Attığı bir tweet sebebiyle yargılanan gazeteci Sedef Kabaş, duruşma sonrası yaptığı açıklamada, attığı tweetin arkasında olduğunu, eninde sonunda adaletin kazanacağına inandığını söyledi.

Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde duruşması bile yapılmadan dosyası ağır cezaya gönderilen Kabaş, çıkışta gazetecilere açıklama yaptı. Kabaş açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Davam ağır cezada devam edecek. Benim ifademi alan iddia makamı savcı Vedat Yiğit, dosyayı hangi mahkemeye göndereceğini bilememiş. İddianamesinde bana istinat edilen suç; ‘terörle mücadele eden kamu görevlisini hedef göstermek ve tehdit etmek’, dolayısıyla teknik olarak bu dava terörle mücadele kapsamı çerçevesinde ağır cezada devam etmek durumunda. Dolayısıyla 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nin esasa girmesi teknik olarak mümkün olmadığından dolayı ağır cezada yargılanacağım. Attığım bir tweet nedeniyle huzurunuzdayım. Biz gazeteciler eskiden kalem kullanırdık. Şimdi çoğumuz Twitter kullanıyor. Ama sonuç değişmiyor. Bizim elimizde silah, top, tüfek yok. Sadece yazıyoruz. Görüş bildiriyoruz. Tespit yapıyoruz ve elbette eleştiriyoruz."

'TWEET ATMAYA DEVAM EDECEĞİM'

Kabaş, "Yazdığı tweetin tarihi 19 Kasım 2014. Bu tarihte CHP milletvekili Erdal Aksünger, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında yürütülen soruşturmada takipsizlik kararı veren Başsavcı Hadi Salihoğlu’nu Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’na şikayet ettiğini açıklamıştı. Aksünger’in bu şikayeti haber sitelerinde gazetelerde televizyonlarda geniş yer buldu. Ben de bu haber sitelerinden birini ek yaparak tweet yazdım. Hatta savcı beyin fotoğrafını kullanmış dedikleri bu haberlerden birinde kullanılan fotoğraf. Yazdığım tweet de, ‘Bu adamı asla unutmayın’, 17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı veren savcı Hadi Salihoğlu diyorum. Yani başsavcıyı verdiği karar nedeniyle bende eleştiriyorum. Söylediğimi asla unutmayın, unutmayın derken aslında verdiği kararın unutulmasını istemiyorum. Savcı beyi tanımıyorum ancak verdiği kararın ülkemiz açısından son derece kritik olduğuna inanıyorum. Sizin de iyi bildiğiniz gibi hukukta kişiler değil, kararlar önemlidir. Savcı beyin verdiği karar şahsi bir karar değil tüm toplumu ilgilendiren bir karardır. Aynı şekilde yapılan eleştireler de şahsına yönelik değildir, konumu ile ilgilidir. Herhangi bir başka savcıda benzer bir karar vermiş olsaydı benzer eleştirilere maruz kalırdı. Dolayısıyla suç işlemeyi bırakın, tam tersi devleti zarara uğratan sahip olduğu kamu gücünü kendi şahsi kazanç ve çıkarı için kullanan konumu ne olursa olsun yolsuzluk hırsızlık rüşvet ve her türlü hukuksuzluğa bulaşmış kişilerin soruşturulmasını, mahkemeye çıkartılarak yargılanmasını talep etmenin en temel vatandaşlık görevlerimiz arasında olduğuna inanıyorum. Toplumda haksızlık yapanlara suç işleyenlere, yasaları hiçe sayanlara karşı bir duruş sergileyip dur demek hepimizin görevi. Bunu da anayasal hakkımız olan eleştiri hakkını kullanarak yaparız. Üstelik işlenen suça karşı sessiz kalmak suçun yarısına ortak olmak demektir. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demek yılanı yaşatmaya devam etmektir. Eninde sonunda o yılan sizi de sokup zehrini tüm topluma boca edecektir. Ben yazdım eleştirdim susmadım ve huzurunuzda tekrar etmek isterim ki ömrüm elverdiği sürece yazmaya, sormaya, sorgulamaya, konuşmaya elbette tweet atmaya da devam edeceğim. Ve yine asla unutmayın diyorum. Vicdanı rahat yüreği temiz ve fikri hür insanların cesareti karşısında her türlü güç yenilmeye mahkumdur. Ve eninde sonunda kazanacak olan adalettir.” ifadelerini kullandı.