Hakkâri İl Genel Meclisi Eş Başkanı Lokman Özdemir, çatışmalar derinleşirse, iç savaş gibi bir durum söz konusu olursa Türkiye'nin Suriye, Irak, Mısır gibi olmasından endişe ettiklerini söyledi.

Hakkâri İl Genel Meclisi Eş Başkanı Lokman Özdemir, İl Özel İdaresi'ndeki meclis salonunda basın açıklaması yaptı. Türkiye’de yaşanan çatışmaları değerlendiren Özdemir, "Adalet, eşitlik, barış ve demokrasi olmadığı sürece, bütün gayretlerin geçici ve öksüz kalacağını ve çatışmalar derinleşirse, iç savaş gibi bir durum söz konusu olursa Türkiye Suriye'leşir, Irak'laşır, Mısır'laşır ve herkes zarar görür. Biz seçilmişler olarak, halk olarak Türkiye'nin Suriye'leşmesini istemiyoruz. Savaşa hayır. Barış istiyoruz." dedi.

Hakkâri il Genel Meclisi Eş Başkanı Lokman Özdemir, açıklamasında şunları dile getirdi: "14 bin yıllık insanlık tarihine baktığımızda sürekli çatışma kriz ve savaş içinde bir dünya yaşadığımızı görmekteyiz. Ulus devlet dönemi başlamakla birlikte savaş. Çatışma ve kriz daha da derinleşmiştir. Dünyada Ortadoğu’da ve bulunduğumuz coğrafyada her gün barışı haykırmak ve silahlar susuncaya kadar mücadele etmek farzdır. Dünyada yaşayan insanların yüzde 15’i dünya gelirinin yüzde 80’ine sahip olduğu sürece, adalet, eşitlik, barış ve demokrasi olmadığı sürece, bütün gayretler geçici ve köksüz kalacaktır. Bazen savaşlar bazıları için bir rant kapısıdır savaşın bitmesini istemezler. Halklar, birinin rantı, koltuğu ve iktidarı için savaşa izin verilmemelidir. Savaşa karşı çıkmalıdır. savaşın kaybedeni en çok kadın ve çocuklardır. İki aylık çatışmalarda Cizre, Nusaybin, Diyarbakır, Silvan, Sur ve Yüksekova'da en çok çocuk ve kadınlar yaşamını yitirmiştir. Cizre'de çatışmalarda yirmiden fazla sivil yaşamını yitirmiş, yaşamını yitiren içinde bir tane bebek de vardı, cenazenin bozulmaması için annesi günlerce buzdolabında sakladı. İslam ve tüm inançlara göre yaşamını yitiren ne sebeple olursa olsun bir an önce defnedilmesi gerekir."

Özdemir, ayrıca şunları söyledi: “Yaşanan savaş, çatışma Türkiye’nin yararına değil, dış güçlerin ve iktidarlıların, rantçıların yararınadır. Savaşı değil barışı istiyoruz. Yaşanan çatışmalarda en çok çocuklar ölüyor, bebekler ölüyor. Sayın Cumhurbaşkanı '400 milletvekili olsaydı durum böyle olmazdı' diyor. AKP on üç yıl iktidardaydı, isteseydi Kürt sorununu çözerdi, niye çözmedi. İki yıl çözüm süreci içinde insanlar ölmedi, anneler ağlamadı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Diyarbakır’da 'Kürt sorunu vardır, ben çözeceğim' dedi ama Kürt sorunu çözülmedi. Yine çatışmalar başladı, yine ölümler başladı. Her gün ölü haberleri alıyoruz vicdan azabı çekiyoruz. Yeter artık Kürt ve Türk anneleri ağlamasın. Türkiye’de yüzde on üç buçuk oy almış HDP genel merkezi ve batıdaki büroları ateşe verildi, bu doğru değil. Ülkücüler diyor biz yapmıyoruz, diğerleri diyor biz yapmıyoruz. Peki, kim yapıyorsa açığa çıkarılmalıdır. Halkları, Kürtleri ve Türkleri birbirlerine düşman etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Batı'daki Kürtlere linç ve baskılar devam ederse can güvenliği kalmayacaktır. Can güvenliği kalmayınca tekrar doğuya güç ettirmeye zorlanmamalıdır. Batı'daki Kürtler herkes ev almış, iş yeri açmış oradaki Türklerle kız vermiş kız almış demokratik bir şekilde yaşamak istiyor. Çatışmalar derinleşirse iç savaş gibi bir durum söz konusu olursa, Suriye'leşir, Irak'laşır ve Mısır'laşır; herkes zarar görür. Biz seçilmişler olarak halk olarak Suriye'leşmesini istemiyoruz. Savaşa hayır. Barış istiyoruz."