Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Soma maden kazası ceza davasının üçüncü duruşmasının beşinci celsesinde, dosyaya ekli acil eylem planında ismi bulunan bazı sanıklar, isimlerinin orada yazdığını bilmediklerini söyledi. Müdafi avukatı Yusuf Koçyiğit ise dava dosyasına, 2014 tarihli başka bir acil durum planlama grubu oluşturma örneği belgesi sundu.

Beşinci celse, tutuksuz sanıkların çapraz sorgusuyla devam etti. Önce madende iş güvenliğinden sorumlu tekniker ve mühendisler, daha sonra gaz izleme personeli, ardından üretimden sorumlu personel, en son da TKİ çalışanları savcı, müdafi avukatlar ve müşteki avukatlarının doğrudan sorularını cevaplayacak. Bundan önceki duruşmalarda, dava dosyasında ekli acil durum planı sanıklara sorulmuş, büyük bir çoğunluğu isimlerinin planda yazılı olduğunu bilmediğini belirtmişti. Bugün müdafi avukatlardan Yusuf Koçyiğit, tutuksuz sanık Coşkun Derici’nin okuması üzerine başka bir acil durum planlama grubu oluşturma örneği belgesi verdi. Bu belgede, dava dosyasında bulunanda isimleri yazılı bazı sanıkların bulunmadığı görüldü. 2014 tarihli belgenin, mahkeme heyetine verilerek dosyaya ekleneceği öğrenildi.

ADALI İLE YAŞADIĞI TARTIŞMAYI ANLATTI

İlk olarak soruları cevaplayan iş güvenliği uzmanı, emniyet vardiya amiri Hilmi Kazık’a bağlı, iş güvenliğinden sorumlu emniyet vardiya amiri Yalçın Erdoğan, bir risk durumunda üretimi durdurma yetkisi olduğunu, daha önce de durdurduğunu söyledi. Bunun üzerine üretimi durdurduğu için İsmail Adalı tarafından tepki gördüğü iddiası soruldu. Erdoğan, konunun yanlış anlaşıldığını belirterek, “2012 yılında D ayak yeni çekilmişti. Söküm yapılmayan yerden kömür çekiliyordu. Bu yasak olduğu için üretimi durdurdum. Ocağın başçavuşu, Adalı’ya bu durumu yanlış aktarmış. Adalı beni odasına çağırdı, ilk önce tepki gösterdi. Ben olayı anlatınca, ‘Tamam, sıkıntı yok.’ dedi ve konu kapandı.” şeklinde konuştu.

İMBAT'IN 134 ATIŞLIK DENEYİ

Dava dosyasında ekli bulunan acil eylem planında isminin bulunduğunu bilmediğini söyleyen sanık Yalçın Erdoğan’ın, belgeye göre acil durum sorumlusu olduğu ve buna ek olarak pek çok görevi bulunduğu görüldü. Başka bir maden ocağı olan İmbat’ta yapılan, tek bir yerde 134 patlamadan oluşan deney de soruldu. Erdoğan, “Tek yerde 134 patlamaya rağmen değerler ancak 75 PPM’e ulaşabilmiş. Siz ne patlattınız da 200 PPM’e kadar çıkmış?” sorusuna karşılık, “Orada hava hızı belki daha fazladır." dedi. "İşletme, TKİ’den yeni acil kurtarma galerisi talep etmiş. Bundan haberin var mı, yoksa eksikliğini hissettin mi?" sorusuna ise, “Bir şey diyemem.” cevabı verdi.

'EKSİKLİK GİDERİLMEZSE KENDİMİZ ÇÖZERDİK'

Sorular üzerine iş güvenliği kurul toplantılarına katılmadığını, iş güvenliği uzmanı olmadığı için risk değerlendirmesi yapmasa bile herhangi bir problem olduğunda yazılı değil, sözlü olarak vardiya amirlerine durumu bildirdiğini kaydeden Yalçın Erdoğan, eksiklikler giderilmezse sıkıntıyı kendilerinin hallettiğini söyledi. Görevinin çerçevesi hakkında da konuşan Erdoğan, bunun da yazılı olarak kendisine bildirilmediğini, 30 günlük oryantasyon sürecinde, vardiya amirlerinin gösterdiği işleri yapmaya devam ettiğini dile getirdi.

'TKİ ÇALIŞANLARINA RASTLAMADIM'

Daha sonra soruları cevaplayan, iş güvenliğinden sorumlu emniyet vardiya amiri Coşkun Derici ise emniyet mühendisi olarak ayrı bir eğitim almadığını, herkese verilen eğitimden geçtiğini kaydetti. Görev süresi boyunca hiç tatbikat yapmadığını belirten Derici, aynı dönemde madende TKİ çalışanlarına da rastlamadığını söyledi.

'SENSÖRÜN ISI ÖLÇME ÖZELLİĞİNİ BİLMİYORDUM'

İş güvenliğinden sorumlu emniyet mühendisi Necati Karadeniz de doğrudan soruları cevapladı. Havalandırma planında görevinin bulunmadığını ve risk değerlendirme görevi de olmadığını ifade eden Karadeniz, iş güvenliği uzmanı olmadığını ancak risk durumunda üretimi durdurma yetkisinin bulunduğunu belirtti. Halen, şu anda üretimi devam etmeyen aynı işletmede çalışan Karadeniz, sorular üzerine kazanın yaşandığı dönemlerde üzerindeki el cihazının ısı ölçme özelliği olduğunu bilmediğini söyleyerek, "Isı ölçme özelliklerinin olduğunu, TÜBİTAK’ın raporundan sonra öğrendim ama kaza olmadan önce madendeki ısıyı hissedip durumu amirlerime bildirmiştim." dedi. Sanık Necati Karadeniz, çalıştığı süre boyunca havalandırma sisteminde sıkıntı görmediğini de ifade etti.