Eşi Ferda Paksüt'ün haklarında dedikodu yaptığı mahkeme üyelerinin tepkilerine Osman Paksüt ne yanıt verdi? Aslında soruları uzatmak olası... Yapılan resmi açıklamadan da anlaşılıyor ki Anayasa Mahkemesi'nin yedekleri dahil 15 üyesi ile gerçekleştirdiği 2,5 saatlik toplantıda sıcak dakikalar yaşanmış. Başkanvekili Paksüt'e, tüm aramalarımıza karşın ulaşamadığımız için sözlerini doğrulatma olanağımız olmadı. Ancak, Mahkeme'den yansıyan haberlere bakılırsa ilk olarak konuyu Başkan Haşim Kılıç açmış. Hemen ardından Paksüt söz alarak, hakkındaki dinleme tutanağının Mahkemeye 6-7 ay kadar önce geldiğini anımsatıp, neden hakkında bir işlem yapılmadığını sorgulamış. Paksüt, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen, eşi Ferda Paksüt'e ait telefon konuşmalarının arasında kendisinin konuşmalarının da yer aldığını anımsatıp, "Başkanın kararı olmadan ben nasıl dinlenebilirim?" diye sormuş. Yanıt, "Eğer işlem yapmadıysa o koltukta oturmamalı" dediği Kılıç/tan gelmiş. Kılıç, dinleme tutanaklarının yer aldığı dosyanın kendisine ulaştığında işlem yapmayı gerektirecek bir durumun olmadığını, ikinci Ergenekon iddianamesi ile konunun hukuki delil niteliği kazandığını vurgulamış. "ZAN ALTINDA KALMAM" "Burada dinlenen siz değilsiniz, eşiniz; dolayısıyla sizinle ilgili bir durum yok, soruşturmaya da gerek yok" yaklaşımına ise Paksüt karşı çıkmış. "Zan altında yaşamak istemediğini" vurgulayan Paksüt, "Ben, her şeye karşın hakkımda soruşturma açılmasını istiyorum" demiş. Paksüt'ün talebine üyeler de destek vermiş. Ardından, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından gelen dosyada yer alan telefon konuşmalarında Ferda Paksüt'ün Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkındaki iddiaları gündeme gelmiş. Üyeler, ortam dinlemesinde Ferda Paksüt'ün sesinin çok net duyulduğunu, ortamdaki diğer seslerle bir bütünlük içinde bu sözlerin söylendiğini anımsatmışlar. İSPAT EDECEKSİN Üye Serruh Kaleli, evrensel hukuk kurallarına da yer verdiği, akademik içerikli konuşmasında, Ferda Paksüt'ün basına da yansıyan telefondaki sözlerine atıfta bulunarak,kendisi hakkındaki iddiaların iftiradan da ileri düzeyde olduğunu vurgulamış. Ferda Paksüt'ün, "AKP davasının karar toplantısında Serruh Kaleli'nin dışarı çıkıp hesabını kontrol ettiği"ne ilişkin sözlerinin çirkin bir iftira olduğunu belirten Kaleli, Osman Paksüt'e "Bunu en iyi bilen sizsiniz, ispatla yükümlüsünüz" demiş. Kaleli, Ferda Paksüt'ün telefonda dile getirdiği iftirayı, savcılıktaki ifadesinde, "Ben onları menfaat temin ettiği anlamında söylemedim" diyerek yalanladığını da hatırlatmış. Serruh Kaleli, AKP davası sırasında iddia edildiği gibi bir davranışın içinde olmadığına bizzat Osman Paksüt'ün tanık olduğunu anımsatıp, "Eğer bu iddianız doğruysa ispat edin, değilse çıkıp kamuoyu önünde her aşamasını yalanlarsınız" demiş. Paksüt, "Ben onun (eşinin) adına nasıl yalanlama yapabilirim?" deyince, Ferda Paksüt'ün hakkında iddiada bulunduğu diğer üyeler, "Siz değil, eşiniz çıkıp bunu yapacak. Her sorulduğunda gerçeği söyleyecek, bunların yalan olduğunu açıklayacak" tepkisini göstermişler. Tartışma ilerleyince, Osman Paksüt eşinin Ergenekon davasında "örgüte yardım ve yataklıktan sanık olarak yargılandığını, bunun çok ağır bir iddia olduğunu" belirtmiş. Yargılamanın devam ettiğini de anımsatan Osman Paksüt, üzgün bir ses tonu ile "Eşimin suçsuz olduğuna adım gibi eminim. Ancak dava sonuçlanır, eşim de suçlu bulunursa, o zaman gerekirse boşanırım; daha ne yapabilirim?" demiş. MENFAAT İÇİN DEĞİLMİŞ Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi'nin açıklamasının ilk bölümüne, daha önce bir gazetede de yer alan, Ferda Paksüt'ün telefon konuşmasında Kaleli ile ilgili iddialarına ve savcılıktaki ifadesinde "sözlerim menfaat temin ettiği şeklinde değildir" yönündeki açıklamasına yer verilmiş. Osman Paksüt de eşi Ferda Paksüt'ün gerçek dışı ifadelerde bulunduğunu belirten açıklamanın bu bölümünün kamuoyuna yansımasına bizzat destek vermiş. Üyelerden bazıları, "Bu yetmez, çıkıp sözlü olarak da yalanlayacaksınız" ısrarını sürdürünce, Osman Paksüt, "Bu açıklamanın altında benim de imzam var. Ben de eşimin tutumunu böylece yalanlıyorum" karşılığını vermiş. Ancak üyelerin bunun yeterli olmayacağı konusundaki tepkileri karşısında sessizliğini korumuş. Görevleri arasında, gerektiğinde Yüce divan olarak çalışmanın da yer aldığı Anayasa Mahkemesi'nin bir toplantısı böylece son bulmuş...