Sahur operasyonuyla gözaltına alınıp 1 yıldır Silivri Cezaevi’nde tutulan polislerin avukatı Mehmet Sami Selçuk, müvekkillerine sahur yemeği verilmediğini söyledi. Selçuk, “Müvekkillerime ‘akşam yemeğinizi saklayın, gece yersiniz artık’ diyorlarmış.” ifadelerini kullandı.

Ankara Sincan Cezaevi’nden sonra Silivri Cezaevi’nde de tutuklu emniyet mensuplarına sahur yemeği verilmediği ortaya çıktı. Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) konuşan Avukat Mehmet Sami Selçuk, Ramazan ayında müvekkillerine yapılan hukuksuz uygulamaları anlattı.

Müvekkillerine sahurda yemek verilmediğini söyleyen Selçuk, bu uygulamanın insanların anayasaya göre kişisel hak ve özgürlüklerine aykırı olduğunu belirtti. Selçuk, “Bildiğiniz üzere tutuklu polisler müvekkillerimiz geçen sene yine bir Ramazan günü sahur vakti yapılan bir operasyonla gözaltına alındılar. Sahur sofralarından kaldırıldılar, o süreçte tutuklandılar. Mahkeme tahliye kararı vermesine rağmen yine maalesef zorla içeride tutulmaktadırlar.” şeklinde konuştu.

Ramazan ayında dini vecibelerini getiren müvekkillerine yapılan haksız ve hukuksuz uygulamaların bulunduğunu kaydeden Selçuk, “Müvekkillerim, kendilerine sahur yemeği verilmediğini söylüyorlar. ‘Bize akşam yemeği veriliyor, bu akşam yemeğini istiyorsanız sahur niyetine bekletin sahurda yiyin, yani 2’de mi yersiniz 1’de mi yersiniz artık.’ diyorlar. Tabi haliyle o saate kadar bu emekler soğuyor, sağlıksız oluyor. Dolayısıyla idarenin şunu yapması lazım; akşam yemeğini en azından gece 1,5 veya 2’de vermesi lazım ki insanlar mağdur olmasın. Çünkü bildiğiniz gibi Anayasamızda temel hak ve özgürlükler var. Yani devlet insanların dini vecibelerini yerine getirmeleri noktasında yardımcı olmak zorunda. Yani bunu devlet bir lütuf olarak değil, Anayasada yer alan bir hükmün yerine getirilmesi olarak yapmalı. Geldiğimiz noktada görüyoruz ki bu insanlara ne kadar işkence, zulüm yapılsa o kadar birilerinin hoşuna gidiyor. Bu da aslında bu işin hukuki olmadığı, intikam amaçlı bir durum olduğunun açık bir göstergesidir.” ifadelerini kullandı.

‘YAŞA DIŞI DİNLEME’ İDDİASIYLA TUTUKLU MÜVEKKİLLERİMİZ, YASA DIŞI DİNLENİYOR’

Müvekkillerinin aileleriyle yaptıkları görüşmelerin kayda alındığını söyleyen Selçuk, bu yapılanın hukuka uygun olmadığını belirtti. Bu konuda yaptıkları çok sayıdaki suç duyurusunun gereğinin yapılmadığını vurgulayan Selçuk, “Müvekkillerimizin bizimle olan görüşmelerinden ziyade aileleriyle arasındaki görüşmeler kayda alınıyor. Basından çıkan haberlerde de görüyorsunuz cezaevi yönetimi bunu inkar etmiyor. Bu yeni bir durum değil, daha önce de polis memuru müvekkillerimizle alakalı bir durum vardı. Biz buna ilişkin suç duyurularında bulunduk. Yani bundan 7-8 ay önce. Maalesef bu yapılan suç duyurularda sonuçlandırılmıyor. Yani mahkeme veya savcılık bu soruşturmayı bir sonuca götürmüyor. Fakat şunu söyleyeyim şu andaki mevzuata göre cezaevleri tutukluların aileleriyle yapmış oldukları görüşmeleri kayıt altına alamaz, dinleyemez. Şunu yapabilir, bir camlı bölmenin yanında onları duymayacak şekilde gardiyan izleyebilir. Yasa dışı bir malzeme alışverişi olmasın diye yönetmelikte bunun yerini var. İşin ilginç tarafı şu; müvekkillerimiz 1 yıldır yasa dışı dinleme iddiasıyla tutuklu. İddia var fakat kanıtı yok. Bir senedir iddianame yok, yani iddianın altını dolduracak bir iddianame yok. Şimdi ne oluyor? Yasa dışı dinleme iddiasıyla tutuklanan müvekkillere bugün yasa dışı dinleme yapılıyor. Ne yapılıyor? 1,5 - 2 yıldır hırsızlar dinlenmiyor, suç ve suçluyu ortaya çıkarma anlamında yasal dinlemeler tamamen kaldırıldı. Suç ve suçlular rahatça etrafta geziyor. Ama vakti zamanında suç ve suçluyla mücadele eden emniyet mensuplarının aileleriyle yapmış oldukları görüşmeler hukuka aykırı bir şekilde kayda alınıyor.” diye konuştu.

‘MÜVEKKİLLERİMDE SUÇSUZ OLMANIN VERMİŞ OLDUĞU BİR RAHATLIK VAR’

Tutuklu polislerin kanuna aykırı bir iş yapmadıklarını ve haklı olmanın kendilerine bir rahatlık verdiğini ifade eden Mehmet Sami Selçuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bir yıldır belki haftada bir ya da iki haftada bir müvekkillerimizle görüşme fırsatı bulduk. Biz her defasında morallerinin çok iyi olduğunu gördük. Bunu biz şuna bağlıyoruz; kendileri haklı, bir suç işlemediler yani bir suçlu psikolojisi yok. Haklı olmanın mağdur olmanın vermiş olduğu bir rahatlık var. İftiraya uğramaları tabi ki kendilerini rencide ediyor ama yine de kendilerine olan güvenleri tam, her şeye rağmen sabrediyorlar bu sürecin elbet bir gün hukuk çerçevesinde sonuçlanacağına inanıyorlar.”