El Kaide terör örgütüyle bağlantılı oldukları gerekçesiyle ‘Tahşiyeciler’ olarak bilinen gruba yönelik operasyona ilişkin dava, ‘yetkisizlik’ iddiasıyla Yargıtay’a gönderildi. Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi, ‘Tahşiyeciler’e kumpas’ iddiasından tutuklanan polislerin müdahillik taleplerini ‘suçtan zarar görmediği’ iddiasıyla reddetti. Polis avukatlarından Murat Akkoç, “Müvekkillerim Silivri Cezaevi’nde. Mahkeme ‘sizin müvekkilleriniz zarar görmedi’ diyor. Zarar görmesi için bunların idam mı olması lazım? Bu zarar daha nasıl açıklanacak? İnsanların hürriyetini kısıtlıyorsunuz.” dedi.

İstanbul Adliyesi’nde başlayıp daha sonra Bakırköy’e gönderilen Tahşiyeciler davası 5 yıldır devam ediyor. Davanın teknik takibinde görevli polisler, ‘bu davada sahte delil oluşturduğu’ iddiasıyla tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Müvekkillerinin zarar gördüğünü belirten polis avukatlarının davaya müdahil olma talebi, ‘Suçtan zarar görme ihtimalleri olmadığı' iddiasıyla reddedildi.

Gazetecilere açılama yapan polis avukatlarından Murat Akkoç, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Tahşiye soruşturmasında, polis müvekkillerimizin bir kısmı tutuklandı, bir kısmının tutuksuz yargılanmak üzere soruşturması devam ediyor. Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi, müvekkillerimizin sahte evrak düzenlediği, komplo kurduğu iddiasıyla yapılan soruşturmanın yargılamasını yapmaktadır. Dosyaya müdahil olmak istedik çünkü bu dosyada yargılama sonucunda ortaya çıkacak karar müvekkillerimizi direk etkileyecektir. Burada 3. Ağır Ceza Mahkemesi, suçtan zarar görme ihtimaliniz yok ve böyle bir usul yoktur diye talebimizi reddetti.” diye konuştu.

‘BU DOSYA SİYASİ HALE DÖNÜŞTÜRÜLMEKTEDİR’

Mahkeme sonucunda çıkacak yargılamanın sonuçlarından etkileneceklerine dikkat çeken Akkoç, “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürütmüş olduğu adeta kumpas diye niteleyebileceğimiz soruşturmayı bu dosyaya dayanak yapmak istemektedir. Şimdi burada bizim müdahillik talebimizin reddedilmesi hukuksuzdur. Bu dosya siyasi hale dönüştürülmektedir. Soruşturmaya haksız bir delil yapılmak istenmektedir. O yüzden bizim müdahillik talebimiz kabul edilmelidir. Dosyada bir usulsüzlük yapılırsa biz de buna hayır diyebilmek için dosyaya not düşebilmek için müdahillik talebimizin kabul edilmesi gerekirdi. Ancak bu reddedildi.” şeklinde konuştu.

Yargıtay’daki itiraz haklarını kullanacaklarını belirten Akkoç, “Eğer orada da reddedilirse hak ihlali gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne ardından da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) müracaatlarımızı yapacağız.” dedi.

Mahkemenin yetkisizlik kararı vermesiyle ilgili görüşlerini belirten Akkoç, şöyle devam etti: “Mahkeme elindeki ateş topunu Yargıtay’a atmıştır. Çünkü bu dava hukuki olmaktan çıkmış siyasi hale dönüşmüştür. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) iki tane yeni üye atamasına rağmen bu iki yeni üyeden beklentisini, açıkça bu dosyanın siyasallaşması yönünde kararlar beklemekteydi. Bana göre iki hakim de bu ateş topunu eline almamış, heyete, ‘alın kardeşim, Yargıtay ne yapıyorsanız yapın bu dosyayı elimden size fırlatıyorum’ demiştir. Burada verilmiş kararın anlamı budur.”

Müvekkillerinin Silivri Cezaevi’nde olduğunu söylene Akkoç, “Mahkeme diyor ki sizin müvekkilleriniz zarar görmedi. Zarar görmesi için idam mı olması lazım bunların? Bu zarar daha nasıl açıklanacak? İnsanların hürriyetini kısıtlıyorsunuz. İftira atıyorsunuz. Komplo kurdunuz diyorsunuz. Casus diyorsunuz. Terör örgütü diyorsunuz. Daha zarar nasıl olabilir? Mahkeme bütün bunlara rağmen diyor ki siz zarar görmediniz. Eğer bu zarardan kasıt, böyle bir usul yoktur diyorsanız, yargılaması süren bir dosyanın delil araştırmasını herhangi bir cumhuriyet başsavcılı da yapamaz. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yapılan işlem buradaki ağır ceza mahkemesinde görülen dosyanın delillerinin doğru mu yanlış mı değerlendirmesini yapıyor. Öyle bir soruşturma olamaz. Eğer sen bunu yapıyor ve haklı diyorsan kendince benim müdahillik talebim kat be kat daha haklı bir konuma ve hukuki duruma düşer.” şeklinde konuştu.

Cezaevinde bulunan polislerden Mustafa Kılıçarslan’ın avukatı Mustafa Aydın da, “Tutuklanmasına sebep olan bu Tahşiye soruşturması sırasında iddia o ki bir kısım emir ve talimatlarla hareket ederek bir örgüt çerçevesinde Tahşiye operasyonunu başlattığı gerekçesiyle müvekkilim tutuklanmıştır. Müvekkilim, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Şube Müdürlüğü Teknik Büro Amirliği’nde görev yapmıştır. Görev yaptığı yıllar 2008 – 2010 yılları arasıdır. Bu yıllarda bir çok soruşturmada olduğu gibi Tahşiye soruşturmasında da teknik konularla ilgili olarak savcının emri ve hakimin kararıyla işlem yapmıştır. Ancak gelinen süreçte, müvekkilim bir düzmece neticesinde Tahşiye operasyonu kapsamında örgüt üyeliği kapsamasıyla tutuklanmış ve şu anda Silivri Cezaevi’ndedir.” diye konuştu.

Davaya katılma taleplerinin gerekçesinden bahseden Aydın, “Şimdi biz davaya katılma talebinde bulunduk. Çünkü müvekkilim bu soruşturma kapsamında kendisine yöneltilen eylem, işlem ve olaylar neticesinde örgüt suçlamasına maruz kalmaktadır. Bu yüzden tutuklanmıştır. Burada işlenen suçtan ve daha sonra yapılan sanıkların düzmece şikayetleriyle uydurma operasyonlarla burada yapılacak yargılamadan müvekkillerim etkilenecektir. O sebeple katılma talebinde bulunduk. Ancak reddedildi.” ifadelerini kullandı.