Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde gerçekleştirilen canlı bomba saldırısında yaşamını yitiren Yüksekovalı İngilizce öğretmeni Süleyman Aksu’dan geriye meslekteki ideali ve arkadaşları ile oynadığı Ankara havası görüntüleri kaldı. İmkansızlıklar içinde okuyup öğretmen olan Aksu'nun en büyük hayalinin meslekte 'en iyi öğretmen olma tipi' olma ideali olduğu ve bu idealini iki yıllık meslek hayatında kısmen gerçekleştirdiği belirtildi.

10 kardeşli bir ailenin çocuğu olan Süleyman Aksu ve ailesi, terörün acısını 1990’lı yıllarda köyünü boşaltarak yaşamış ve zorlu hayat mücadelesine Yüksekova’da devam etmiş. Aksu, 1990 yılında henüz bebek iken ailesi Çukurca’da bulunan köylerini boşaltıp Yüksekova ilçe merkezine yerleşmiş. Maddi imkânsızlıklar içerisinde hayatlarını devam ettiren Aksu ailesi zor şartlarda çocuklarının eğitimlerine de devam etmiş. Süleyman, üniversiteyi kazanana kadar ayakkabı boyacalığı yapmış.
Çukurova Üniversitesi'ni kazanan Aksu, burada eğitimini tamamladıktan sonra geçen yıl İngilizce öğretmeni olarak atanıp göreve başlamış. Yüksekova Şemsettin Onay Anadolu Lisesi'nde görev yapan Aksu'nun özellikle maddi sıkıntısı olan öğrencilerle çok ilgilendiği belirtildi.

Süleyman Aksu’nun meslektaşı ve mesai arkadaşı Kenan Canan, Süleyman öğretmenin ideallerini şöyle anlattı: “1990 Yüksekova doğumlu, tertemiz, pırıl pırıl gençlerimizden bir tanesiydi. İlk ve orta öğretimini tamamladıktan sonra üniversite eğitimini Çukurova’da tamamladı. İngilizce öğretmeni olarak yaklaşık 2 sene önce Şemsettin Onay Anadolu Lisesi'nde bizimle beraber göreve başladı. Güler yüzlü, sempatik, sosyal yönü ön planda olan, yardım sever bir arkadaşımızdı. Allah'tan rahmet diliyorum. Şu anda şoktayız. Halâ ölümüne inanmış değiliz. Yaşanan vahşeti hepimiz kınıyoruz. Süleyman Aksu arkadaşımız zor koşullar arasında bir çocukluk geçirdi fakat ona rağmen sürekli mücadele etti, eğitim uğruna her şeyi yaptı. Çalıştı didindi ve sonunda kendi ekmeğini kendi kazanmaya başladı. Geçen yıl da evin üstünü yapmak için bankadan kredi çekti, bankaya hala borcu olan bir arkadaşımız. Tamamen sosyal yönü ve aileye dönük, ailesi için bir şeyler yapma çabası vardı her daim. Arkadaşımız çocukluğunda maddi sıkıntıları çok çektiği için öğretmen olunca maddi durumu kötü olan öğrencilerimiz olsun, öyle sessiz sedasız bir köşede oturan öğrencilerimiz olsun bunlarla ilgilenmeyi çok severdi, kendine görev bilmişti ve canı gönülden yaklaşıyordu, aldığı maaşın büyük bir kısmını bu öğrencilerimizle rahatlıkla paylaşabiliyordu, eli bol bir arkadaşımızdı. Süleyman arkadaşımız Kobani’ye gitme hedeflerinden biri, oradaki çocuklara oyuncaklar götürmek, oradaki gençlere, eğitimden yoksun olanlara kütüphane yapma amacıyla bir iki kitap da olsa götürüp çorbada tuzu olsun diye gidiyordu."

'EN İYİ ÖĞRETMEN TİPİ OLMAK İDEALİ VARDI HEP'

Canan, Süleyman öğretmenin idealini ise şöyle anlattı: “Süleyman hocamın şöyle bir ideali vardı hep; en iyi öğretmen olma tipi. Sadece dört duvar arasında dersi vermekten ziyade kişiliği ile duruşu ile oturuşu ile öğrencilerine örnek birisiydi. İleride öğrencilerinin çok güzel yerlere gelmesini isterdi hep. Her birinin ayrı bir meslek sahibi olup ayrı bir dalda, kulvarda eğitim öğretimlerini devam ettirmeleri peşindeydi. Derslerini çoğu zaman sınıf ortamında değil de doğa ortamında okul bahçesinde yapardı."

Süleyman öğretmenin ailesinin sıkıntılı bir hayatı olduğunu anlatan Canan, "Aksu ailesi daha önce köy boşaltmaları ile terörün acı yüzü ile karşılaşmış, 1990'lı yıllarda Çukurca’da yaşanan üzücü hadiselerde köy boşaltmalarda göç edip Yüksekova şehir merkezine yerleşiyorlar. 10 kardeşli ailenin ferdi olan Aksu kalabalık bir aileydi. Aile kalabalığından dolayı ister istemez sıkıntılar yaşayan bir arkadaşımızdı. Bu zorluklara rağmen okuyup meslek sahibi oldu. Mesleğinin ikinci yılında bu elim olayla bizi terk etmesi bizi derinden üzdü. Bu zorluklara rağmen içinden geldiği gibi yaşayan bir arkadaşımızdı."