Manisa'nın Soma ilçesinde 301 kişinin öldüğü maden ocağı faciasıyla ilgili devam eden davada, mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı yeni bilirkişi heyeti oluşturularak madende keşif yapılmasını talep etti. Savcı Koray Keskin, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamını, tutuksuz 4 sanığın tutuklanma talebinin reddini ve olaydan 11 ay sonra ortaya çıkan topçu defterlerinin delil vasfını yitirmesi nedeniyle delil olamayacağını belirtti.

Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde iki haftadır devam eden 301 madencinin öldüğü Soma faciası davasına devam edildi. Bugün yapılan davanın öğleden sonraki oturumunda mağdur ve müşteki vekilleri, talepte bulunmaya devam etti. Müşteki avukatlarından Av. Gürsel Atkıcı, 7 Mayıs 2014 tarihinde bir madencinin gazdan zehirlenerek Kırkağaç Devlet Hastanesi'ne kaldırıldığını, bu durumun madencilerin önlem alınmadan bile bile çalıştırıldığını gözler önüne serdiğini belirtti. Mahkemeye belge sunan Atkıcı, bu belgenin madendeki gaz sensörlerinin normal çalışmadığını ortaya koyduğunu kaydetti.

DEVLETTEKİ SORUMLULAR DA YARGILANMALI
Maden faciasında kuzenini kaybeden Somalı avukat Mehmet Altun da, "Soma'da okumazsan madene gidersin. Şanslıysan madenden emekli olursun, değilsen ölürsün. Maalesef bizler madende şehit olan yakınlarımızı son kez bile göremedik. " dedi. Soma faciasıyla ilgili ilk yargılanması gerekenlerin devlet katındaki yetkililer olduğuna dikkat çeken Av. Altun, "Maden devletin olduğu için devlet buna engel oluyor. Madeni işleten şirket fazla kömür çıkartınca devlet de bundan pay alıyor. Aldığı payı da fakir fukara kömürü olarak dağıtıyor. Devletteki sorumluların yargılanmadığı sürece 45 kişinin burada yargılanmasının çok da önemi yok." dedi. Park Teknik'in madeni devrederken madendeki tehlikenin bilindiğini de öne süren Av. Altun, dayıbaşıların da yargılanmasını talep etti. Madendeki ölümlerin en büyük sebebinin havanın tersine çevrilmesi olduğunu da iddia eden Altun, bu talimatı verenlerin bulunmasını talep etti.
Manisa Barosu Başkanı Av. Ali Aslan da, faciadaki en büyük sorumluluğun devlete ait olduğunu söyledi. Devletin Soma'da denetim görevini yapmadığın açık olduğunu vurgulayan Aslan, Çalışma Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, TKİ, ELİ ve MİGEM gibi devlet kurumlarının sorumluluklarının sorumluluğunun bulunduğunu belirterek mahkeme huzuruna çıkartılmalarını talep etti.
Maden faciasında hayatını kaybeden baş mühendis Mehmet Efe'nin eşi Emine Efe'nin avukatı İbrahim Yayla da, sanıkların müvekkilinin eşine facianın sorumluluğunu yükleme çalıştığını belirtti. Mehmet Efe'nin facia olduğundan dışarıdayken içeri girip 142 kişinin hayatını kurtardığını anlatan Av. Yayla, "Yangından haberi olmayan 142 madenciyi güvenli yere götürüp tekrar yangının merkezine gidiyor. Mehmet Efe, ocaktan son çıkartılan kişidir. Gereğini canı pahasına yaptı." dedi.
Başmühendis Mehmet Efe'nin C sınıfı güvenliği uzmanı olduğu bilgisini veren Yayla, A sınıfı güvenlik uzmanı olan İşletme Müdürü Akın Çelik'in de sorumlu olarak Mehmet Efe'yi gösterdiği belirterek mahkemeden madende kaç, A,B ve C sınıfı güvenlik uzmanı çalıştırıldığının sorulmasını talep etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin faciada birinci derece sorumlu olduğunu da iddia eden Av. Yayla, "Müfettişleri kırmızı halıyla karşılayıp en güzel yerde yemek yediriyorlar. Sonra denetime gelenler eksiklik yok diye rapor yazıp gidiyor. Devlet ceza yazma noktasında sorumlu ama iş sorumluluğa gelince ortadan kayboluyor." dedi.

FACİANIN ALTINDA SİYASET SERMAYE SENDİKA VAR
Sosyal Haklar Derneği Avukatı Özgür Karaduman da, Gebze'de halat koptuğu için yaşamına son veren Japon mühendis örneğini vererek, "9 gündür ne kadar güvenli maden, güllük gülüstanlıklı şeklinde konuşmalar dinliyoruz. Sanıklar, 301 kişi kendisini öldürmüş gibi savunma yapıyor. Bu facianın altını kazıyınca siyaset, sermaya ve sendika çıkar." dedi.
Av. Yüksel Atıcı da, facianın yaşandığı madendeki iş kazaları dosyalarının yargılamanın yapıldığı mahkemeye celbini talep etti.

2008 YILINDA AYNI MADENDE FACİANIN KOPYASI YAŞANDI
Av. Serdar Onar ise, 2008 yılında aynı madende 301 kişinin can verdiği facianın bir kopyasının yaşandığını, 450 kişinin çalıştığı madenin kısa sürede boşaltılması nedeniyle 1 kişinin dahi ölmediği bilgisini verdi. Av. Onar, bu kazayla ilgili belgelerin mahkeme tarafından istenmesini talep etti. Av. Hakan Kahraman da, bazı tanıkların tanık koruma kapsamına alınmasını istedi.
Mağdur ve müşteki avukatlarının ardından Cumhuriyet Savcısı Koray Keskin, mütalaa verdi. Bilirkişi heyetiyle birlikte savcıların olay mahalline gitmediği eleştirilerine cevap veren Savcı Keskin, "Cumhuriyet savcılarımız kim ne kadar gittiyse o kadar gitmiştir." diyerek sanık müdafilerin söylediklerinin doğru olmadığını belirtti.
Savcı Keskin, davada sanık olan ve halen asker olan 3 kişinin talimatla ifadelerinin alınmasını, sendika temsilcilerinin ve madende çalışırken 4 ay önce kendi isteğiyle işten ayrılan mühendis Süleyman Sarı'nın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Ayrıca sanıklarda ilgili adli kontrol kararlarının kaldırılması ve duruşmadan vareste durulması taleplerinin reddini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, MİGEM, TKİ görevlileri hakkında soruşturma olup olmadığı, cevaba göre karar verilmesini istedi. Savcı, olaydan sonra aranmasına rağmen bulunamayan ancak sanık avukatları tarafından olaydan 11 ay sonra mahkemeye delil olarak sunulmak istenen topçu defterlerinin delil vasfını kaybettiğini belirtti. Basına açıklama yapmayan yeni bir bilirkişi heyetinin oluşturularak madende keşif yapması yönünde mütalaa veren savcı, tutuksuz yargılanan 4 sanığın tutukluluk talebinin reddini, tutuklu 8 sanığın tutukluluk hallerinin devamını talep etti.

Mütalaaya karşı diyeceği sorulan sanık Can Gürkan, davaya katılmak isteyenlerin katılma taleplerinin hakları olduğunu söyledi. Gürkan ayrıca, madeni kendilerinden önce işleten Park Teknik'in, 'ileride telafisi mümkün olmayacak sonuçlar doğma' riski nedeniyle madenden çekilmek istediğini TKİ'nin kendilerine söylemediğini, bunla ilgili rapor ya da evrakların kendilerine verilmediğini belirtti. Can Gürkan'ın avukatı Kadir Çekin de, Park Teknik'in madenle ilgili riski ortaya koyan yazıdan TBMM Araştırma Komisyonu'nun yazısıyla haberdar olduklarını söyledi. Av. Çekin, "Park Teknik TKİ'ye bildirmiş ancak TKİ müvekkilimize bildirmiyor." dedi. Av. Çekin'in, 'Mehmet Efe ölmeseydi tutuklu sanıkların en başında yer alacaktı' sözü ise duruşma salonundaki madenci yakınlarının büyük tepkisini çekti. Madenci yakınları, 'Mehmet Efe onuruyla öldü' diye tepki gösterdi. Bunun üzerine Av. Çekin, diğer sanıklar gibi Mehmet Efe'nin de suçu olmadığını söyledi. Av. Çekin, 190 adet topçu defterinin şirkette olduğunu, istenildiği zaman alınabileceğini belirtti.

Diğer sanıklar, da savcının mütalaasına diyecekleri bir şeyin olmadığını belirterek tahliyelerini talep etti. Balıkesir Savaştepe'den duruşmaya geldiğini ve şehit madenci İsa Seymen'in eşi olduğunu söyleyen madenci eşi de, "10 yaşındaki çocuğum onlar tutuklanınca babam gelecek mi diyor. Hep sustuk, hep sustuk' diye feryat etti. Diğer madenci yakınları da tahliye talepleri karşısında, '301 evladımızı getirsinler, hepsini salsınlar' diye tepki gösterdi. Sanık avukatının hakaret edenler hakkında işlem yapılmasını istemesi, duruşma salonundaki gerginliği daha da artırdı.