‘Medyanın rekabet kültürünün geliştirilmesindeki rolü temalı 2015 Rekabet Mektubu, Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı’nın imzasıyla yayımlandı. 2009 yılından beri her yıl yayımlanan Rekabet Mektupları’nın 7. olan 2015 Rekabet Mektubu, medyanın yöneticilerine ve mensuplarına hitaben kaleme alındı. Başkan Kaldırımcı, sıklıkla ‘dördüncü güç’ olarak nitelendirilen medyanın, toplumun ve bireyin hayat kalitesinin yükselmesinde stratejik bir imkân ve unsur olduğunun altını çizdi.

Mektupta tüketici refahını ve ekonomik özgürlükleri ön plana alan rekabet gücü yüksek bir ülke ekonomisinin, rekabet ortamının varlığı, toplumsallaşması ve kurumsallaşması ile mümkün olacağı ifade edilirken; medya teşebbüslerinin rekabet hukuku, iş ahlâkı, sosyal sorumluluk ve etkinlik bağlamında rekabetçi piyasa olgusuna yaklaşımlarının, toplumsal açıdan önemli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekildi.

Liyakate dayalı, adil ve rekabetçi bir anlayışın geliştirilmesine dönük toplumsal iletişimin etkinliğinde medyanın önemine vurgu yapan Başkan Kaldırımcı, “Medya, yalnızca önemli bir kurumsal paydaşımız değil, aynı zamanda diğer paydaşlarımıza ulaşma konusundaki yadsınamaz ve ikame edilemez rolü ile stratejik ortağımız konumundadır.” değerlendirmesinde bulundu.

Kaldırımcı mektup için, yalnızca kurumsal görüşlerin aktarıldığı bir metin olarak değil, medya mensupları ile Rekabet Kurumu arasındaki işbirliğinin derinleştirilmesine, medya kuruluşlarının eleştiri ve tavsiyelerinin alınmasına dönük bir davet temennisini bildirdi.

'BÜTÜNCÜ BİR YAKLAŞIM İÇİN MEDYA DESTEĞİ GEREKLİ'

Rekabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı’nın sayın yönetici, değerli medya mensubu’ hitabıyla başlayan 9 sayfalık mektubun ayrıntısı kurumun internet sitesinde yer alıyor. 2015 Rekabet Mektubu’nda ana hatlarıyla; Serbest Rekabet Ortamı ve Rekabetçi Yaklaşım’ başlığı altında 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’daki karteller, hâkim durumdaki teşebbüslerin, pazar güçlerini kötüye kullanmaları, teşebbüsler arası birleşme ve devir işlemlerinin kontrolü, özelleştirme işlemlerine gibi durumlara işaret edildi.

“Bütüncü bir yaklaşım için medya desteği gereklidir” vurgusu yapılan Rekabet Kurumu mektubunda, adil ve rekabetçi bir ekonomik düzenin korunması ve geliştirilmesi görevinin tek bir kamu kurumunun kapasite ve gücünü ziyadesiyle aştığı belirtilerek, şunlar aktarıldı: “Bu alanda, doğrudan görevli olan Rekabet Kurumu’nun başarısı, başta siyasi irade ve/veya hükümetlerin onay ve desteği olmak üzere, diğer kamu kurumları ve sivil toplum ile işbirliği ve iletişimin etkinliğine dayanacaktır. Zira kamu yönetiminde rekabet duyarlılığı artırılabildiği ölçüde rekabetçi politikaların başarılı olması sağlanabilecektir. Sivil toplum kuruluşlarımız rekabetin faydalarına ikna olduğu ölçüde rekabetçi politikaları sahiplenecek, rekabetçi düzenin tesisine ve korunmasına katkıda bulunacaklardır. Ancak bu tür bir işbirliği ve iletişimin tesisinde, medyanın rolünü göz ardı etmek mümkün değildir. Medya kuruluşlarımız, rekabeti içselleştirdikleri ölçüde kamusal politikaları rekabetçi bir perspektiften eleştirecek ve bir bakıma denetleyecek, aynı zamanda rekabet kültürünün geniş kitlelere yayılmasına da aracılık edebileceklerdir. Medya, başka hiçbir sektörün benzer ölçüde sahip olmadığı bir güce, kitleleri bilgilendirme, yönlendirme ve/veya etkileme gücüne sahiptir. Bu nedenle, esasen bütün teşebbüslerin ortak sorumluluğu olan rekabet kurallarının özümsenmesi ve rekabet hukuku kurallarına uygun davranışlar içinde olmaları gerekliliği, özellikle medya açısından kritik faktördür."

“Medya, rekabet kültürünün geliştirilmesi sürecinde yalnızca paydaşımız değil, aynı zamanda stratejik ortağımızdır” denilen mektupta ilgi ve destek talebi iletildi.