İspanyol Fotoğraf Sanatçısı Arnau Bach, 5. Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali’nde (BursaFotoFest), Paris’in banliyölerindeki genç göçmenlerin yaşadığı kimlik karmaşasını ve günlük yaşantılarını ‘Banliyö’ isimli serginin fotoğraflarıyla anlattı.

Büyükşehir Belediyesi, Bursa Kent Konseyi (BKK) ve Bursa Fotoğraf Sanatı Derneği (BUFSAD) işbirliğiyle düzenlenen 5. Bursa Uluslararası Fotoğraf Festivali’nin son sanatçı söyleşisine İspanyol Fotoğraf Sanatçısı Arnau Bach konuk oldu. Paris’in banliyölerinden olan Seine-Saint-Denis’te çektiği fotoğrafları fotoğraf tutkunlarıyla paylaşan Bach, çektiği insanların hikayelerini paylaştı. İspanya’da çeşitli gazetelerde çalıştığını, yaşanan ekonomik kriz sonucu işyerinin kapanmasıyla kendi çalışmalarına yöneldiğini anlatan Arnau Bach, Paris’in banliyölerine giderek günlük yaşamı anlatmaya çalıştığını söyledi.

Bach, bir süre banliyölerde yaşayan gençler tarafından kabul edilmediğini, hatta başına silah dayandığını belirtti. Bir süre sonra güven kazanmasıyla aralarına girebildiğini ifade eden Bach, aileleri göçmen, kendileri ise Fransa doğumlu olan gençlerin kimlik bunalımı yaşadığını dile getirdi. Bach, “27 Ekim 2005 senesinde Paris’in kuzey banliyölerinden Clichy-sous-Bois’te yaşları 15 ile 17 olan Zyed Benna ve Bouna Traoré, elektrik trafosunda polisten saklanırken elektrik akımına kapılıp öldü. Sonra arkadaşları ve komşuları protesto etmek için sokaklara indi. Bu durum, Paris’in banliyölerine çabucak sıçrayan güvenlik güçleriyle bir çatışmayı körükledi. İsyandan bir sene sonra gerçeği anlamak için oraya gitmeye kadar verdim. 1,5 milyon nüfusuyla Paris’in en kalabalık banliyölerinden olan Seine-Saint-Denis (Department 93)’te uzun bir zaman harcadım.” dedi.

Gettolardaki gençlerin yaşam tarzlarını anlamaya ve yansıtmaya çalıştığını dile getiren Bach, gençlerin kendilerini, ne ailelerinin göç ettikleri ülkenin vatandaşı, ne de Fransa vatandaşı saymadığını, Department 93 olarak isimlendirdiğini belirtti. Gençleri caddelerde avare hale sokan sebebin işsizlik, fırsat eksikliği, sosyal hizmetler ve rekreasyon tesislerinin yokluğu olduğunu söyleyen Bach, “Günlerin büyük kısmını yıkılmak üzere boşaltılan evlerin içerisinde gezerek geçiriyorlar. Park olmadığı için evlerin çatılarına çıkarak vakit geçiriyorlar. Birçoğu uyuşturucu satıcılığı yapıyor ve kullanıyor. Evlere çıkan birçok tünel, uyuşturucu satıcıları tarafından kullanılıyor. Gençlerde yaygın olarak hip-hop kültürü görülüyor. Amerikan kültürüne özentileri var. Lüks yaşamayı, marka giyinmeyi, kendi tarzlarını oluşturmayı seviyorlar. Gençlik kültürü, kazanacak ve hatta kaybedecek bir şeylerinin olmadığı günümüzde bir direniş hareketi olarak isyan etmektedir.” diye konuştu.