Sosyalist Enternasyonal’in Şili’li Genel Sekreteri Luis Ayala, Umut Oran ve CHP'ye yapılanların demokraside yeri olmadığını söyledi. Ayala, “Erdoğan'a yazacağım. Seçimlerde gözlemci olarak bizzat geleceğim.” dedi.

Radikal yazarı Murat Yetkin, geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelen Ayala’nın, gündeme ilişkin değerlendirmelerini köşesine taşıdı.

Yetkin’in “Sosyalist Enternasyonal CHP'ye yapılanlar nedeniyle seçimleri izlemeye aldı” başlıklı yazısı şöyle:

“Hatırlar mısınız bir ara Sosyalist Enternasyonal CHP’yi atacak, yerine AK Parti’yi alacak lafı çıkarılmıştı.

Çünkü artık Türkiye’de gerçek demokrasiyi de, sosyal demokrasiyi de AK Parti temsil ediyordu.
Ne oldu biliyorsunuz değil mİ? AK Parti Dimyat’a pirince giderken eldeki bulgurdan oldu. Avrupa Parlamentosu’nda muhafazakar merkez sağı temsil eden köklü Avrupa Halk Partileri (EPP) grubu, AK Parti’nin asli üyelik talebini geri çevirdi.

AK Parti de bunun üzerine “gözlemci üye” statüsünden çekildi. Sosyalist Enternasyonal bu fırsatı değerlendirip AK Parti’ye üyelik teklifi götürmeyince, onlar da İngiliz Muhafkazar Parti güdümünde Avrupa Birliği “kuşkuculuğu” temelinde daha küçük bir grup olan Avrupa Muhafazakarlar ve Reformistler İttifakı’na (AECR) başvurdular.

CHP ise Sosyalist Enternasyonal’da bir de Başkan Yardımcısı ile temsil edilen asli üye olmaya devam ediyor.

***
İşte o Sosyalist Enternasyonal’in Şili’li Genel Sekreteri Luis Ayala geçtiğimiz günlerde Türkiye’deydi.

Geliş amacını “CHP’ye ve Sosyalist Enternasyonal Başkan yardımcısı CHP’li Umut Oran’a yapılan saldırılar” karşısında AK Parti yönetimine “endişelerini iletmek” ve CHP ile “dayanışma” göstermek olarak açıkladı.

Ankara’da Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP merkezinde ziyaret etti. Başbakan Ahmet Davutoğlu ile randevusu son anda Davutoğlu’nun bir cenazeye katılacak olması nedeniyle iptal edildi. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’dan randevu istedi, alamadı.

Ama Meclis Başkanı Cemil Çiçek’le görüşüp iletebildi “endişelerini”.

***
Neydi Ayala’yı CHP’yle dayanışma adına Türkiye’ye gelip yönetime demokrasinin işleyişinden endişe duyduğunu beyan etmeye iten?

Akşam, Star ve Güneş gazeteleri 17 Şubat’ta aynı başlıkla çıkmışlardı. Buna göre CHP milletvekili ve aynı zamanda Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Umut Oran, hayali sosyal medya karakteri “fuatavni” ve polis kökenli yazar Emre Uslu ile hem de Twitter üzerinden mesajlaşarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a yönelik bir suikast tezgahı içine girmişlerdi.

Bu üç gazetenin ortak özelliği son zamanlarda kârlı devlet ihalelerini bir biri ardında kazanan ve Erdoğan hayranlığını gizlemeyen iş adamı Ethem Sancak’ın sermayesini üstlenip yakın zaman önce yönetimlerini de değiştirmiş olmasıydı.

***
İddialar o kadar buram buram “sahte hesap” kokuyordu ki, başta doğrusu pek az kişi ciddiye aldı.

İddialar öyle bir imayla yazılmıştı ki, sosyal demokrat CHP, Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı üyesi Oran üzerinden Fethullah Gülen cemaatiyle işbirliğine, hatta onun yönlendirmesine girmiş, bu amaçla, üstelik Twitter hesabı üzerinden Cumhurbaşkanı'nın kızına karşı suikast dahi içerecek bir tezgahın parçası olmuştu.

Peki neden başkası değil de Umut Oran hedefteydi?

“Başta Sosyalist Enternasyonal olmak üzere uluslararası bağlantılarım nedeniyle olabilir” diyor Oran; “Ergenekon, Balyoz davalarından Gezi protestosuna, yolsuzluk soruşturmalarına dek bu çevreler Türkiye’de olan biteni bana ve arkadaşlarıma soruyorlardı, bu hükümet çevrelerini rahatsız etmiş olabilir.”

***
Belki de artık Arınç’a suikast komplosu, Kabataş’ta tecavüz girişimi, Dolmabahçe camiinde içki filan derken kanıksadığımızdan bu lafları, çoğumuz pek ciddiye almadık.

Umut Oran aldı. O ve partisi bugüne dek tam elli suç duyurusunda bulundu, haftalarca hiç bir savcı elini sürmedi. Oran o arada Twitter’e başvurarak bütün yazışmalarının tam listesini istedi;73 sayfa tutan mesajlaşmalarında ne Emre Uslu ne de “fuatavni” mahlası vardı.

Ama gelişmeler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın araştırılmalı demesinin hemen ardından soruşturma açılmasıyla farklı seyretmeye başladı.

***
Kılıçdaroğlu CNN Türk yayınında, 5 Mart oluyor, çıktı ve hükümetin tam da 7 Haziran seçimlerine giderken CHP’nin kapatılması hazırlığı içinde olduğunu öne sürdü.

Başbakan Davutoğlu reddetti ve buna Meclis’e parti kapatmaları zorlaştıan teklifle karşılık verdi.

Bir hafta içinde Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Ayala “Oran ve CHP ile dayanışmak üzere” Türkiye’deydi.

***
“Şaşkınlık içindeyim” diyordu Ayala 14 Mart günü İstanbul’da bir grup meslektaşla birlikte konuşurken; “Ne diğer siyasi aktörlerden bir ses çıkıyor, ne kurumlardan. Bu tür saldırıların demokratik sistemde yeri yoktur. Bunun sorumluluğu da ortaktır; hükümetin, siyasi partilerin, yargının, hatta basının payı vardır yaşananlarda. Bunları demokratik işleyişe vahim bir müdahale olarak görüyoruz.”

Bu “ciddi duruma” dair endişelerini döner dönmez Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Sosyalist Enternasyonal adına yazacağı bir mektupta da yazacağını söylüyor.

Dahası, Sosyalist Enternasyonal’in 161 üyesine Türkiye’deki 7 Haziran seçimlerin “hür ve adil” yapılıp yapılmadığını gözlem altına almasını tavsiye edeceğini söylüyor.

***
“Çünkü bize göre üyemiz olan CHP’ye ve Başkan Yardımcımıza yapılanların devam etmesi, Türkiye’deki seçimlere gölge düşürebilir, bunun olmasını istemeyiz” diyor Ayala; “Seçimleri bir heyet olarak izleyeceğiz, ben bizzat burada olacağım.”

Diyeceksiniz ki, Sosyalist Enternasyonal ne derse desin, Ankara’ya işlemez. Ama öyle olmuyor işte; bu konular üst üste birikiyor, birikiyor, sonra kendi ağırlığını kaldıramıyor bir noktada.

Bizden söylemesi.”