Uzun yıllardır prostat kanserinin temel mekanizmaları üzerinde Norveç’de çalışmakta olan Prof. Dr. Fahri Saatçioğlu ve ekibi, uluslararası önem taşıyan bir buluşa daha imza attı. Norveç’de Oslo Üniversitesi Yaşam Bilimleri Bölümünde ve Oslo Üniversite Hastane’sinde öğretim görevlisi ve Harvard Üniversite’sinde de misafir araştırmacı olan Prof. Dr. Saatçioğlu, prostat kanserinde çok temel rol oynayan bir mekanizmayı ortaya çıkardı. Saatçioğlu ve ekibi bu mekanizmayı iki ayrı yoldan bozacak yöntem ve ilaçlar geliştirerek farelerde prostat kanserini iyileştirmeyi başardı. Saatçıoğlu'nun laboratuar çalışmaları, iki ayrı makale halinde biyolojik/tıp bilimlerinde en önde gelen bilimsel dergilerden biri olan 'EMBO Molecular Medicine'da de yayınlandı.

Prof. Saatçıoğlu bulgularını Kayseri’de Erciyes Üniversitesi Genom ve Kök Hücre Merkezi´nde verdiği seminerde anlattı. Prof. Dr. Fahri Saatçioğlu, çoğu kanserde olduğu gibi prostat kanserinde de hücrelerin çok çabuk büyüdükleri için yeterli besin ve oksijene ulaşamadıklarını, devamlı bir hücresel stres altında kaldıklarını hatırlattı. Prof. Dr. Saatçioğlu, şu bilgileri verdi; "Kanserin büyümesi ve yayılması için bu stresli ortamdan korunabilmesi, bu zor koşullarla baş edebilmesi gerekir. Prostat kanserinde androjen hormonlarının (örneğin testosteron) kanser hücrelerinin bu stresten korunup tümör büyümesinde önemli rol aldığı uzun yıllardır biliniyordu, fakat hormonların bunu nasıl başardığı, temel mekanizması bilinmiyordu. Son araştırmalarımızda prostat kanserinin androjen hormonları yoluyla bu kronik stresten korunmak için normal hücrelerin doğal stres altında kaldıklarında geçici olarak kullandığı koruyucu mekanizmalari kendi amaçları için kalıcı olarak kullandıklarını gözlemledik. Buna ilaveten, daha önceden prostat kanserinin gelişmesinde rol alabileceğini gösterdiğimiz STAMP2 adlı proteinin prostat kanser hücrelerinde stresten korunma yollarını aktif tuttuğunu bulduk.”

"Normal hücrelerde gerektiğinde birkaç saat aktive olan bu mekanizmalar, prostat kanserinde devamlı ve hiperaktif bir durumda bulunuyor. Yani kanser hücresi devamlı savunma yapan bir boksör gibi ´guardını almıs´ halde” diyen Prof. Dr. Saatçioğlu, "Bu bilginin pratik, kliniğe yönelik değerini de şu şekilde açıklıyor. Bu bulgulara dayanarak prostat kanserinin bu temel koruyucu mekanizmasını hedef alan, ´guardını düşüren´, baskılayıcı metotlar geliştirdik. Bu deneylerde invitro calışmalara ilaveten insan prostat kanseri tümörlerini farelerde büyüttük ve nanoteknolojik bir yöntem kullanarak baskılayıcı bir formülasyonu, ya da daha önce başka bir amaçla kullanılmış deneysel bir ilacı, doğrudan kana verdiğimizde tümörlerin birkaç hafta içinde küçülüp hemen hemen yok olduğunu gözlemledik."

Bu çalışmaları bir araya getirip yönettiği uluslararası bir network ile birlikte 7 yıldır yürütmekte olan Prof. Saatçioğlu´na Amerika’da Harvard Üniversitesi'nden Prof. Gökhan Hotamışlıgıl ve MD Anderson Kanser Enstitüsü´nden Bülent Özpolat laboratuarları da katkılarda bulunmuş.