İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Burhan Özfatura, Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanmayan kayyumun yok hükmünde olduğunu belirterek, “Ticaret Sicil, işin bir taraftan fotoğrafı gibidir. Orada yayımlanmayan kayyum, yok hükmündedir, göreve başlayamaz. Kaldı ki kayyum atamaya hakları yoktur.” dedi.

Özfatura, Koza-İpek Holding şirketlerine kayyum atanmasının, baştan sona hukuka aykırı olduğunu söyledi. Hiçbir hukuki prosedüre uyulmadığını savunan Özfatura, şöyle devam etti: “Mahkeme kararı da yok. Savcılığın talimatıyla yandaş bilirkişi raporlarına istinaden böyle bir tertip düzenlenmiş. Bu tamamen seçim öncesinde gözdağı vermek için yapılan bir operasyon, daha önce gazetelerin yasaklanması gibi. AKP döneminde Türkiye, bir hukuk devleti olmaktan çıktı. Zaten demokrasi de tamamen ortadan kalktı. Tam bir faşist, tam bir baskıcı, tam bir otoriter yönetim dönemi başladı. Bir taraftan da bile bile terörü azdırdılar, teröre taviz verdiler. Kendilerine biat etmeyenlere, gerçekleri dile getirenlere karşı da hiçbir hukuki, ahlâki kuralı ciddiye almaksızın tam anlamıyla haksız uygulamaları sürdürdüler ve sürdürüyorlar.”

‘HUKUK DÜZENİ GELDİĞİNDE BUNUN HESABINI FİTİL FİTİL VERECEKLER’

Kayyumun Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayımlanması gerektiğinin altını çizen Burhan Özfatura, “Bundan önce, hukuki bir mesnedi olması lazım. Bir mahkeme kararının olması lazım. Bilirkişi raporunun bir anlamı yoktur. Savcı, bilirkişi raporuna uymaya mecbur değildir. O sadece bir detay incelemesidir. Ben de yıllardır bilirkişilik yaptım. Bilirkişinin kanaatine göre hakim karar vermek zorunda değildir. Bu yapılanlar tamamen uyduruktur. Birtakım delile dayanan, evraka dayanan gerekçelerin olması lazım. Burada baştan sona hukuka, Anayasa'ya aykırıdır bir gasp olayıdır. Mülkiyet hakkına tecavüzdür. Bunu daha önce Bank Asya’ya da yaptılar. Türkiye’ye hukuk düzeni geldiğinde, bunun hesabını fitil fitil verecekler. Türkiye’de hukuk yolları bittikten sonra da uluslararası mahkemelerde bunun çok ağır bir şekilde cezasını görecekler. Bu AKP’nin gözü kararmış, seçimlere şaibe düşürmüştür. Herkesin sesini keserek, rakip partilere söz hakkı vermeyerek Türkiye’nin her türlü değerini dejenere ettiler. Bu olay, Türkiye’de fikir, ifade, teşebbüs hürriyetinin olmadığının, aynı zamanda mal ve can güvenliğinin de ortadan kalktığının çok açık bir göstergesi. Bunun kabul edilebilecek en küçük bir tarafı yok. Belli ki sırayla kendilerine karşı çıkanlara aynı metotları uygulayacaklardır.” diye konuştu.