TEMA Vakfı Nevşehir İl Temsilcisi Orhan Çalık, su varlığının ve sulak alanların korunması ve kuraklıkla mücadele için anayasaya suların devletin gözetim ve yönetimi altında olduğu yönünde bir hüküm konulmasını ve acilen “Su Çerçeve Yasası” çıkartılması gerektiğini söyledi.
Derinlikleri genelde 6 metreye kadar olan sığ göllerin, lâgünlerin, deltaların, korunaklı kıyıların, su dolaşımına sınırlı olan bölgelerin sulak alan olarak nitelendirildiğini belirten Çalık, “ Sulak alanlar, kuşlar için yuva olmanın yanında bulundukları bölgenin su rejimini ve iklimini dengeleyen, tortu ve zehirli maddeleri alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizleyen, balıkçılık, tarım, hayvancılık ve saz üretimi gibi yüksek ekonomik değere ve çok zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptirler. Sulak alanlar, yerli ve kıtadan kıtaya göç eden milyonlarca göçmen kuşun okyanusları aşmadan önce yumurtlama, yavru çıkarma ve mevsimlik yaşama yerleri olduğu için, ekolojik açıdan son derece önemli habitatlardır.” dedi.
EKOSİSTEM EKONOMİYİ DESTEKLEYECEK
Sulak alanların su ekosistemini, su ekosisteminin ekosistemi, ekosistemin de ekonomiyi destekleyeceğini anlatan Çalık “ Türkiye’nin toplam sulak alan varlığı 2,5 milyon hektardır. Son 40 yılda sazlıkların kesilmesi, tarım amaçlı kurutmalar, doldurmalar, sanayi kirliliği, içme suyu amaçlı kullanımlar, büyük baraj inşaatları nedeniyle yeterli su alamama ve yapılaşmalar nedeniyle yaklaşık 1 milyon 300 bin hektar sulak alanımız ekolojik ve ekonomik değerini yitirmiştir. Bir başka deyişle Türkiye 40 yıl gibi kısa bir sürede, sulak alanlarının yarısını kaybetmiştir. TEMA Vakfı, su varlığımızın ve sulak alanlarımızın korunması, kuraklıkla mücadele için Anayasa’ya suların Devletin gözetim ve yönetimi altında olduğu yönünde bir hüküm konulmasını ve acilen “Su Çerçeve Yasası” çıkartılmasını talep etmektedir. Su varlığımız havzalar arasında taşınmamalı, doğal bütünlük bozulmamalı, su yerinde değerlendirilmelidir. Su havzalarımızın planlaması yapılarak su varlığına bağlı tarımsal ürün desenleri geliştirilmeli, tarım arazileri gelişmiş, su tasarrufu yapan sulama yöntemleri ile sulanmalı, drenaj suları doğal arıtımla yeniden kazanılmalıdır. Su kullanım planlamasının doğal varlıkların su ihtiyacını da gözetmesi şarttır. Suyun sanayide kullanımında kapalı su devre sistemleri geliştirilmeli, buna rağmen çıkacak atık sular da arıtımla geri kazanılmalıdır. Kentlerde su kullanımında bütün tasarruf önlemleri alınmalı, şebeke su kayıpları engellenmeli, kentsel atık suların tamamı arıtılarak tarımsal su kullanımına geri dönüştürülmelidir. Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu çerçevesinde bütün Türkiye’nin arazi kullanım planlaması yapılmalı ve diğer planlar arazi kullanım planları üzerine inşa edilmelidir. Doğal varlık yönetiminin (ormanlar, meralar, sular, tarım alanları vs) havza esaslı olacak şekilde düzenlenmesi için Havza Yönetimi Çerçeve Yasası çıkartılmalıdır.” şeklinde konuştu.