İzmir’in işgali sırasında istilacı güçlere karşı 15 Mayıs 1919 günü ilk kurşunu atarak Milli Mücadele'yi başlatan, İzmir ve Türk basınının sembol ismi gazeteci Hasan Tahsin, şehit edilişinin 96. yılında Konak Meydanı'ndaki anıtı başında anıldı.

Saygı duruşu, İstiklâl Marşı ve çelenk koyulmasının ardından günün anlam ve önemine ilişkin olarak, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen bir konuşma yaptı. Hasan Tahsin’in sadece gazetecilerin değil, İzmir’in ve İzmirlilerin de onuru olduğunu söyleyen Dikmen, “Hasan Tahsin özgür bir ülke için, özgür bir millet için canını feda etmiştir. Aynı inanca sahip birçok gazetecimizse basın özgürlüğüne sıkılan kurşunların hedefi olmuştur. Basın, düşünce ve anlatım özgürlüğüne, toplumun bilgi edinme, haber alma hakkına inancın bedelini, nice yürekli gazeteci yaşamlarıyla ödemiştir.” dedi. Son 10 yıldır her platformda Türk basınının yaşadığı sıkıntılardan, basın ve ifade özgürlüğünün üzerindeki ağır baskılardan söz etmek durumunda kaldıklarını belirten Dikmen, özetle şunları söyledi: “Özellikle son 10 yıldır hemen her platformda sıklıkla sorunlarımızdan, basın ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerden, sansür ve otosansürün bir virüs gibi yayıldığından, ilerleyen teknolojiye rağmen gerileyen haklarımızdan, ağırlaşan çalışma koşullarından, üzerimizde yoğunlaşan baskılardan bahseder olduk. Ne yazık ki bu sorunlarımız artarak devam ediyor. Son iki yılda Türk basını olarak, akreditasyon gibi çağdışı bir uygulamayla daha mücadele etmeye başladık. Hükümetin, kendinden olmayanı yok sayma anlayışından doğan akreditasyon uygulaması, halkın haber alma özgürlüğünü direkt olarak engellediği gibi gazetecilerin ve Sarı Basın Kartı'nın da itibarsızlaştırılması amacı taşıyor. Devletin bütün kurumlarına sirayet eden ve sıklıklı uygulanan akreditasyon, basın ve ifade özgürlüğüne ağır bir darbe vurmaktadır. Bu ağır, zorlu mesleki koşullar içinde umutlarımızı yitirmeden, mesleğimizin olmazsa olmazlarından ödün vermeden, ulusça birlik ve beraberlik inancıyla tam bağımsız, demokratik Türkiye için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz.”

Misket Dikmen'in konuşmasının ardından, İlk Kurşun Anıtı'na karanfiller koyuldu.