunları söyledi: “İç güvenlik paketi diyoruz kimin güvenliği iktidarın güvenliği. Ülke ve vatandaş için hiç güvenlik anlamını geliyor. Sıfır güvenlik anlamına geliyor. Buyurun bakın bir vatandaş arabasına biniyor yola çıkıyor şehir merkezine gelecek polis durduruyor ve orantısız şiddet, orantısız kuvvet makul şüphe ve o arkadaşımız hayatını kaybediyor. Bunu kabul etmek anlamak ve uygulanmasına göz yummak mümkün değil. Ve bunu kabul etmiyoruz.”

'HİÇ GÜVENLİK ANLAYIŞININ BİZ GERÇEK GÜVENLİK ANLAYIŞINA ÇEVİRMEK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ'

Bir gazetecinin, “Sorumlulara yönelik bu olayın kişisel olarak ve parti olarak takipçisi olacak mısınız?” sorusuna Oran, “Tabiki iç güvenlik yasasında da bunun mücadelesini vereceğiz. Sonuç itibariyle baktığımız zaman bizim iç güvenlik yasası ile kaygılarımız var. Buruda da temel olarak insana bakmamız lazım. Burada da dün deklarasyonlar yayınlandı. Deklarasyonlarda İstanbul Barosu bunun yayınladı. Bireyler yargı güvencesinden tamamen yoksun olarak korumasız hale gelecek, hak ve özgürlükler iktidarın idarenin polisin insafına terk edilecek. Böyle bir demokrasi ve devlet anlayışı olamaz. Vatandaş polisin insafına terk edilemez. Biz bu vahim ve elim olayla ilgili de sonuçta bu bir vatandaşın canına kast edilmesi anlamına geliyor. Yılmaz Koçyılmaz’ın başına gelen onun yaşadıkları ve hayatının son bulması sonuç itibariyle polisin insafına terk edilmemesi gereken bir durum olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla iktidar polisi valiyi kaymakamı yargının da üstünde görerek ona talimat vererek vatandaşının can ve mal güvenliğine kast ediyor. Eğer o vatandaşla ilgili bir muhalif duruşu varsa olumsuz bir görüşü varsa o zaman siyaset talimat verecek o talimat ile ilgili kaymakam vali veya polis kolluk kuvveti o vatandaşa bir şiddet uygulayarak orantısız kuvvet uygulayarak o vatandaşa müdahale edebilecek. Uygulanamaz bir şey olmaması gereken bir şey . Türkiye’nin normalleşmesi için Türkiye’nin hem laik, hem demokratik sosyal devlet hem hukuk devleti olması için hakikaten gerçek bir demokrasinin tekrar inşa edilmesi için bu mücadeleyi hem TBMM’de, komisyonlarda genel kurulda hem sokaklarda meydanlar da Türkiye’nin her yerinde bu mücadeleyi vatandaşımızla beraber halkımızla beraber onların refahı ve güvenliği için bu hiç güvenlik anlayışının biz gerçek güvenlik anlayışına çevirmek için mücadele edeceğiz.” cevabını verdi.