Adli Tıp Enstitüsü eski Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, "THY uçağına konulan 'bomba var' notu üzerinde bulunan parmak izi çok şey anlatacak. Bunu yapan kişi tespit edilir. Ama toplumla paylaşılır mı? paylaşılmaz mı? bilinmez." dedi.

Canik Başarı Üniversitesi'nin Başarı Genetin Kulübü'nün düzenlemiş olduğu Adli Bilimler Sempozyumu'na katılmak için Samsun'a gelen Adli Tıp Enstitüsü eski Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, önce merak edilen soruları cevaplandırdı. Türkiye'de var olan laboratuvarların ve teknik ekipmanların üst düzeyde olduğunu kaydeden Atasoy, "Bildiğiniz gibi parmak izleri her zaman mukayeseye elverişli değildir. Kısmi parmak izleri de olur ancak unutulmaması gerekir ki, parmak izlerinden DNA dahi elde edebilecek ve kişinin herhangi bir madde etkisinde olup olmayacağını da hesaplayacak tekniklere artık sahibiz. Türkiye'de bu gelişmeleri yakından takip ediyor ve laboratuvarlarda bu olanaklara sahip. Dolayısıyla o parmak izi çok şey anlatacak. Bunu yapan kişi tespit edilir ama toplumla paylaşılır mı? paylaşılmaz mı? bilinmez. Çünkü bazen soruşturmaların sağlıklı ilerlemesi adına ayrıntıların hepsi toplumla paylaşılmaz." dedi.

"ÖĞRENCİLERE YENİ KUŞAK DELİLLERİ ANLATACAĞIM"

Anemon Otel'de düzenlenen sempozyumda parmak izi gibi klasik delillerin yanı sıra gelişen teknolojiyle birlikte yeni oluşacak suçlarda yeni delillerin neler olabileceği konusunda konuşan Atasoy, "Bugün öğrencilerimize, konuyla ilgili öğretim üyelerimizle birlikte adli bilimlerin önemli bazı alanlarından söz edeceğim. Özellikle de yeni suçlar deliller ve yeni mücadele teknikleri üzerinde yoğunlaşacağız. Bilindiği gibi parmak izi, ayak izi ve ayakkabı, lastik yada balistik, mermi karşılaştırma gibi delilleri biz 'birinci kuşak deliller' olarak adlandırıyoruz. Şimdilerde ise diğer tarafta güvenlik kamera görüntüleri yada insansız hava araçlarının bulunduğu bir dünyada yoğun bir biçimde internetin kullanıldığı ve giderek eşyaların üzerinde dahi bulunan alıcı vericiler sayesinde her şeyimizle birbirimize bağlanacağımız bu dünyada yeni suçların oluşacağı muhakkak. Bu suçlarda adli bilişim uzmanları tarafından aydınlatılacak. Ancak bu yeni suçların delillerinin toplanması bunların hukuka uygun olması, bunların insan haklarını ihlal etmemesi için elimizden geleni yapmak ve şimdiden önlemlerimizi almak zorundayız." diye konuştu.

"GÜVENLİK, POLİSE BIRAKILMAYACAK KADAR CİDDİ BİR İŞTİR"

Adli biyoloji başlığı altında bir sunum yapan ve yeni gelişen teknolojilerin kötü amaçlı kişilerin elinde birer silaha dönüşeceğini kaydeden Prof. Dr. Sevil Atasoy, "Birinci kuşak deliller dediğimiz parmak izi, ayak izi ve ayakkabı, lastik ve diş izleri gibi geleneksel delillerde hatalar var. Bu hatalardan dolayı gelişmiş ülkelerde dahi bazı hatalar yapıldı ve insanlar gerçekler ortaya çıkana kadar cezaevlerinde kaldı. Şimdi ise yeni suçlar var ve buna bağlı olarak yeni deliller var. Geleneksel delillerdeki hataların kim bilir kaç mislini yeni dünyada yapacağız. Şimdi artık hiç bilmediğimiz bir alana doğru yürüyoruz. Şimdi burada şöyle bir noktaya geliyoruz. Bütün bu teknolojiler aslında insanların çok daha kaliteli ve uzun bir yaşam sürmesi için geliştirilen ürünler aslında. Ama aynı ürünler kötü insanların elinde kötü emellerinde kullanılabiliyorlar. Tıpkı atom parçalanması üzerinde çalışanlar günün birinde atom bombası haline geleceklerini düşünmedikleri gibi. Şimdi de öyle yüz tanıma programları aslında hekimlerin muayenehanelerinde bir hastanın fotoğrafını gördükleri anda bile genetik hastalıkların tanısını koyabilecekleri bir şekilde geliştirilmiş durumda. Hiç bir analiz yapmadan sadece yüzündeki değişikliklerden hangi hastalıklara yakalanabilecekleri söyleniyor. Şimdi böylesine faydalı bir takım işler aslında bir yanda polisin mücadelesini ama diğer yanda da yer altı dünyasının başka insanlara zarar vermesi için kullanmasına neden oluyor. Güvenlik, hiç bir zaman sadece polislere bırakılabilecek kadar basit bir hadise değildir. Sadece polisin yada jandarmanın bizim güvenliğimiz için uğraşması hiçbir işe yaramayacak artık. Dolayısıyla her birimiz kendi ve yakınlarımızın güvenliğini düşünmez, önlem almaz bu noktada harekete geçmez ise suçlarla mücadelenin olanaksız olduğunu söylemek istiyorum. Yani 'güvenlik' polise bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir." dedi.

Güncel konuların yer aldığı ve her alana hitap eden adli tıp konusuyla ilgili düzenlenen sempozyumun yoğun ilgi görmesinin gurur verici olduğunu söyleyen Canik Başarı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Bekdemir, "İlişkilerin karmış bir hale geldiği dünyada adli birimlerin ne kadar önemli olduğunu ben yeni yeni farkına varıyorum. Gerçekten hemen her birim dalıyla alakası olan bir alandan bahsediyoruz. Kimya, genetik, Jeoloji hatta böcek bilimiyle bile alakalı olan bir alan. Bütün bunlara bakınca yapılması gerekenlerin çok olduğunu görüyoruz. Bizim amacımız burada bir merak ve ilgi uyandırmak kulübümüzü tebrik ediyorum." şeklinde konuştu.

Sempozyumun öğleden sonraki bölümünde ise adli psikoloji konusunda Prof. Dr. Gökhan Oral, adli genetik konusunda Doç. Dr. Kadir Demircan, adli tıp konusunda ise Yard. Doç. Dr. Akan Karakuş, adli bilişim Uzman Özgür Sayar sunumlarını yaptı. Sempozyum soru cevap bölümü ile sona erdi.