Muğla'da Türk Eğitim Sen ile Eğitim-Bir Sen şubeleri arasında 'zorla üyelik' tartışması sürüyor. Türk Eğitim Sen Muğla Şube Başkanı Mürsel Özata, sendika üyelerinin Eğitim-Bir Sen tarafından zorla istifaya zorlandığı iddialarını yineledi. Eğitim-Bir Sen Muğla Şube Başkanı Önder Uçak ise iddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğunu savunuyor.

Türk Eğitim Sen Muğla Şube Başkanı Özata, düzenlediği basın toplantısıyla sendikalarıyla ilgili yeni algı oluşturulmaya çalışıldığını söyledi. Üyelerinin istifaya zorlanmasına yönelik tüm iddia ettikleri olayların arkasında kapı gibi durduklarını ifade eden Özata, şunları kaydetti: "Söylediklerimizden idari ve hukuki inceleme ve soruşturma konusuna girenler için gerekli girişimlerimizi zaten yaptık. Milas ve Yatağan'daki 2 olayla ilgili olarak da üyelerin ikna edilerek sanki bizim söylediklerimizin haklılık payı olmadığı yönünde açıklama yaptıkları konusunda ise daha fazla ileri gidip de o eğitim çalışanlarının huzurunu kaçırmayalım. Sadece şunu söylemek isterim ki o 2 olay idari ve hukuki bir mahiyete büründüğü takdirde adı geçen eğitim çalışanlarının bizim ilçe temsilcilerimizle yaptıkları yüzyüze görüşmelerinde şahitlerin ve telefon görüşmelerinin de yasal olarak dinlenilmesini talep etmekten çekinmeyiz."

'ÜYE YAPMA ŞEKİLLERİNİ AHLAKSIZLIK OLARAK NİTELENDİRDİK'

Özata, rekabet ettikleri sendikaların yöneticilerine ne de üyelerine ahlaksız demediklerini altını çizerek, şu ifadeleri kullandı: "Genel Başkanımızın da beğendiği ilçe teşkilat yöneticilerimize attığımız mesajımızda kastettiğimiz, sendikal rekabet esnasında her türlü etik dışı teklif ve tehditlerle üye yapılmasını ahlaksızlık olarak nitelendirdik. Burada net bir olgudan bahsettik. Bunun karşısında iddialarımız sanki gerçek dışı imiş gibi bir algı oluşturma adına aleyhimize açıklama yapılınca da biz de kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına açıklamamızda olayları ve olaylarda adı geçen şahısları isim isim açıkladık. İsimlerini zikrettiğimiz eğitim çalışanlarının şahsını rencide etmek, onları kamuoyu önünde zor durumda kalmasını sağlamak gibi bir niyetimiz asla olmadı olamaz. Biz eğitim çalışanlarını makamla mevki ile veya bireysel menfaatler vaat ederek hatta üye olunmaması halinde zor durumda kalabileceği ima edilerek üye yapma şeklinin ahlaksızlık olarak nitelendirdik. Yani burada eğitim çalışanlarını böylesine zor durumda bırakılması olgusuna vurgu yapmak istedik."

'TÜRKİYE'DE 8 BİN 300 MÜDÜRÜN HAKKI GASP EDİLDİ'

Eğitim-Bir Sen'in bu mücadeleyi şahıs bazına indirgediğini ve direkt olarak kendisini hedef aldığını savunan Özata, şöyle konuştu: "Benim okul müdürlüğümün uzatılmasını haksızlık yapılmadığının bir ispatı gibi göstermeye çalıştı. Ben 2 kere müdür olarak atandım. İkisinde de sınav puanı 96 ve 83 ile atamam yapıldı. 6528 sayılı yasa ile Türkiye'de 8 bin 300 müdürün hakkı gasp edildi. Muğla Menteşe ilçesinde de değerlendirmeye tabii tutulan 35 okul ve kurum müdüründen 17 kişi 75 puanın altında bırakılarak hakları gasp edildi. Biri ben olmak üzere 18 kişi de 75 puanın üstünde kaldı. Benim okul müdürü olarak hakkımın gasp edilmemesi benim sendikacı olarak sessiz kalmamı mı sağlaması gerekiyordu. Ben şahsımın değil tüm eğitim çalışanlarının haklarını savunmakla mükellef bir sendikanın seçilmiş başkanıyım. Hak sendikacılığı yaptığımızı iddia ediyorsak her haksızlık karşısında hak mücadelesi vermek zorundayız. Bu mücadeleyi vermeyenler kaybetmeye mahkûmdur. Eğer bir yerde saldırı var da savunma yoksa, iftira var da cevap verme yoksa, hücum var da direnme yoksa, karalama var da aydınlatma yoksa, orada rakiplerin tezlerinin egemen olmasından daha doğal ne olabilir?"