Her yıl dünyada 8 milyon insanın hayatını kaybetmesine neden olan ancak hem hastalar hem de sağlıkçılar tarafından iyi bilinmeyen sepsis (kan zehirlenmesi) hastalığı insan sağılığını tehdit ediyor. Bazı dünya ülkelerinde teşhis ve tedavisi için çok büyük harcamaların yapıldığı hastalık, Türkiye için de büyük risk oluşturuyor. Uzmanlar, Türkiye'de hastalığın kayıt altına alınmasında bile sorun yaşandığını ancak; hastalık nedeniyle ortaya çıkan ölüm vakalarının sayısının kalp krizi, meme, akciğer, prostat kanserlerinden bile fazla olduğuna işaret etti.

Türk Yoğun Bakım Derneği, sepsis hastalığı karşı farkındalığı artırmak için bir basın toplantısı düzenledi. Dernek başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal, sepsis hastalığına yakalanıp tedavi gören hastalar ve onların doktorlarının katıldığı toplantıda önemli bilgiler verdi. Hastalığın dünyada önemli bir ölüm nedeni olduğuna ve gelişmiş ülkeler tarafından tedavisi için büyük kaynaklar kullanıldığına işaret eden Ünal, "Sepsis, vücutta oluşan bir enfeksiyona karşı vücudun aşırı, kontrolsüz şekilde reaksiyon gösterip organlarını bozması. Bu hastalık yüksek oranda ölüme neden oluyor. Dünyada da önemsenmiyor, bilinmiyor. Yeni doğum yapan anneler arasında en az yüz bin kişi sepsise yakalanıyor." uyarısında bulundu.

Türkiye'de konu hakkında sağlam bir kayıt sistemi bulunmadığını ve bu nedenle tam vaka sayısını bilmediklerini anlatan Ünal, "En önemli konu şu: Hepiniz kalp krizini biliyor ve önemsiyorsunuz. Akciğer, meme, prostat kanserleri konusunda bilgi sahibiyiz ama bir şeyi bilmiyorsunuz. Sepsis dünyada kalp krizinden daha fazla görülüyor ve daha fazla insanın ölümüne neden oluyor. Bu kanser türlerinden daha fazla görülüp onun neden olduğu ölümlerden daha fazlasına neden oluyor" ifadesini kullandı.

Dünya verilerine göre Türkiye'de her yıl 300 binden fazla sepsis vakasının olduğunu tahmin ettiklerini belirten Ünal, ortalama 65 bin ile 165 bin kişi arasında ölüm sebebinin sepsis bağlantılı olduğunu ifade etti. Hastanelere başvuran ya da ölen kişilerin aslında sepsis nedeniyle öldüğünü ancak ölüm nedeninin ilk başvurduğu şikayet olarak kayıtlara geçtiğini belirten Ünal, o nedenle bu hastalığın kaydının tutulamadığını anlattı. Sepsis'te farkındalığın çok önemli olduğunu belirten Ünal, halk ve sağlık görevlilerinin bilgi sahibi olmasının teşhiste önemli rol oynadığını belirtti. Ünal, tedaviye erken başlanması ve zamanında antibiyotik kullanımının hastalıktan kurtulmada hayati rol oynadığının altını çizdi.

HASTANEDE ÖĞRENDİ

Lenfoma teşhisiyle hastaneye yatan Şeniz Günkaya isimli hasta da sepsis sürecinde yaşadıklarını anlattı. Hastalığı duyana kadar hastalıktan haberdar olmadığını belirten Günkaya, doktorların uğraşıları ve uzun bir hastane süreci sonucunda büyük oranda tadavi olduğunu belirtti. Günkaya'nın doktoru Yeditepe Hastanesi Yoğun Bakım Sorumlu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sibel Temür de zamanında ve doğru müdahale yöntemiyle hastadaki bulgular ışığında hızlı müdahale edildiğini, yüksek ateş ve solunum sıkıntısı gibi sorunlarla gelen hastanın hemen yoğun bakım desteği uygulanarak antibiyotik uygulanmasına başlandığını anlattı.

'YÜZDE BİR ŞANSIM OLDUĞUNU DOKTOR SÖYLEDİ'

Rahime İmamoğlu isimli diğer hasta da bilincinin kapalı olarak yattığı hastanede sepsis teşhisi konulduğunu ancak kendisinin hastalıktan çok sonra haberdar olduğunu anlattı. İmamoğlu, hastalığın riski konusunda doktorunun uyarısıyla öğrendiğini belirterek "Doktorum yüzde bir yaşama şansın var deyince hastalığın ciddi olduğunu anlamıştım." dedi.

İmamoğlu'nun doktoru Derince Kocaeli Eğitim Araştırma Hastanesi Anestezi Kliniği Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Canan Balcı da bilinci kapalı olarak kendilerine gelen hastanın sepsis tedavisi sonrasında da bazı sorunlar yaşadıklarının altını çizerek "Hayata oryantasyonları biraz uzayabiliyor. Bu nedenle sağlık profesyonellerinin sepsisi erken tanıması ve erken tedavi etmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.