Antalya Demokratik Hukuk ve Evrensel İnsani Değerler Platformu Başkanı Avukat Mücahit Gündoğdu, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve 62 polis hakkında verilen tahliye kararının uygulanmamasıyla sulh ceza hakimliklerinin resmen bir proje mahkemesi olduğunun tescillendiğini söyledi.

Konuyla ilgili Manavgat'taki avukatlık bürosunda basın açıklaması yapan Mücahit Gündoğdu, hakimin verdiği bir yargılama kararı hakkında savcının hukuken görüş bildirmesi ve imzalaması gibi durumunun olamayacağını kaydetti.
Türkiye Cumhuriyeti tarihi süresince ilk hukuksuzluğun 17-25 Aralık soruşturmasını yürüten savcı Muammer Akkaş'ın talimatını yerine yetirmeyen kolluk kuvvetleriyle başladığını belirten Gündoğdu, ikinci hukuksuz uygulamanın İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin verdiği tahliye kararını uygulamayan savcı ile kendisini gösterdiğini ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti tarihi süresince sıkıyönetim mahkemeleri de dahil olmak üzere hukukun ayaklar altına alındığı başka bir dönemin olmadığının altını çizen Gündoğdu, kararı imzalamayan savcının ağlamasının ve ellerinin titremesinin ülkede yargı üzerindeki baskının ne durumda olduğunun açık bir göstergesi olduğunu vurguladı. Bugün adliyelerdeki kaç İsmail kaç vakalarının kendisini hakimi, savcıyı, mahkeme katiplerini tehdit etme ve korkutma ile göstermeye devam ettiğini dile getiren Gündoğdu, mahkeme kararını yetine getirmeyen savcının ülkede hukuk normal sevrinde işlemeye başladığında en ağır şekilde cezalandırılarak adliye koridorlarında meslektaşlarının yüzüne bile bakamayacak hale geleceğini altını çizdi.

Gündoğdu, şunları söyledi: "Mahkemenin tahliye kararına karşı savcının görevi imzalayarak bir noterliktir. Savcı mahkeme kararını imzalanayarak anayasal bir suç işlemiştir. Çağlayan Adliyesi'nde örgütsel bir suç işleniyor. Mahkeme kararı ile ilgili başsavcılığın görüş bildirme ve açıklama yetkisi yoktur. Adliyede, mahkeme kararlarını karartmada bakanlıktan saraya kadar uzanan bir suç çetesi olduğu ortaya çıktı. Mahkemenin kararını uygulamayanlar Türkiye'nin sözleşmelerle taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi metinlerine imza atmasına bağlı ağır tazminatlar ödemeye mahkum olacaktır. Ülke normalleştiğinde bu isimler hukuk tarihinde isimleri iyi anılmayacaktır. Böylesi bir anayasal suç ihlali askeri darbe dönemlerinde bile olmamıştır. Ülkemiz son 90 yılının hukuk garabetiyle karşı karşıya. Savcılık mahkeme müzekkeresini derhal cezaevine savcılığına göndermesi gerekir. Geçen her bir saniye anayasal bir suçtur."