Türk Sağlık-Sen İzmir Üniversiteler Şubesi, Dokuz Eylül ve Ege üniversiteleri hastanelerinde düzenledikleri eylemlerle PKK terör örgütünü lanetledi. Sağlık çalışanlarının yanısıra diğer vatandaşların da katıldığı eylem, saygı duruşu ve İstiklâl Marşı ile başladı. Bir açıklama yapan Türk Sağlık-Sen İzmir Üniversiteler Şube Başkanı Yasemin Zengin, bugüne kadar teröre verilen şehitlerin sayısı ve son üç ayda terörün geldiği noktaya dikkat çekti.

'PKK, KÜRTLERİN HANGİ HAKKINI SAVUNMAKTADIR?'

Açıklamasında, milletçe topyekûn kenetlenmenin vaktinin geldiğini vurgulayan Zengin, “Terör örgütü, eylem ve uygulamalarıyla en büyük zararı Kürt kökenli vatandaşlarımıza vermiştir. Kürt kökenli vatandaşlarımızın, terör örgütü PKK, hangi hakkını savunmaktadır, sorarız sizlere? Kendilerinden olan yöre insanı, Diyarbakırlı doktorumuz Abdullah Biroğul ve hemşire Eyüp Ergün’ü katlederek, hastaneleri basarak, Kürt ve yöre halkı insanını ambulansla hastaneye götürürken ambulans kaçırarak, yol keserek, sağlık hizmeti almasını engelleyerek mi Kürt halkının hakkını aramaktadır? Eğer PKK, Kürt terör örgütü olsaydı Kürtlere, yöre halkı ve yöreye zarar vermezdi. Her zaman ifade ettiğimiz gibi yine diyoruz, PKK Kürt değil, Türkiye’yi ve Türk halkını bölmeye çalışan, bin yıllık kardeşliğimize zarar vermeye çalışan, batı destekli Ermeni terör örgütüdür.” ifadelerini kullandı.

'TERÖRİSTLE PAZARLIK YAPILMAZ'

Yasemin Zengin, açıklamasına şöyle devam etti: “Teröristle pazarlık yapılmaz. Ülkeyi yöneten sizler, siz ne yaptınız? İleri demokrasi, yeni Türkiye safsatalarıyla İmralı'daki caniye, bebek katiline her türlü imkanı verdiniz. Yandaşlarıyla Oslo’da, Habur’da, Dolmabahçe’de ve pek çok yerde görüşmeler yaptınız, yaptırdınız. Meydanlarda teröristbaşının mesajlarının okunmasına izin verdiniz, övgüler yağdırdınız, ayaklarının altına kırmızı halılar serdiniz. Çözüm süreci dediniz, 'megri megri' diye birlikte şarkılar söylediniz. Öldürülen korucuları basından gizlediniz. Çözüm sürecine zarar vermesin diye terör örgütünün yaptığı her türlü olumsuzlukları, haber yasağı getirerek milletten gizlediniz. Halbuki onlar hiç silah bırakmadı, yol kesmeye, vatandaşları tehdit etmeye devam etti. Yapılanmalarına hiç ara vermedi, dağdaki teröristler şehirlere yerleşti. Bu aşamada siz askerimizin, polisimizin elini kolunu bağladınız. Teröristin üzerine giden güvenlik güçlerine soruşturmalar açtınız. Milletimizin aklı yokmuş gibi birtakım kişileri âkil adam ilan ederek, bu yüce millete akıl verdirmeye çalıştınız. Ay yıldızlı bayrağımızı o toplantılara almadınız.”

'HAREKETE GEÇİLMELİ'

Yetkililerin bir an önce üzerine düşeni yapması gerektiğinin altını çizen Zengin, açıklamasını şu şekilde sonlandırdı: “Hangi siyasi parti, kurum, kuruluş, kişi, siyasi rant elde etmek adına terör eylemlerine direkt ya da dolaylı destek veriyorsa Allah onları Kahhar ismiyle kahreylesin. Teröriste terörist demeyen, askerlerimizle dağdaki eşkıyayı aynı kefeye koyan, asker polis şehit edilirken ses çıkarmayıp 'teröristler öldürülüyor' diye barış blokları oluşturanlar, bilsinler ki ihanet içerisindedirler. Devletin askerine, polisine silah çeken, molotof atan hiçbir teröriste hoşgörü gösterilemez, gösterilmemelidir ve bugün analar ağlamasın diye başlatılan bu sürecin bir yutturmacadan ibaret olduğu artık çok net ortadadır. Türk milletinin çözüm süreci adı altında yıllardır oyalandığı, hainlerinse bu süreçte mevzi kazandığı bir kez daha anlaşılmıştır. Yetkililer artık üzerine düşeni yapmalı, terörle müzakere değil, mücadele yolunu benimseyerek, toprağa düşen şehitlerimizin kanını yerde bırakmamalıdır.”