Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feridun Yenisey, 'suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesi' diye tanımlanan 'uzlaşma' ile toplumun kazandığını söyledi. Bir suç işlenmişse devletin buna ceza verme görevinin olduğunu belirten Yenisey, “Çünkü suça ceza vermezseniz, ihkak-ı hak (kanun tanımadan hakkını zor kullanarak alma eylemi) ortaya çıkar.” dedi.

Adana Barosu tarafından düzenlenen 'Ceza Uygulamalarında Uzlaştırmacılık' konulu panele konuşmacı olarak katılan Prof.Dr. Feridun Yenisey, işlenmiş bir suçtan sonra tarafların beli bir edim hususunda anlaşıp ‘barışmaları’ ile devletin kamu davası açmadığını kaydetti. Yenisey, “Diyelim ki bir suç mağduru oldunuz. Fail cezaevine girdi. Ne kazandınız? Fail ile mağdur arasındaki kavga devam ediyor. Barışmadılar; oysa ki barışırlarsa ilerde kavga etmeyecekler. Toplum bundan bir kazançla çıkacak. İşte uzlaştırmanın ana fikri budur.” diye konuştu.

Tarafların ‘bağımsız ve tarafsız’ bir uzlaştırmacı tarafından dava öncesinde ‘adalet sistemi’ içerisinde barıştırılmasının önemi üzerinde duran Yenisey, “Uzlaşmanın adalet sistemi dışında yapılması bizi diyet sistemine götürür. Kabul etmediğimiz örgütlerin araya girerek barıştırma sistemlerine girebilir. Bunu kabul etmiyoruz. Bu nedenle ceza soruşturmasının başlaması ile kamu davasının açılmasından önce bir araya prosedür koyuyoruz. Hangi suçlarda uzlaşma yolu açık? Bunun bir kriterinin konulması gerekir. Eğer bütün suçları uzlaşmaya açarsak adalet sistemi çöker. Parasını veren suçu işler. Böyle bir şey kamu hukukunda kabul edilemez. Bazı suçlarda uzlaşmayı kabul etmek tercihi yapılmalıdır.” şeklinde konuştu.

Mevcut yasalarda uzlaşmanın ‘şikâyete bağlı ve şikâyete bağlı olmamasına rağmen kanun koyucunun tek tek saydığı bazı suçların eklendiğine’ dikkat çeken Prof. Dr. Feridun Yenisey, şöyle devam etti: “Uzlaşma şüpheliler açısından çok büyük bir kazanç. Çünkü zanlı hakkında kamu davası açılmıyor. Yeni bir delil çıkmadıkça artık o iş bir daha soruşturulmuyor. Mağdur ise suç bakımından uğradığı tüm zararı gideriliyor. Uzlaşma sonunda ‘toplumsal barış’ kazanılıyor. İki kişi 30 gün evvel kavga etmiş, şimdi el sıkışıyor. Uzlaştırmacı onları barıştırıyor. Bu topluma büyük bir hizmettir.”

“Uzlaştırmacılığın psikolojik temelleri ve süreçleri” başlıklı sunumu yapan Psikolog-Psikometris Prof. Dr. Adnan Erkuş ise uzlaştırmacılığın kişiler arası ilişkiler ve iletişim becerisine dayandığını hatırlattı. Erkuş, sistemin ‘Kazan-kazan’ kaybedenin olmadığı, iki tarafın da kazançlı çıktığı, ödün verdiği sonucunu hedeflediğini anlattı.

Adana Cumhuriyet Savcısı Süleyman Bal’da uzlaşmayla yargı organlarının iş yükünün azaltıldığını, adalete erişimin hızlandığını ve masrafların asgari düzeye çekildiğini vurguladı.

Paneli yöneten Adana Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Veli Küçük, Avrupa ve ABD'de çok köklü bir uygulama olan uzlaşmanın esnek, geniş kapsamlı, sorun çözücü, katılımcı bir usul olduğunu aktardı.

Baro Tesisleri’nde gerçekleştirilen panele Adana Bölge Adliye Mahkemeleri Cumhuriyet Başsavcısı Sabri Beytorun, Baro Başkan Yardımcısı Murat Loğoğlu, avukat ve stajyer avukatlar katıldı.