Samsun Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu, Türkiye’nin, nükleer santral ablukası altına alınmak istendiğine dikkat çekti. Komisyon adına yapılan açıklamada, "İnsanlık yararına diye lanse edilen, olmazsa olmaz bir ihtiyaç olarak sunulan bu ölüm projelerine, Samsun Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu olarak karşı olduğumuzu, buna karşı her türlü meşru zeminde mücadele edeceğimizi beyan ederiz." denildi.

Samsun Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Tufan Akçagöz tarafından yapılan açıklamada nükleer santrallerin zararlarını ve risklerini, gelecek adına nasıl bir tehlike arz ettiğinin, bilimsel verilerle sabit olduğuna dikkat çekildi. Toplumun iradesinin açıkça hilafına olacak şekilde, yangından mal kaçırırcasına ve kamuoyunda yeterince tartışılmasına fırsat verilmeden nükleer santrallerin projelendirilmesi, hiçbir demokratik anlayışa sığmadığını dile getiren Av. Akçagöz, "Nitekim bu konu, sıradan bir yasama işlemi veya idari bir eylem olamayıp, geri dönüşü olmayan bir adımdır. Çernobil'in üzerinden yıllar geçmesine rağmen, bu kazanın özellikle Karadeniz'e ve Karadeniz insanına yaptığı olumsuz etkiler henüz şeffaf bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bilhassa bölgemizde artan kanser vakalarının, nükleer etkiler sonucunda vücuda geldiği, saklanamaz bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır." dedi.

Nükleer santrallere karşı çıkanların ve haklı çekincelerini demokratik yollarla ifade etmek isteyen kimselerin ülkeye ihanetle suçlanması ve yaftalanmasının kabul edilemez bir durum olduğunun altını çizen Av. Akçagöz, "Üzülerek söylemek gerekirse, kömür ocaklarından yüzlerce ceset çıkan, madenleri yeterince denetlenemeyen ülkemizde, nükleer santral gibi, canlı sağlığı açısından ciddi riskler ortaya çıkaracağı açık olan projelerin, herhangi bir risk gerçekleşmesi durumunda nasıl büyük ve korkunç bir zararın ortaya çıkabileceğini, şimdiden kestirebilmek mümkün değildir. Bunun düşüncesi bile kötüdür." ifadesini kullandı.

Akçagöz açıklamasında şunlara yer verdi: "Anayasamızın 56. Maddesi, ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir’ demektedir. Bundan anladığımız şudur; nükleer santral projeleri, vatandaş olarak anayasa tarafından güvence altına alınan sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımızı ihlal etmektedir. İkinci olarak da çevreyi korumak ve kirlenmesini önlemek hem devletin, hem de vatandaşın ödevi ve görevidir. İşte biz de sizi bu göreve çağırıyor; Samsun Barosu Çevre ve Kent Hukuku komisyonu olarak bizim de 25 Nisan 2015’de ‘Nükleer Santrallere Hayır!’ demek için Sinop’ta olacağımızı beyan ediyoruz."