Ortadoğu'daki tüm savaşlarda ezilen halkın ve ülkenin yanında olmaya çalışan Türkiye, Filistin-İsrail Savaşı başladığından beri Filistin halkının hakkını da savunan tek ülke oldu ve Davos'ta da bu konu hakkında kararlılığını sürdürdüğünü ve bu zulme sessiz kalmayacağını gösterdi. Gazze'deki bu soykırım başladığından beri hiç kimsenin ve hiçbir ülkenin yapamadığı atağı ve gösteremediği tepkiyi, sağ olsun Başbakan Recep Tayip Erdoğan o gece göstermişti. Aslında Türk medyasında bu tarihî gün hakkında moderatörün özellikle yanlı tutumundan bahsedildi ve moderatörün haksız zamanlamasından bahsedildi. Halbuki başbakanın gösterdiği bu tepkinin en önemli yanı bence, İsrail'in yaptığı soykırımın dünyaya haykırılması ve bu soykırımın da İsrail Cumhurbaşkanı'nın yüzüne vurulmasıydı. Sayın başbakanın da dediği gibi Gürcistan'daki savaşa hemen hemen hiçbir Avrupa ülkelesi sessiz kalmamış ve hepsi de savaşın sona ermesi için girişimlerde bulunmuştu. Ama nedense aynı Avrupa ülkeleri, aynı tepki ve girişimleri Filistin halkının uğradığı soykırıma karşı gösterememişti. Bunları göz önüne aldığımızda Avrupa ülkelerinin verdiği mesaj çok açıktı: “Gürcistan halkı insandır ama Filistin halkı asla!” Evet, onlara göre böyleydi. Peki neden? Avrupa ülkelerinin emelleri karşısında olan ve onların gelişmesini istemeyen en büyük güç, elbette Rusya'dır. Rusya'nın Gürcistan'a açtığı savaşı o yüzden göz ardı edemediler. Ama Filistin, onlar için ne bir engeldir ne de bir güç? Yani bu yüzden Filistin ve Filistin halkı onlar için bir ”˜hiç'tir! İnsanlık yaratıldıktan sonra devlet ve millet menfaatleri, hep çıkar üzerine olmuştur. Özellikle Avrupa ülkeleri bu çıkarlarını korumak için her zaman bu oyunu oynamışlardır. Tamam, onlar oyunlarını oynuyor. Bazıları yutuyor, bazıları yutmuyor bu oyunları. E peki bizim ülkemizdeki bazı medya kuruluşlarına ve mensuplarına ve özellikle köşe yazarlarına ne oluyor? Davos'taki başbakanın gösterdiği tepkiye neden onlar destek değil de köstek oluyorlar? Aslında bu soruların cevabı da çok zor değil inanın! Başbakana tepki gösteren bu kurum ve kişiler, var olduğu günden beri elde tuttukları güçlerini Türkiye'nin önünde bir engel olarak kullanmışlardır. Çünkü amaçları çok açıktır: “Türkiye'nin gelişmemesi ve Türk insanının refaha erişememesi” Onlar hiçbir zaman Türkiye ve Türk insanına güler yüzle bakmamış, baktığı zaman da çıkarlarını gözetmiştir. Onlar Türkiye ve Türk insanına hep acıyarak ve alaydan alarak bakmışlardır. Ortaya koydukları en son tavır, başbakanın Davos'taki İsrail'e olan retsine karşı takındıkları davranışlardır. Ve bu tavrı da yazılarında, gazetelerde, dergilerde, internette, televizyonda ve radyolarda göstermişlerdir. Aslında bu kurum ve kişiler bizlere çok büyük iyilik yapıyor! Niye mi? Çünkü onların kimler olduğunu, hangi kurumda olduğunu öğrenmiş oluyoruz ki düşmanımızı da onların sayenizde “onların” olduğunu öğreniyoruz. Davos'ta başbakanımızın gösterdiği davranışa tepki gösteren tüm kurum ve kişilere: Sizleri bu yazı ve yayınlarınızdan dolayı iyice tanıdık ve sizlere karşı bizler de tavır alıyoruz: Yüce Türk Milleti olarak, Türk vatandaşı olarak, Türkiye sevdalısı ve “Bölünmez Türkiye!” ilkesi sevdalısı olarak”¦ Sizler sıcak köşelerinizde saçmasapan propagandalarınıza, yazılarınıza ve yayınlarınıza devam ededurun. Bizler hiçbir zaman size destek olmadık, olmayacağız da”¦ Bu yüzden bu memleketi ye terk edeceksiniz, ya da Türk insanını ve Türkiye'yi güzellikle seveceksiniz ve ülkeye hizmet edeceksiniz. Uzun sözün kısası: “Ya bu deveyi güdeceksiniz, ya da bu diyardan gideceksiniz!”