Yazan: Valery Dzutsev
Rus-Türk ilişkileri gerilirken Çerkesler sürecin görünmez kurbanları arasında yer alıyor. Uçak krizi milyonlarla ifade edilen Çerkes diasporasının yaşadığı Türkiye ile Kafkasya arasında yakın ilişkiler kurma çabalarına zarar veriyor.

Türkiye’deki Çerkes diasporasının büyük bölümü dil eğitimi ve dönüş gibi sorunların Moskova ile işbirliği içinde çözüleceğini umuyordu. Dolayısıyla Rus makamlarıyla dostane ilişkilere önem veriyordu. Ne var ki son yaptırımlar ılımlı Çerkes aktivistlerden bile tepki aldı.

Gazeteci Fehim Taştekin’e göre Çerkes sürgününün 150. yıldönümü (2014) etkinlikleri karşısında Rusya tavrını yumuşattı. Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov Çerkes aktivistlerle bir araya gelerek sorunlarının çözüleceğine söz verdi. Türkiyeli Çerkesler dönüş hakkı dahil olmak üzere Kafkasya’ya erişim kolaylığı istiyorlardı.

Ne var ki Rus makamların niyeti Çerkeslerle uzlaşmak değildi. Çerkes hareketini manipüle etmek ve yenilgiye uğratmak istiyorlardı.

1990’lı yılların başında FSB tarafından yaratılan Dünya Çerkes Birliği (DÇB) Rus yetkililerin Çerkesleri Türkiye ve diğer ülkelerde manipüle etme çalışmalarında koçbaşı işlevi üstlendi. Örgütün Türkiye ayağı KAFFED, DÇB üyeliği nedeniyle ciddi biçimde eleştirildi (Caucasreview.com, 9 Aralık).

Rusya makamlarının KAFFED liderliğine özensiz muamele ettiği görüldü. Başkan Yaşar Aslankaya 2014 yılındaki Kabardey-Balkar ziyaretinde Rus istihbaratı tarafından sürekli izlendi ve Kuzey Kafkasya’ya tekrar giremeyebileceği konusunda uyarıldı.

KAFFED ile Moskova arasında gizli tutulan anlaşmanın ayrıntıları örgüt yöneticileri tarafından Rusya Büyükelçisine verildiği iddia edilen öfke dolu yazıda saklıydı:

“Verdiğiniz sözleri tutmamanız bir yana, insanlarımız Kafkasya’da tehdit ve zorbalıkla karşı karşıyalar. Rusya hiçbir eleştiriye sıcak bakmıyor. Sessiz kaldığımızda kitle desteğimizi kaybetmeye devam ediyoruz. Siz sorunlarımızı çözmeyecekseniz taleplerimizi uluslararası platforma taşıyacağız. Kafkasya’ya gönderdiğimiz öğrencilerin bursları bile kısıldı. Bu durum devam edemez. Rusya Çerkeslerin geçmişte yaşadığı trajediyi tanımak ve anayurda dönüş önündeki engelleri kaldırmak zorundadır” (Caucasreview.com, 9 Aralık).

Rusya hükümetinin Türkiye’deki Çerkes aktivistlerin sadakatini satın alma yollarından biri kimilerine bol kazançlı ihaleler vermekti. Ne var ki Moskova’nın Türkiye’ye uyguladığı ekonomik yaptırımlar Çerkesleri de hedef aldı. Dolayısıyla bugüne dek Moskova ile ortak bir dil bulmaya çalışan ve muhtemelen imtiyazlı muamele gören Çerkes grupların Rusya hükümetini desteklemesi için bir sebep kalmadı.

Putin’in Rus jetinin düşürülmesine verdiği tepkinin ardından Türkiyeli meslektaşlarıyla ilişkilerine tek taraflı olarak nokta koyanlar arasında Adigey Üniversitesi de vardı (Yuga.ru, 27 Kasım). Kabardey-Balkar’daki üniversite yetkilileri Türkiyeli öğrencilerine eğitimlerine devam edecekleri konusunda güvence verdiler. Bununla birlikte Türk üniversiteleriyle diğer alanlarda işbirliğine gidilip gidilmeyeceği konusunda bir açıklama yapmadılar (Kbsu.ru, 8 Aralık).

Rusya Türkiye’de Çerkes dili eğitimi veren görevlileri geri çağırarak Çerkes diasporasının da öncelikli hedefleri arasında olduğunu gösterdi (Natpressru.info, 11 Aralık).

Rusya ile Türkiye arasındaki gerilim Kafkasya-diaspora ilişkilerini olumsuz yönde etkiliyor. Diğer yandan gerilim Çerkes aktivistleri Rusya karşısında daha gerçekçi hareket etmeye sevk edebilir.

Kaynak: Cherkessia.net, 22 Aralık 2015

Tercüme: Dr. Ömer Aytek Kurmel