Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özpolat, Elbistan'da incelemelerde bulundu. Yapılan incelemelerin ardından CHP Elbistan İlçe Teşkilatını ziyaret eden Özpolat, burada partililerle bir araya geldi. CHP İl Başkanı Galip Yılışın ve Elbistan İlçe Başkanı Av. Mehmet Uzun ile birlikte Elbistan ve çevresinde incelemelerde bulunan Özpolat, ardından CHP teşkilat binasında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Özpolat, Kahramanmaraş ve ilçelerinin üvey evlat muamelesi gördüğünü kaydederek, şunları söyledi: "Türkiye son bir yılda Cumhuriyet tarihinin en kritik en yoğun gündemini yaşıyor. Seçim sonrası yüzde 47 oranla iktidara gelen Ak Parti bir uzlaşma veya ortak anlaşma yerine dayatmacı bir siyaset anlayışıyla bu gerilimlerin kaynağının başı olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde göstermiştir. Ardından türbanla ilgili MHP'nin ortaya attığı anayasa değişikliği Türkiye'de hukuk devletiyle, laik cumhuriyetle ve demokratik kitle örgütlerinin tamamıyla uzlaşmaz bir çelişkiye meydan verdi. Ve bu gelişmeler AK Parti'nin kapatma davasına kadar gelen süreci oluşturdu. Şuanda anayasa mahkemesinin türban ile ilgili vermiş olduğu karar AK Parti'nin kapatılmasına neden olacak davanın omurgasını oluşturdu. Yakın bir gelecekte Türkiye yüzde 47 oyla iktidara gelmiş bir siyasi partiyi yaptığı yanlışlardan ve uzlaşmaz tavrından dolayı anayasa karşı bir takım algılamalarından dolayı kapatılacak gibi görünüyor. Böyle olmasını bizde CHP olarak istemeyiz. CHP olarak biz Türkiye'de demokrasinin tam işlemesini laik ve sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyetin yaşamasını istiyoruz. Biz siyasi partilerin elbette halkın oyu ile seçilmesi seçeneğini benimseyen bir partiyiz. Son altı yılın iktidarı olan AK Parti hükümeti 2001 krizini aratmayacak bir sıkıntı yaşatıyor halkımıza. Esnaf, işçi, memur ve çiftçi kısacası halkımızın yüzde 90'ının sıkıntı yaşadığı bir ülkede yaşıyoruz. Seçimler öncesi bol keseden devletin tüm imkânlarını har vurup harman savuranlar şimdi, çiftçiye destek parasını veremeyecek hale geldiler. Şuan özellikle Afşin-Elbistan bölgesinde culban desteği ile ilgili henüz bir ödeme yapılmamış. Bütün ısrarlarımıza rağmen çiftçiye verilmesi gereken desteğin zamanında verilmemesi çiftçiyi perişan etmiştir. Her gün onlarca telefon ile bizzat yaptığım görüşmelerle muhatap oluyorum. Bu verilen destekte aslında çok büyük paralar tutmuyor. Ama halkımız bu desteğe muhtaç hale gelmiştir. Bu desteğin derhal ödenmesi gerekirken ödenmemesi, bu bölgenin cezalandırıldığının göstergesidir. Kahramanmaraş cezalı duruma düştü. Yüzde 70'in üzerinde oy aldığı ikinci vilayet Kahramanmaraş. Ama üvey evlat gibi gördüğü birinci memleket Kahramanmaraş. Bugün çiftçi desteği ile ilgili ödemelerde 66'ya yakın ilin ödemesi yapılırken Kahramanmaraş çiftçisi halen bekliyor. Kahramanmaraş'ta halkımızı rahatlatacak gözle görülür bir yatırım yok. Türkiye'nin neredeyse yüzde 20'sini olan bir bölgede insanları işsiz olarak hayat mücadelesi içerisinde olurken, diğer illerden gelen insanlar bu iş istihdamından yararlanıyor. Her türlü sıkıntıyı bölge insanı çekiyor, enerji yatırımından dolayı pastayı başkaları yiyor. A santralinde baca arıtma sisteminin olmaması ile B santralinde küllerin açık alanda toplanması ve bir rüzgâr ile birlikte bütün bir ovaya yayılması, hem tarımı ve hem de insan sağlığını olumsuz etkilemektedir. Ben bu konuyu gündeme getirmeme rağmen ama ne yazık ki hükümet tarafından özellikle görevlendirilen insanlar Ağustos ayında Elbistan'da ölçüm yaparak hava kirliliğinin olmadığını beyan etmişledir. Hangi sağlık bakanlığının görevlendirdiği ve tespit edilemeyen sağlık ekibi bu bölgede araştırma tarama yapmış ve kanser vakasına rastlamadım diye rapor düzenlemiştir. Şimdi bir bölgenin bu kadar cezalandırılması düşünülemez. Ama Afşin-Elbistan'ın AK Parti hükümeti tarafından cezalandırıldığını düşünüyorum. Buradaki yapılan uygulamalar ve devletin getirdiği olanaklar ne yazık ki halkımızı mutlu etmeye yetmediği gibi yoksullaştırmıştır. Diğer yandan kamusal istimlak uygulamaları Türkiye'nin veya dünyanın hiçbir yerinde olamayacağı kadar haksız bir şekilde yapılmaktadır. Kamusallaştırılan köylerin ve arazilerin bedelleri çok düşüktür. Kamulaştırılan ve göçe zorlanan köylerdeki adaletsizlikdir. Bir evin bahçesi kamulaştırma suretiyle önce elektriği ve suyu kesiliyor ve oradan göçe zorlaması gibi bir mantık olabilir mi? Ve bu köylerde yaşayan insanlar hiçbir proje hazırlanmadan verdikleri istimlak parasıyla insanımız perişan oluyor."