AK Parti’de 2 dönem milletvekilliği yaptıktan sonra 17 Aralık sürecinde partiden istifa eden önemli isimlerden olan Haluk Özdalga, “Türkiye, büyük bir çöküşe doğru koşuyor ve bunun altında hep beraber kalacağız ve ağır bedeller ödeyeceğiz.” dedi. 1 Kasım seçimleri nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın bu krizin ağırlaşarak devam edeceği öngörüsünde bulunan Özdalga, tecrübeli, deneyimli, birikimli, kıdemli siyasetçilerin AK Parti içindeki bu gidişin ne kadar kötü olduğunu görmemelerinin mümkün olmadığını kaydetti. Özdalga, “Niye ses çıkarmıyorlar? Ben açıkçası bu arkadaşlarımızın sorumluluklarının gereğini yerine getirmediğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

AK Parti’de Ankara milletvekili olarak görev aldıktan sonra 17 Aralık sürecinde partisinin tutumunu eleştirerek istifa eden Haluk Özdalga, Türkiye’nin çok zor günlerden geçtiğini söyledi. Cihan Haber Ajansı’na özel bir röportaj veren Özdalga, “Mevcut durumun böyle devam etmesi mümkün değil. Sürdürülmesi mümkün olmayan bir bunalım dönemi içinden geçiyoruz.” diye konuştu.

HEM ÜLKEDE İÇ SAVAŞ VAR, HEM SURİYE’DEKİ İÇ SAVAŞA BULAŞMAMIZ MÜMKÜN

Bu bunalım döneminin başlıca parametrelerini sıralayan Özdalga, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bir kere ülkenin bir bölümünde iç savaş var. Devlet pekçok ilde kamu düzenini sağlayamıyor ve maalesef ülke hızla parçalanmaya gidiyor. Diğer taraftan bakıyoruz bir komşu ülkede iç savaş var ve iç savaşa dışarıdan en büyük destek de buradan gidiyor. En çok bulaşmış ülke Türkiye. Militan olarak silah olarak her türlü lojistik olarak, Suriye’deki iç savaşa Suriye’nin bütün komşuları içinde en büyük destek Türkiye’den gidiyor. Ve her an için o iş savaşa daha yoğun bir şekilde bulaşmamız mümkün.”

BÜYÜK BİR EKONOMİK KRİZ KAPIDA

Ekonomideki bütün göstergelerin de baş aşağıya gittiğini vurgulayan Özdalga, “Büyüme milli gelir, yatırım, üretim, istihdam, ihracat rakamları hepsi kötü gidiyor. Dolar 3 lirayı geçti ve sadece 6 ay sonra 3,75 civarına sıçraması bekleniyor. Yani büyük bir ekonomik kriz kapıda.” ifadelerini kullandı.

MEDYA VE ÖZGÜR DÜŞÜNCE ÜZERİNDE DEHŞET VERİCİ BİR BASKI VAR

Özdalga, şöyle ekledi: “Medya ve özgür düşünce üzerinde sürekli dehşet verici bir baskı var ve bu baskının demokratik rejimle bağdaşması mümkün değil. Amaç medyayı sindirme, tehdit etme korkutma ve geriletme ve muhalif medyayı ele geçirme. Yani özgür düşüncenin ve ifadenin ortadan kaldırılması. Medyanın böyle baskı altına alındığı bir yerde demokrasiden bahsetmek mümkün değil, o rejimin adının demokrasi olduğunu söylemek mümkün değil. Diğer taraftan bir toplumun ve devletin bel kemiği olan hukuk neredeyse tamamen siyasi iktidarın emrine girmiş durumda. Hukuk güvenliği ortadan kalkmış durumda. Hak, hukuk ve adalet kalmadı artık Türkiye’de.”

ÇÖKÜŞE KOŞUYORUZ, AĞIR BEDELLER ÖDEYECEĞİZ

Özdalga, bu parametreleri sıraladıktan sonra da “Şimdi bütün bu söylediklerimi alt alta yazıp topladığınız zaman görüyorum ki durum çok ağır, vahim ve bunun böyle devam etmesi mümkün değil. Görünen o ki benim derin endişem de o istikamette; Türkiye büyük bir çöküşe doğru koşuyor ve bunun altına hep beraber kalacağız ve ağır bedeller ödeyeceğiz diye düşünmüyorum.” dedi.

1 KASIM ÇÖZÜM OLMAYACAK, BU ARABA GİTMEZ

1 Kasım seçimleri nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın krizin ağırlaşarak devam edeceği öngörüsünde bulunan Haluk Özdalga, şunları kaydetti: “Seçimin farklı sonuçlarına göre yaşayacağımız krizin vasıfları değişik olabilir ama bu krizin ben 1 Kasım sonuçlarıyla çözüme ulaşacağına çok ihtimal vermiyorum. Ben diyorum ki bu arabanın her tarafı bozuk, motoru bozuk, lastikleri çarpık, taşımıyor, dingili bozuk, ne olacağını bilmiyorum, ne olacağını söyleyebilmek için kahin olmak gerekiyor. Ama bu araba gitmeyecek, bu araba gitmez diyorum. Birinci virajda mı devrilir, freni mi patlar onu bilmek çok mümkün değil.”

GİDİŞATI GÖREN AKP’LİLER SORUMLU DAVRANMALI

AK Parti’den birçok ismin bu kötü gidişatın farkında olduğunu söyleyen AK Parti eski milletvekili, ses çıkarmayanların sorumlu davranmadıklarını dile getirdi. Özdalga, şu ifadeleri kullandı: “Ben eminim AKP içindeki kıdemli siyasetçiler, ülkenin büyük bir çöküşe doğru gittiğini görüyorlar. En azından bunların önemli bir kısmı görüyor. Çünkü bu arkadaşlar arasında çok tecrübeli deneyimli ve ülkenin nereye doğru gittiğini kolayca görebilecek yetenekte kişiler var. Görmemeleri mümkün değil. Ama susuyorlar. Sorumluluklarının gereğini yerine getirmiyorlar diye düşünüyorum. Çünkü bu iş artık bir A partisi B partisi, siyasi partiler arası bir çekişme olmaktan çıktı. Türkiye’nin kaderiyle ilgili bir ciddi problem önümüzde. Türkiye çok vahim bir noktaya doğru sürükleniyor. Benim ifademle büyük bir çöküşe doğru gidiyor. Tecrübeli, deneyimli birikimli kıdemli siyasetçilerin AKP içindeki bu gidişin ne kadar kötü olduğunu görmemeleri mümkün değil. Niye ses çıkarmıyorlar? O konuda yorum yapmak doğru olmaz ama şu kadarını ifade ediyorum; ben açıkçası bu arkadaşlarımızın sorumluluklarının gereğini yerine getirmediğini düşünüyorum.”

AKP YÖNETME KABİLİYETİNİ KAYBETTİ

Haluk Özdalga, yaklaşan 1 KKasım erken seçimlerinin nasıl sonuçlanacağı 2 açıdan önemli olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Ama 1 Kasım seçimleri nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın Türkiye’nin bu yaşadığı büyük krizin içinden çıkması çok zor. AKP Türkiye şu anda yönetme kabiliyetini kaybetti. 2 tane muhtemel sonucu olacak, AKP ya az bir milletvekili sayısıyla tek başına iktidar olacak ya da bugünküne benzer bir tablo ortaya çıkacak koalisyon kurulamayacak. Bir başka sonuç görünmüyor. Eğer AKP tek başına iktidara gelirse, Türkiye’yi bu hale getiren AKP zaten bu büyük krizin sebebi AKP veya AKP’nin yaptığı yanlışlar. AKP Türkiye’yi yönetme kabiliyetini kaybetti.

ŞU ANDA AKP İKTİDARI ÇİFT BAŞLIDIR

AKP eğer tek başına iktidara gelirse, Türkiye’yi zaten bu çıkmaza getiren siyasal iktidardır, kriz daha da yoğunlaşacaktır. Ve AKP’nin bir başka büyük sıkıntısı daha vardır krizi yoğunlaştıran. O da şu anda AKP iktidarı çift başlıdır. İki başlıdır. Dünyanın hiçbir yerinde iktidar iki başlı olmaz. İcra tek başlıdır. Bugün icranın başında Başbakan Sayın Davutoğlu mu var yoksa Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan mı var? Belli değil. Hangi konuda yetki kimde belli değil. Çift başlı icra olmaz, hele bugün Türkiye’de olduğu gibi çok ağır sorunlarla karşı karşıya olan bir toplumda çift başlı icra hüsrana götürür bizi.”

TEK ÇÖZÜM YENİ BİR SİYASİ LİDERLİK

Özdalga, krizin tek çözümünün ise yeni bir siyasi liderlik olduğunu söyleyerek, “Türkiye’nin bu krizden çıkabilmesi için ben bütün samimiyetimle söylüyorum başka bir çözüm görmüyorum yeni bir siyasi liderliğe ihtiyaç var. Bu mevcut partilerden birinin içinden mi çıkar başka yeni bir yerden mi çıkar bilmiyorum. Ama mevcut önümüzde duran siyasi liderliklerden hiçbirinin içinden çıkmayacağını gördük. 1 Kasım’da bir daha göreceğiz.” dedi.

HDP BÖLGEDE TEK PARTİ OLACAK, BU SİYASİ BÖLÜNME DEMEK

Sonuçların bir değişikliğe neden olmayacağını savunsa da 1 Kasım seçimleri için tahminleri de olduğunu belirten Özdalga, özellikle doğu illeri için öngörüsünü paylaştı. Doğuda Kürtlerin yoğun bulunduğu 11 il olduğunu, 7 Haziran seçimlerinde bu 11 ilde HDP’nin 43, AKP’nin ise 9 milletvekili çıkardığını, AKP’nin 3 ilde 0, 7 ilde 1, 1 ilde ise 2 milletvekili çıkardığını hatırlatan Özdalga, “HDP’nin çıkarttığı 43 milletvekilinin sayısı nasıl değişecek, AKP’nin nasıl değişecek. Bu çok önemli. Sadece Ankara’da 276’yı bulacak mı, bulmayacak mı o açıdan değil. Türkiye’nin geleceği açısından da çok önemli bir husus. AKP 9 milletvekili sayısını artıramayacak orada, ama azalacak. AKP, 8 ilde milletvekili çıkartmıştı. O 8 ilin sayısı düşecek. Tekrar birçok yerde muhtemelen sıfır çektiği il sayısı artacak birkaç ilde daha sıfır çekebilir. Mesela Batman’da.” ifadelerini kullandı.

Buna mukabil o bölgede HDP’nin milletvekili sayısının artacağını vurgulayan Özdalga, “Aşağı yukarı 1 Kasım seçimlerinde, o bölgede artık HDP tek parti haline gelecek. Eğer AKP 2-3 milletvekili çıkarırsa, bu çok büyük bir rakam değil. HDP orada tek parti haline gelecek.” diye konuştu.

SİYASET PARÇALANIRSA ÜLKE PARÇALANIR

Kendisinin son seçimlerde HDP’ye oy vermiş bir seçmen olduğunu söyleyen Özdalga, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Ama bu tabloyu çok vahim görüyorum. Neden? Bunun yakın tarihte örnekleri var. Eğer belli bir etnik nüfusun yaşadığı coğrafyada yapılan seçimlerde yüzde yüze yakın bir oranda sadece kendi etnik partilerine oy veriyorsa o nüfus, bunun adı siyasi parçalanmadır. Orası, o bölge siyaseten parçalanmıştır ülkenin geri kalanından. Bir ülkenin toprağı ve toprak bütünlüğü parçalanmadan önce, önce siyaset parçalanıyor. Siyaset parçalandıktan sonra gelen aşama ülkenin parçalanmasıdır. Bunu Yugoslavya’da gördük, bunu Irak’ta gördük. Ben üzüntü içinde bu süreci Türkiye’de yaşadığımızı görüyorum.”