Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, Türkiye’de 1,5 milyona yakın kalp yetersizliği hastasının bulunduğunu açıkladı. Nüfusun hızla yaşlanması sonucu bu rakamın önümüzdeki 10 yıl içinde en az 2 kat artacağını ifade eden Tokgözoğlu, “Ülkemizde kalp yetersizliği yaş ortalaması gelişmiş ülkelerden daha düşük. Kalp yetersizliği gelişimi açısından risk altında olanların sayısı bugün 9 milyon kişiye ulaştı. Bunların 3'te 1'inde ise yakın zamanda kalp yetersizliği gelişeceği öngörülüyor.” diye konuştu. Tokgözoğlu, kalp yetersizliğinde beklenen yaşam süresinin birçok kanser türünden daha kötü olduğuna da dikkat çekti.

Türk Kardiyoloji Derneği (TKD), '8-11 Mayıs Kalp Yetersizliği Farkındalık Günü' kapsamında hastalığa dikkat çekmek amacıyla basın toplantısı düzenledi. Sheraton Otel’de düzenlenen toplantıya TKD Başkanı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, TKD Kalp Yetersizliği Çalışma Grubu Başkanı Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Mehmet Birhan Yılmaz, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Yüksel, TKD Genel Sekreteri Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Adnan Abacı ve Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Dr. Bekir Keskinkılıç katıldı. Toplantıda günümüzde görülme sıklığı giderek artan hastalıkla ilgili güncel bilgiler aktarıldı.

Kalp hastalığın önümüzdeki 15-20 yıl içinde toplum sağlığını tehdit eden boyutlara ulaşacağına dikkat çeken Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Lale Tokgözoğlu, yaptığı açıklamada, Avrupa ülkelerinde 15 milyon, ABD’de 6 milyon, Türkiye’de ise yaklaşık 1,5 milyon kalp yetersizliği hastasının bulunduğunu bildirdi. Türkiye nüfusunun yaşlanması sonucu bu rakamın önümüzdeki 10 yıl içinde en az 2-3 kat artacağını öngördüklerini belirten Tokgözoğlu, bugün için ülkemizde 9 milyon kişinin kalp yetersizliği gelişimi açısından risk altında olduğunu ifade etti. Bu kişilerin 3'te 1'inde ise yakın zamanda kalp yetersizliği gelişeceği öngörüldüğünü vurgulayan Tokgözoğlu, “Hastalıkta beklenen yaşam süresi pek çok kanser türünden daha kötü. Hastalığın hayat boyu tedavi gereksinimi, sık hastaneye yatma ihtiyacı, komplike ve pahalı cihaz tedavisi uygulamaları nedeniyle aynı zamanda sağlık ekonomisi üzerine yüksek maliyetler getiriyor.” diye konuştu.

Tokgözoğlu kalp yetersizliğinin önlenebilir bir hastalık olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Kendini başlıca nefes darlığı, ayaklarda şişme ve çabuk yorulma şeklinde gösteren kalp yetersizliğinde ayrıca öksürük, iştahsızlık, vücut ağırlığında değişiklik, gece sık idrara çıkma, yorgunluk ve bitkinlik şikâyetleri de görülebiliyor. Ancak kalpte yapısal değişiklikler bu yakınmalar ortaya çıkmadan uzun süre önce başlıyor. Bu da kalp yetersizliğine adım atmaya hazır potansiyel büyük bir hasta grubunun olduğuna işaret ediyor. Hipertansiyon, şeker hastalığı, obezite, kalp damar hastalığı, kronik akciğer hastalığı, kronik böbrek yetmezliği, kalp kapak hastalığı, kalp ritim bozuklukları, kalp kası hastalığı veya doğumsal kalp hastalığı kalp yetersizliğine zemin hazırlıyor. Bu hastalıkların zamanında tespiti ve tedavisi kalp yetersizliğine gidişi yavaşlatıyor, hatta önleyebiliyor. Bu nedenle yakınmalar ortaya çıkmadan önceki dönemlerde yapılacak girişimler ile kalp yetersizliği önlenebilir bir hastalık olarak değerlendiriliyor.”

'Yaşlı bireylerin' hastalığı olarak bilinen kalp yetersizliği olgularının yüzde 50’sini 60 yaşın üstündeki bireyler oluşturuyor. Genel olarak toplumda görülme oranı yüzde 3 iken, bu oran 70 yaş sonrası yüzde 10 ve 80 yaş sonrası yüzde 15-20’ye çıkıyor. Avrupa ve Amerika’da kalp yetersizliği yaş ortalaması 70’e kadar çıkarken Türkiye'de ortalama 62 yaşa kadar iniyor. Diğer bir deyişle Türkiye’de kalp daha erken yoruluyor.