Ankara’nın Elmadağ ilçesi Hasanoğlan mahallesinde yapılan atık toplama tesisine 'tehlikesiz atık' diye dökülen malzeme üzerinde yapılan inceleme sonucunda cıva, krom ve kurşun değerlerinin yüksek olduğu tespit edildi.
Başkent'in önemli su havzalarının bulunduğu ve ilin yaklaşık yüzde 22 su ihtiyacının karşılandığı Hasanoğlan bölgesine yapılan atık döküm alanına atık dökümüne başlanmaş ancak çevdesinde yaşayan vatandaşların tepkisi üzerine döküm işi durdurulmuştu.

Alana dökülecek malzemenin tehlikesiz olduğu yönündeki açıklamaların tersine atık malzemelerin kanser hastalığı dahil birçok hastalıklara sebep olabileceği öne sürüldü. İddialar üzerine Çevre Mühendisleri Odası bölgede inceleme yaparak numuneler aldı. Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı Baran Bozoğlu alınan numunelerin incelenmesi sonucunu basın açıklamasıyla duyurdu. Döküm alanından alınan numune üzerinde yaptıkları incelemede atık maddenin ağır metaller içerdiğini ve yüksek oranda cıva, krom ve kurşun bulunduğu bilgisini paylaşan Baran Bozoğlu, dökülen atıkların kadınların doğum sürecinde bebeklerine hastalık bulaşmasına, mine mata hastalığı Alzheimer hastalığı gibi birçok hastalıklara sebep olacağını belirtti.

Bozoğlu, "Hasanoğlanlılara evlerinin yanına yapılacak olan atık sahasına dair herhangi bir bilgi verilmemiş ve herhangi bir iletişim yöntemi ile görüşleri alınmamıştır. Atık sahasına dair bilgi Elmadağ Belediye Başkanı'nın şirket ile yaptığı sözleşme ile ortaya çıkmıştır. Atık sahasına dair Proje Tanıtım Dosyası hazırlanmış ve Eylül 2014'de Ankara İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'nden ÇED gerekli değildir kararı alınmıştır. Yurttaşların olayı öğrenmesi üzerine faaliyet durdurulmuştur. Bu sırada bir kamyon atık toprağa dökülmüştür. Yani düzenli olarak depolanması planlanan bölgeye dökülmemiştir." dedi.

"ÇED RAPORU İÇİN SAYILARLA OYNANDI"

Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları Araştırma Merkezi Başkanı Baran Bozoğlu, yüksek oranda civanın zararlarına da dikkati çekerek, "Uzmanlar metalik civa buharının akciğerlerden kolayca emilerek beyne ulaştığını söylüyor. Ayrıca, civa plasentadan geçerek, çok küçük miktarda civayla kronik olarak karşılaşan gebelerde fetus olumsuz etkileyebildiği, metilcivanın kronik olarak yutulması ve santral sinir sisteminde akümulasyonu sonucu görülen, işitme kaybı, duyma kaybı, denge bozukluğu ile seyreden kronik hastalık olduğu ve bebeklerin bu hastalıktan daha ağır biçimde etkilendiği çünkü metilciva plasentayı geçip bebeğin sinir sisteminde akümüle oluduğu, erişkinden farklı olarak da mental- motor gelişim sürecini bozduğu yine bilim insanları tarafından belirtiliyor." bilgisini aktardı.

Sayılarla oynanarak gerekli önlemler alınmadan yapılan bu sahanın çevresindeki tarım alanlarına da zarar verdiğini, bu alanlarda yetişen sebze meyvenin öncelikle Ankara'da tüketildiğini hatırlatan Bozoğlu, "Geçirimsizlik sağlanmadığı için yeraltı sularına karışacak, doğal etkilerle tarım alanlarına taşınacak bu ağır metalleri taşıyan besinler hepimizin sofrasına gelecek." dedi. Bir an önce önlem alınması gerektiğini vurguladı.