Türkiye Psikiyatri Derneği merkez yönetimi, Türkiye’de son zamanlarda yaşanan şiddet olaylarını derin bir kaygıyla izlediklerini bildirdi. Şiddetin bir travma olduğuna vurgu yapan yönetim, şiddet davranışlarını 'İç Güvenlik Yasası' gibi uygulamalarla çözmeye çalışmanın şiddeti daha da körükleyebileceğine işaret etti.

Şiarı ‘yaşatmak’ olan bir mesleğin uzmanlık derneği olarak hangi amaçla, hangi ideoloji adına olursa olsun insan yaşamına kast eden her türlü saldırıyı lanetlediklerini bildiren Merkez Yönetim Kurulu’nun açıklamasında şu çağrı yapıldı: "Bu nedenle dün Berkin’in ölümüne neden olan akıla tepki duyduğumuz gibi, bugün de Berkin’in masum yüzünü kendi şiddetine kılıf yapan akıla da büyük tepki duyuyoruz. Ayrıca bizler, bir oyunun parçası olan bir futbol takımının yok edilmesi isteğini yaratan nefreti düşündürücü buluyoruz. Bu ülkedeki sorumluları, bilim insanlarını ve tüm aklıselim insanları, bu denli barbarca bir şiddete yönlendiren etkenleri beraberce düşünüp bulmaya davet ediyoruz."

'ŞİDDET KARŞISINDA SUSMAMIZ SÖZ KONUSU OLAMAZ'

"Şiddet bir travmadır." vurgusuyla süren açıklamada, "Akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon gibi klinik tablolara ve umutsuzluk, çaresizlik gibi duygulara yol açabilmektedir. Şiddet yalnızca yaşayanların değil tanık olanların ve hatta medya üzerinden tanık olanların da ruh sağlığı üzerinde ciddi ve bazen onarılması güç tahribat yaratabilmektedir. Her gün karşılaştığımız hastalarımız bize bu gerçekleri çok iyi öğretmiştir. Bu nedenle şiddet karşısında susmamız söz konusu olamaz." denildi.

'İÇ GÜVENLİK YASASI GİBİ UYGULAMALAR ŞİDDETİ DAHA DA KÖRÜKLEYEBİLİR'

Öte yandan şiddet davranışlarını İç Güvenlik Yasası gibi uygulamalarla çözmeye çalışmanın şiddeti daha da körükleyebileceğini düşündüklerini ifade eden Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu, şunları kaydetti:
"Unutulmamalıdır ki hiçbir baskı rejimi, şiddeti azaltmamış aksine daha da artırmıştır. İç güvenlik yasası keyfi uygulamalara fırsat yaratarak hukuksuzlukları artırma ve buna koşut olarak şiddeti artırma potansiyeli taşımaktadır. Şiddeti engellemenin yolu, barışçı yöntemlerle anayasal söz söyleme ve tepki gösterme hakkını kullanmaya çalışanları engellemeye çalışmak olmamalıdır. Son söz olarak bir kez daha, nereden gelirse gelsin şiddeti lanetlediğimizi ve insan yaşamının yanında olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz."