Kayseri merkezde bulunan ecdat yadigârı Cami-i Kebir’de (Ulu Cami), kendiliğinden bir araya gelen vatandaşlar tarafından sabahtan yatsıya kadar kesintisiz Kur’an okunuyor.

Geçmişi 1134 yılına dayanan Cami-i Kebir’in bazı özellikleri ve uygulamaları dikkat çekiyor. 881 yıldır ayakta olan camide sergi açıp yardım toplamak yasak. Caminin temel ihtiyaçları, hayırseverler tarafından karşılanıyor. 42 sütun üzerine inşa edilen caminin yıllara meydan okuyan çivisiz ahşap minberi ve ortasındaki su kuyusu da burasını farklı kılıyor. Yarıya kadar toprak altında bulunan camiye merdivenle inilmesi ise ecdadın asırlar öncesinden ısıtma ve soğutma sistemini çözdüğünü gösteriyor.

Cami-i Kebir, merkezi olması ve en önemlisi de manevi atmosferi nedeniyle ilgi odağı olmaya devam ediyor. Özellikle Ramazan ayında dolup taşan camide vakit namazlarında bile yer bulmak neredeyse imkansız. Sabah namazı sonrası saat 08.00 gibi kapılarını tekrar açan camide, yatsı namazı sonrasına kadar hareketlilik sürüyor. Namazın ardından camide kalan cemaat ibadetlerini sürdürüyor. Bu ibadetlerin başında ise nafile namaz kılmak ve özellikle Kur'an-ı Kerim okunması geliyor. Programsız şekilde camiye gelen vatandaşlar, sabahtan yatsıya kadar kesintisiz Kur’an okuyor.

Cami-i Kebir’in başka bir özelliği de insanların buluşma adresi olması. Özellikle sabah namazlarında burada buluşan gruplar, iş saatine kadar sohbet edip birlikte kahvaltı yapıyor. Şehrin değişik noktalarında yaşayan vatandaşlar da buluşacakları zaman Cami-i Kebir’de kılacakları vakit namazlarını adres gösteriyor.