Gezi Hukuki İzleme Grubu'nun bir süredir üzerinde çalıştığı ”˜Demokrasi ve Totalitarizm Sarkacında Türkiye' başlıklı Gezi Raporu tamamlandı. Akademisyenler, avukatlar, Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Tabip Odası, Çevre Mühendisleri Odası, DİSK başta olmak üzere çok sayıda kişi, meslek odaları ve sivil toplum örgütlerinin çok yönlü bu çalışmaya katkı sunduğu öğrenildi.

Raporun detayları hakkında bilgi veren Prof. Kaboğlu, Türkiye'nin totaliter bir rejime doğru gittiği yönünde endişelerin olduğuna dikkat çekti. Özel yaşama müdahale anlamı taşıyan bazı gelişmelerin yaşandığını anlatan Kaboğlu, “Kaç çocuk doğuracağınızdan nasıl doğuracağınıza kadar bütün bunların ortaya konması, mevzuata yansıtılması, özellikle son bölümde yer alan sonraki yani Gezi'den sonra çıkarılan mevzuat, 12 Eylül yasalarının da gerisinde kalan mevzuat bunların uygulanması hepsi birlikte yorumlandığı zaman Bakanlar Kurulu nerede toplanacak? Nasıl olacak? tartışması hızla anayasa dışı bir rejime gidişi, yukarıda çok güçlü bir yetki temerküzü buna paralel olarak özgürlüklerin daha çok denetim altına alınması yönündeki güçlü dalga, toptancı bir toplum projesine gidişin halkalarıdır. Bunun rengini söylemeye gerek yok. Bizdekinin rengini biliyorsunuz.” şeklinde konuştu.

Son bir yılda yargının kendisinden beklenen işlevi yerine getiremediğini belirten Kaboğlu, “Yargı kendisinden beklenen işlevi demokratik rejimde yerine getirememiştir. Kirlenmeler karşısında yargının demokrasi faktörü olduğu gerçeği bu süreçte 2013-2014'te ikinci plana geçmiş bulunuyor. Suçsuzluk karinesi ilkesi ihlal edilmiş. Hukuk hakkı ciddi bir biçimde zedelenmiştir. Bunun yanı sıra din devlet ilişkisinde yaşanan dinin siyasete alet edilmesi şeklindeki uygulamalar iyice gün ışığına çıkmıştır. Laikleşme hareketler dinsel eğitime doğru kayış şeklinde görünüm ortaya çıkmıştır. Demokratik rejim ve hukukun üstünlüğü üzerinde üç yönlü tehdit ve kıskaç saptamasında bulunulmuştur. Birincisi anayasal fren ve denge düzenekleri bozulmuştur. İkincisi merkeziyetçi eğilimle yetkilerin tek kişide toplanması yönündeki eğilimle ülkedeki çevresel bozulma arasında tam bir paralellik saptanmaktadır.” ifadelerini kullandı.