Manisa'nın Soma ilçesinde yaşanan, 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciası ile ilgili 13 Nisan'da başlayacak duruşma, 27 Nisan'a kadar sürecek. Faciada şehit olan madenci eş ve yakınları, 8 tutuklu sanığın sorgularının bulundukları cezaevlerinden görüntülü bağlantıyla yapılacak olmasına tepki gösterdi.

Soma Beş Yol madenci heykeli önünde bir araya gelen şehit madenci eşleri ile yakınları, 13 Nisan'da Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek olan davaya, tutuklu sanıkların getirilmemesini protesto etmek için toplandıklarını ifade etti. Yapılan basın açıklamasında şöyle denildi:

"Tam 327 gündür yüreğimize düşen ateşle yanıp tutuşurken, çocuklarımızın ve eşlerimizin katilleriyle yüzleşmek, içimizdeki öfkeyi bir nebze de olsa katillerin yüzlerine haykırmak istedik. Bedenlerini ve yüreklerini, bir parça ekmek için yerin altına gömen maden şehitlerimizin hesabını mahkeme önünde katillere sormak ve eğer varsa, vicdanlarına seslenmek istedik. Çünkü bizler uyuyamıyoruz. Tam 327 gün uykusuz geçen her günün, yetim kalan çocuklarımızın geleceğinin, evlatsız kalan anne babaların evlat hasretinin, kocasız kalan kadınların hesabını sormak istedik. Ama görünen o ki bu duyguları yaşama hakkı bile alınıyor elimizden. Oysa ki daha önce mahkeme, şirketin birinci derece yöneticileri ve cezaevinde olan sanıklarla ilgili bizzat Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi duruşma salonuna getirilerek, sorgularının yapılmasına karar vermişti. Peki şimdi ne oldu da 301 kişinin katilleri korunmaya çalışılıyor.


"ÇALIŞMA BAKANI'NIN İZİN VERMEDİĞİ SORUŞTURMA AÇILMIYOR, YARGILANMALARINA İZİN VERİLMİYOR"

Danıştay Birinci Dairesi'nin 4 Aralık 2014 tarihinde vermiş olduğu karar neden hala uygulanmıyor. Çalışma Bakanı'nın soruşturma izni vermediği devlet görevlileri ve müfettişlerine neden hala bir soruşturma açılmıyor, yargılanmalarına izin verilmiyor. Bizler şunu çok iyi biliyoruz ki bu katliamın diğer sorumluları hala sokakta dolaşıyor. Sendika, şirket ve devlet bu katliamın asıl sorumlusuyken, bütün suç birkaç tekniker ve mühendisin üzerine yıkılmaya çalışılıyor. Tutuklu bulunan katiller bizlerden kaçırılarak, gerçeklerin açığa çıkmasının önüne geçiliyor. Ancak bizler buna asla müsaade etmeyeceğiz. Katillerin devlet eliyle korunmasına karşı duracağız. Bu dava sadece ölen 301 maden şehidinin davası değildir. Bu dava yetim kalan yüzlerce çocuğun, evlatsız kalan yüzlerce anne ve babanın, kocasız kalan yüzlerce kadının ve yürekleri vicdan sahibi milyonlarca emekçinin davasıdır. Ve bu dava her yıl iş kazası adı altında işlenen binlerce cinayetin, geleceğe dönük umudu kalmayan milyonlarca gencin ve hala iş güvenliği alınmadan köle gibi çalıştırılan milyonca emekçinin davasıdır. Gelin davamıza ve davanıza sahip çıkalım. Çıkalım ki bir daha bu ülkede iş cinayeti işlenmesin çıkalım ki anne babalar evlatsız, evlatlar babasız, kadınlar kocasız kalmasın. Lütfen bu yanlıştan bir an önce vazgeçin. Lütfen bu cinayetlerin tüm sorumluları 8 tutuklu ve 45 şüpheli dahil yüce mahkemenize ve bizlere yüz yüze hesap versin ki bir daha böyle acılar yaşanmasın."

"BİZİ DEĞİL, ONLARIN CAN GÜVENLİĞİNİ NEDEN DÜŞÜNÜYORLAR"

Şehit madenci eşi Gülten Kavaz, 301 madenci yer altına sokulurken can güvenliğinin düşünülmediğini belirterek, "Şimdi sekiz kişi içerde, kırkbeş kişi de dışarıda geziyor. Onların can güvenliğini neden düşünüyorlar. Bizim çocuklarımızı babasız bırakırken bu can güvenliğini düşünmediler bile. Biz hala sokakta dolaşıyoruz. Biz 327 günden beri hapis gibi yaşıyoruz. Gerçekten hapis gibi yaşıyoruz. Neden bizim can güvenliğimiz tutulmuyor? Biz de kadınız, 301 dul kadınız yani. Neden bizimkiler can güvenliği olarak düşünülmüyor. Sekiz kişi bizden mi korkuyor? Biz devletten korkmadık. 301 kişiyi madene sokarken yer altına hala facianın yaşandığı Eynez ocağı çalışıyor. 400 kişi var orada

Bir başka şehit madenci eşi Naciye Kaya ise şöyle dedi: "Ben istiyorum ki yani suçlular cezasını çeksin istiyorum. Karşımıza geçip, hesap versinler. Onları korumasınlar katilleri. Bizim çocuklarımız nasıl babasız kaldıysa yani onun hesabını, bunun hesabını versinler bize. Onları da korumasınlar. Önce yanımızda olmadılar. Bundan sonra yanımızda olsun hükümet, devlet, kim sorumluysa. Biz bunu istiyoruz, bunun peşindeyiz. Bu davada ölmek var, dönmek yok."