Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Ergun Özbudun, yargı denetiminin olmadığı ya da eksik olduğu bir ülkede, iktidar partisinin devlet kaynaklarını orantısız biçimde kendi yararına kullanabileceğini söyledi. Özbudun, “Bu da yabancısı olduğumuz bir olgu değil. Geçmiş seçimlerden örnekler de hatırlıyoruz. Eğer seçmen çoğunluğu bir kez daha gür bir sesle otoriterizme gidişe hayır der ise daha olumlu senaryolar bekleyebiliriz. Aksini düşünmek dahi istemiyorum.” dedi.

Özgürlük Araştırmaları Derneği’nin Taksim Elite World Otel’de düzenlediği hukuk konferansına, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ile hukukçular Prof. Dr. Ergun Özbudun, Serap Yazıcı, Levent Köker ve Mustafa Erdoğan katıldı. Türkiye’nin son birkaç yılda demokratik rejim açısından aldığı yaraların en ciddilerini hukuk devleti yargı bağımsızlığı alanında olduğunu söyleyen Ergun Özbudun, “Bunun, sistemin tümünü etkilememesine, sistemin niteliğini değiştirmemesine de imkan yoktur. Hukuk devleti alanında karşılaştığımız değişimleri siyasi faktörleri analiz etmeden pozitif hukuk yöntemleriyle incelenebilecek bir konu değil. Çok büyük ölçüde ülkenin siyasal iklimine, bölünme çizgilerinin niteliğine, bunların siyasi liderler tarafından ne şekilde kullanıldığına bağlı.” diye konuştu.

Yargı bağımsızlığının ve hukuk devletinin, demokrasinin bir bütün olarak işleyişi bakımından hayati önem taşıdığını ifade eden Özbudun, şöyle devam etti: “Yargı bağımsızlığını ortadan kaldırırsanız, hukuk devleti prensibini çiğnerseniz diğer rejimlere de sirayet edecektir. İfade ve basın hürriyeti alanında şahit olduğumuz fevkalade üzüntü verici uygulamalar çok büyük ölçüde yargı bağımsızlığının büyük ölçüde ortadan kaldırılmış olmasının sonucudur. Yaratılmış olan sulh ceza hakimliklerinin acayip kararlarının sonucudur. Hatta yargı bağımsızlığı alanındaki gerilemeler demokrasinin temel unsurlarından biri olan eşit şartlar altında seçim yarışması unsurunu da zedeleyebilir. Yargı denetiminin olmadığı ya da eksik olduğu bir ülkede iktidar partisi devlet kaynaklarını orantısız biçimde kendi yararına kullanarak seçimlerdeki eşit rekabet koşullarını büyük ölçüde bozabilir. Bu da yabancısı olduğumuz bir olgu değil. Geçmiş seçimlerden örnekler de hatırlıyoruz.”

1 Kasım seçimlerine dikkat çeken Özbudun, “Türkiye için artık eksik demokrasi tabirini bile kullanmanın güç olduğunu ve belki de yarışmacı otoriter rejim kavramının Türkiye’ye şu an için uygun düşebileceğini kabul eden bir görüş var. Önümüzde çok hayati, kritik bir seçim var. Şu an da ben Türkiye’nin eksik, kusurlu demokrasilerle yarışmacı otoriter rejimleri ayıran o nazik çizginin üzerinde olduğu görüşündeyim. Hangi tarafa doğru bir gidişin olacağını önemli ölçüde önümüzdeki seçimler gösterecek. Eğer seçmen çoğunluğu bir kez daha gür bir sesle otoriterizme gidişe hayır der ise daha olumlu senaryolar bekleyebiliriz. Aksini düşünmek dahi istemiyorum.” ifadelerini kullandı.