Prof. Dr. Atila Tanyeli, kök hücrenin önümüzdeki yüzyılın en önemli tedavi şekli olacağını söyledi. Tanyeli, "Kök hücreleri kendilerini yenileme, farklı hücrelere yönelme, kendiliğinden çoğalabilen (klonal) ve bulunduğu organ ve dokulara yerleşebilme (engraftment) potansiyeline sahip. Günümüzde kök hücre nakli (KHN) birçok hastalıkta hayat kurtarıcı çok önemli bir tedavi şekli." dedi.

Adana Büyükşehir Kent Konseyi Engelli Meclisi ve Talasemi Federasyonu’nun ortaklaşa Taşköprü Otel’de düzenlediği sempozyumda 'Kök Hücrenin Dünü Bugünü ve Yarını' konulu sunumu yapan Tanyeli, kök hücre konusunda hızlı gelişmelerin yaşandığını kaydetti. İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Çocuk Hematolojisi Pediatrik Kemik İliği Nakil Ünitesi Sorumlusu Prof. Dr. Atila Tanyeli, “Önümüzdeki on yıl hücre tedavilerinin çok konuşulacağı bir dönem olacaktır. Özellikle kök hücrelerin yoğun rejenerasyon (yenilenme) ve diferansiyon (Kök hücreler kendini yenileme ve spesifik hücrelere dönüşebilme yeteneğine sahip hücre) kapasiteleri nedeniyle doku mühendisliği ve hücresel tedavilerde uygulamakta. Kök hücreleri kendilerini yenileme, farklı hücrelere yönelme, kendiliğinden çoğalabilen (klonal) ve bulunduğu organ ve dokulara yerleşebilme (engraftment) potansiyeline sahip.” diye konuştu. Tanyeli, günümüzde kök hücre naklinin (KHN) birçok hastalıkta hayat kurtarıcı çok önemli bir tedavi şekli olduğuna dikkat çekti.

"BİR HÜCRENİN YAŞAMINI DÜŞÜNÜYORUM DA AKLIM DURUYOR"

Çukurova Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oktay Kadayıfçı ise 'Kordon Kanı Bankacılığı' konusundaki sunumunda, hayal etmenin bilgiden çok daha önemli olduğunu ifade etti. Hayal edilen her şeyin inanılmaz biçimde gerçekleştiğini dile getiren Kadayıfçı, “En çok bilen daha hiçbir şey bilmiyor. Bütün bu teknolojide biz doktorlar neyiz? Doktorlar bir yere girip bir hastalığı tedavi eden insanlar olmamalıyız. Tıbbi bilgisi fazla insanla gerçek hekim arasında çok fark var. Biz hastanın sağlık sorununa bağlı yaşam kalitesini artırmalıyız. O insanın yüreği, duyguları ve toplum içinde yeri var. Hastayı tedavi ederken öyle bir hatalı konuşursun ki o intihar eder. Doktor olduğunuz zaman yaşam kalitesini artırmalı.” şeklinde konuştu.

Artık yaşam süresinin uzadığını ve erken ölümlerin azaldığını açıklayan Kadayıfçı, ortalama ömrün Avrupa’da 80, Japonya’da 85 Amerika’da 81, Afrika’da hala 55 yıl olduğuna dikkat çekti. Kadayıfçı, şöyle devam etti: “Bir şeyi gördük. Tanrı insanları öyle bir yaratıp, öyle bir bilgi vermiş ki bir hücrenin yaşamını düşünüyorum da aklım duruyor. Hücre bir fabrika gibi. Gerekli malzemeyi alıyor, enerjiyi temin ediyor. Örneğin bir hormonu imal ediyor. Ve onu salıyor, o gidiyor belli yerlerde belli işler yapıyor. Biz hücreler birbirileriyle konuştuğunu öğrendik. Hücre bu maddelerle düşünüyor veya yaptığından ders alıyor ya da uzağa mesajlar veriyor. (Bakın bebek gelecek rahmin içini hazırla, diyor; endokrin mekanizma) Düşünün bir hücreden bir insan yapılıyor. Bu hücre kendi kendine belli şeyler yapıyorsa, bunu nasıl yaptığını öğrenirsek, bunları laboratuvarda yaptırabilirsek, o kişinin kök hücresinden (insan yapıldığına göre) kalp, dalak, karaciğer yapamaz mıyız? O zaman organ naklinde sıkıntı çekmeyeceğiz. Tıp ilerledikçe cerrahi azalıyor. İlerde sezaryen, travma ve kozmetik gibi şeyler hariç ameliyat kalmayacak. Her hücre kök hücreden meydana geliyorsa, madem tamir için vücudumuzda kök hücreler saklanmış ise acaba bunlar kullanamaz mıyız? Kök hücre, gen ve nano teknoloji 21. yüzyılın en önemli tedavi modeli olacak. Bilimsel aşamalar zamanın küpüyle ilerliyor.”

Bebeklerin doğduktan sonra göbek kordon kanındaki kök hücrelerin saklanması halinde ilerde istenen amaçlar doğrultusunda kullanabileceğine dikkat çeken Prof. Kadayfçı, kök hücrenin 80 tedavisi olmayan hastalığa çare olabileceğine inanıldığını; fakat bunlardan sadece kan hastalıklarının tedavi edilebildiğini açıkladı.

İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Genetik Adabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Volkan Baltacı da 'Tüp Bebek Yöntemi ile HLA Uygun Kardeş' temalı konuşmasında, talaseminin Türkiye’de en yaygın coğrafi dağılım gösteren hastalık olduğunu vurguladı. Ülkede 1 milyon 400 bin taşıyıcı, 5 bin hastanın bulunduğunu aktaran Baltacı, aniden ortaya çıkabilen hastalıkla ilgili önceden alınması gereken tedbirler üzerinde durdu. Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Engelli Meclisi Başkanı Ali Duran Karakaya, Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Durmuş Ökten, Talasemi Federasyonu Başkanı Ali Kılıç, talasemi hastaları ile ailelerin katıldığı toplantıda, uzmanlar soruları cevapladı.