Manisa'nın Soma ilçesinde, 13 Mayıs 2014 tarihindeki maden faciasıyla ilgili davaya devam edildi. Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmanın 7. celsesinde tutuklu sekiz sanığın tamamı, tutuksuz sanıklar, mağdur ve müştekiler ile tarafların avukatları hazır bulundu. Mahkemede heyeti, sanık avukatlarını dinlemeye devam etti.

Duruşmaya, kamu görevlilerinin de yargılanması gerektiğini söyleyen sanık avukatı Turgay Konyar'ın sözleri damga vurdu. Tutuksuz sanıklar Yalçın Erdoğan ve havalandırma mühendisi Fuat Ünal Aydın'ın avukatı Konyar, ekonomik sebeplerle devletin madenlerin işletmesinden fiilen çekilmiş olabileceğini ancak madenlerin devletin tasarrufu altında olduğunu belirtti. Av. Konyar, devletin madenlerin insan onuruna yaraşır şekilde işletilmesinde sorumluluğunun devam ettiğini vurguladı. Söz konusu madenleri Türkiye Kömür İşletmeleri'nin işlettiği dönemde neredeyse yok denecek kadar az sayıda iş kazası olduğunu belirten Av. Konyar, "Burada yargılanması gereken kamu görevlileri de vardır. Bu kişilerle ilgili dosyaların akıbeti Danıştay'da beklemektedir. Onlar da bu dosyaya girmeden bütün savunmalarımız eksik olur." dedi. Facianın yaşandığı maden alanının çok büyük olduğunu, aralarında kilometrelerce mesafe olan üretim yerlerinde çalışanların birbirlerinden haberi olmasının mümkün olmadığını ifade eden Konyar, havalandırma mühendisi olan müvekkili Fuat Ünal Aydın'ın, resmi olarak tebliğ edilen bir görevi olmamasına rağmen üç vardiya çalışılan 10 kilometrelik alanın havalandırmayla ilgili tek sorumlu kişi durumunda olduğunu, altında hiç kimsenin çalışmadığını anlattı. Av. Konyar, "Hava alamıyorum, nefes alamıyorum" diyen kimse olmadığını da savundu.

Davanın tutuklu sanıklarından İşletme Müdür Yardımcısı İsmail Adalı'nın avukatı Faruk Çalışkan ise mahkemede olmayanı ispat etmeye çalıştıklarını belirterek bilirkişi raporuna tepki gösterdi. Bilirkişinin bir şey görmeden, incelemeden rapor hazırladığını iddia eden Av. Çalışkan, "Bilirkişi raporu, müneccim raporudur." dedi. Savcılığın, "Deliller toplandı." diyerek maden ocağını teslim ettiğini de belirten Çalışkan, ancak delil karartma şüphesiyle tutukluluğun devamına karar verilmesinin çelişki olduğunu ifade etti. Sorumluların cezalandırılmasını mağdur ve müştekiler kadar kendilerinin de istediğini dile getiren Av. Çalışkan, müvekkilinin yazılı olarak tebliğ edilen işletme müdür yardımcılığı görevinin olmadığını ancak bütün kusurun bu görevinden dolayı atfedildiğini aktardı. Müvekkiliyle ilgili, işçileri dövdüğü şeklinde iddialar ortaya atıldığına da değinen Çalışkan, bunun belgelenmemiş, şikayete konu olmamış bir iddia olduğunu öne sürdü. Çalışkan, bilirkişi raporu için facia" benzetmesi yaptı. Bu sırada duruşma salonundaki bir şehit madenci eşi, "Ramazan Doğru, İsmail Adalı, eşimi kaç kez tehdit etti." diye bağırarak tepki gösterdi.

Tutuklu sanıklardan teknik nezaretçi Ertan Ersoy'un avukatı Mehmet Zeki Çolakoğlu da savunmasına, Orhan Veli'nin, "Kömür Karası" dörtlüğünü okuduktan sonra, "Soma ve Ermenek'te vefat eden madencilerin ruhları şâd olsun." diyerek başladı. Av. Çolakoğlu, bilirkişilerin raporunun tartışmalı olduğunu, duruşmada dinlenen kişilerin olayın başladığı noktaya gittiğini anlatırken bilirkişilerin gitmediğini söyledi.

Tutuklu sanıklardan maden teknikeri Mehmet Ali Günay Çelik'in avukatı Özdemir Avcı, müvekkilinin karar alma mekanizmasında olmadığını söyledi. Sanık Çelik'in iş güvenliği uzmanı olmadığını, lisans mezunu olmadığı için de olamayacağını belirten Av. Avcı, iddianamede iş güvenliği sıfatı yüklenerek sorumluluk atfedildiğini öne sürdü. Bu sırada bir şehit madenci yakını, "İşçilerin sofrasına tekme vurduğunu da ekleyin." diyerek sanık Çelik'e tepki gösterdi.

Tutuklu sanıklar Hilmi Kazık ve Yasin Kurmaz'ın avukatı Murat Balcı ise kendi müvekkillerinin de yer altında çalıştığını belirterek, "Kendi kendilerini öldürmek isteyebilirler mi?" şeklinde savunma yaptı.

Daha sonra duruşmaya öğle arası verildi.