Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Suruç'ta 32 gencin hayatını kaybettiği saldırının gerçekleştiği bahçede AK Parti hükümetini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sert sözlerle eleştirdi. Erdoğan'ın Suudi Arabistan kralının ölümü sonrası yurt dışı ziyaretini yarıda kestiğine dikkat çeken Demirtaş, Erdoğan'ın suruç saldırısı sonrası KKTC ziyaretini yarıda kesmemesine tepki gösterdi. IŞİD anlayışının bu topraklardan defolup gideceğini kaydeden Demirtaş, devlet içinde IŞİD'i destekleyenlerin olduğunu savundu.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 32 kişinin öldüğü terör saldırısının ardından Şanlıurfa'nın Suruç ilçesini ziyaret etti. Saldırının meydana geldiği Amara Kültür ve Sanat Merkezi'nin bahçesinde konuşan Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sert bir dille eleştirdi. Demirtaş, ülkede 32 gencin öldüğünü ancak şu ana kadar Cumhurbaşkanı'nın ölenlerin yakınlarına başsağlığı dilemediğini ve gezisini bırakıp ülkeye dönmediğini kaydetti. Demirtaş, Erdoğan'ın yine yurt dışı gezisini Suudi Arabistan kralı vefat ettikten hemen sonra bitirip taziyeye katıldığını vurguladı. Demirtaş, "IŞİD zihniyeti ya bana biat edeceksin ya da olmayacaksın, bu tekfircilik anlayışı Türkiye siyasetinde de hakim. Ülkede tekçilik dayatıldı. 'Ya biat edeceksiniz ya da size bu topraklarda yaşam şansı tanımayacağız' diyorlar. Bütün bu zulüm anlayışları karşısında yanlız değiliz. Çare buraya gelip yanlız değilsiniz, Kobaniler diyen gençlerin yaptığını, yapacağız dayanışma göstereceğiz. Dayanışma budur." dedi.

HER YERDE EN BARBAR SALDIRIYI YAPABİLİRLER

Demirtaş, bir yanda insanları yakan, kadınları satan bir yanda da insani değerleri yüceltmeye çalışanların olduğunu belirterek, "İşte umut bunlarda var. Burada Kürt, Çerkez, Türk bunun değeri yok. Buraya yoldaşlık selamı getiren her insan burada insanlığı yüceltmiştir. Bizi kurtacak olan şey insani değerlerimizdir." ifadelerini kullandı. Demirtaş, şöyle devam etti: "32 genç kardeşimizi kaybettik. Elbette bu yola gönül vermiş her birimizin başına gelebilir. Burada ölen arkadaşlarımızın bir kısmı doktor, hukukçu olacaklardı, yaşasalardı her zaman yan yana olacaklardı. Ancak işleri yarım kalmadı. Getirmek istedikleri mesaj neyse onu öyle güçle şekilde yerleştirdiler ki o mesajı taşımak bizim boynumuzun borcudur. Son günlerde Türkiye görünen o ki daha tedbirli ve dikkatli olmamız gerekiyor. Herkes yaşadığı yerde daha tedbirli olmalı ve güvenliği sağlamalı. Her yerde en barbar saldırıyı yapabilirler. IŞİD anlayışı tekfirci anlayış bu topraklarda yer bulamayacak. Defolup gidecek bu anlayış. Bu nedenle sizler Hatay'dan Kilis'e, Mardin'in Şırnak'a kadar halkın örgütlü olması gerekiyor."

İSTİHBARAT ZAAFI VAR

"Devlet içinde onları destekleyenler var. Aynı zamanda istihbarat zafiyeti var. Ülkenin Cumhurbaşkanı yurt dışı gezisini yarıdan kesip Türkiye'ye dönmedi. Aynı Cumhurbaşkanı yurt dışındayken Suudi Arabistan kralı öldü ve geziyi bitirip döndü. Ama 32 gencin bedeni parçalanmış gezisini kesip dönmedi. Ülkenin Cumhurbaşkanı şu saate kadar katledilenlerin ailesine başsağlığı dilemiş değil. Çünkü IŞİD üzülsün istemiyor. İŞID Türkiye'den korksun istemiyor. Bunların yani IŞİD'i besleyen zihniyet bu zihniyettir. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı günlerdir bize çağrı yapıyor, neredeyse bizi terör örgütü ilan edecek. Ama tecavüzcü IŞİD'e birşey diyemiyor. Musul'da IŞİD'in başı okşandı.

IŞİD'E ŞİRKET GİBİ ELEMAN GÖNDEREN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI VAR

2 gündür IŞİD'e tek operasyon yok, tutuklanan yok, gözaltı yok. Bu zihniyet bu tür terör örgütlerini destekleyen zihniyettir. Biz şiddetin bitmesi için çaba gösterirken neredeyse bizi bu saldırıdan sorumlu tutaacaklar. Sizler 10 bin HDP'liyi tutuklayıp, içeri attınız. Samimiyseniz bu ülkedeki IŞİD'i tutuklayın. Buradaki IŞİD'e eleman gönderenleri yakalayın. IŞİD'e eleman gönderen şirketler gibi sivil toplum örgütleri var. Teröristleri buradan Suriye'ye gönderiyor. Türkiye bunları engelleme konusunda kayıtsız kalıyor. Davutoğlu 'belge var mı' diyor, buyrun TİGEM arazisine gidelim orada neler oluyor, kimlere izin veriliyor. İşte IŞİD ve benzeri örgütler buralardan beslendiler. Eleman lojistik desteği böyle sağladılar. Şimdi çözüm süreci yani iç barışımız yani çözüm süreci, dış politika ve sınır güvenliği var. Buyrun Meclis'te tartışalım diye çağrı yaptık henüz cevap gelmiş değil. Halk burada açlıktan ölüyor. Konuşarak tartışarak müzakere ederek konuşmamız gerekiyor. Barış için Parlamento bunu konuşmalı. Öyle birbirine hakaret etmekle ülkenin sorunları çözülmüyor."