Hızlı yapılaşma ve betonlaşma tehlikesiyle karşı karşıya olan İstanbul’un merkezinde tarihi surların dibinde bulunan bostanlar, İstanbullulara organik ürünler sunuyor. Maruldan kara lahanaya, domatesten turpa kadar onlarca sebzenin yetiştirildiği bostanlara vatandaşlar yoğun talep gösteriyor. Toprağa sadece hayvan gübresi karıştırdıklarını ifade eden çiftçilerden Zahide Kutay, “Vatandaşlar yetiştirdiğimizi gördüğü için bize daha fazla ilgi gösteriyor.” diyor.

Yedikule’den Topkapı’ya uzanan tarihi surların dibinde organik tarım yapılıyor. Tarım alanında çok sayıda kişi çalışıyor. Arazide ekilen ürünlerden kara lahana, fasülye, reyhan, marul, soğan, turp, domates, biber ve patlıcan sadece birkaçı… Ürünler ya yol kenarında kurulan tezgahlarda satılıyor. Ya da organik ürün satan pazarcılar vasıtasıyla tüketiciyle buluşuyor.

Yaklaşık 25 yıldır surların dibinde tarım yapıldığını belirten Türkan Kömürcü, arazide kara lahanadan turba kadar çok sayıda sebze yetiştirildiğini ifade ediyor. Yetiştirilen mamullerin el emeği göz nuru üretildiğini aktaran Kömürcü, sebzelerin piyasada satılan diğer ürünlere göre daha taze ve organik olduğuna dikkat çekiyor.

5 çocuk annesi Giresunlu Zahide Kutay da yaklaşık 3 yıldır surların dibinde eşiyle birlikte tarım yapıyor. Çok sayıda ürün yetiştirdiklerini belirten Kutay, “Sebzeleri doğal yollarla kendimiz ekiyoruz. İlaçlama yapmıyoruz. Yapay bir şey yok. Hayvan gübresi satın alıp, koyuyoruz. Vatandaşlar yoğun talep ediyor.” ifadelerini kullandı.

Askerden gelen bir oğlunun da psikolojisinin bozuk olduğu için sakat olduğunu aktaran Kutay, “Müşterin varsa satış oluyor. Vatandaşlar sebzeleri yetiştirdiğimizi gördüğü için daha fazla ilgi gösteriyor. Devamlı müşterilerimiz var. Burası hazinenin yeri ve kiralık. Bir ara bizi buradan çıkardılar ama yine geri döndük. Sonumuz ne olur? Bilmiyorum.” diye konuştu.