Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Cengiz Hortoğlu, "2011’den itibaren Türkiye, hızla geldiği noktadan geriye gitmeye başladı. Demokrasi ve insan hakları, temel hak ve özgürlükler konusunda Türkiye geriye gidiyor. Kazanımları kaybetmeye başladık" dedi.

Sivil toplum kuruluş temsilcileri, cemevi başkan ve dedeleri, akademisyenler, işadamları ve kanaat önderlerinin katıldığı 'Hızır ve Hızır Orucu' temalı 8. Rıza Sofrası Buluşmaları, Güneşli'deki Kübban Restaurant'ta gerçekleştirildi. Burada katılımcılara hitaben yaptığı konuşmada, demokrasi ve insan hakları, temel hak ve özgürlükler konusunda Türkiye'nin geriye gittiği uyarısını yapan Anadolu Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Cengiz Hortoğlu, "Ortadoğu'dan buraya sirayet eden son derece tehlikeli, Alevileri de direkt tehdit eden anlayışlara doğru savrulduğumuzu ve bu anlayışların Türkiye'de ortaya çıkmaya başladığını üzülerek ve kaygıyla izliyoruz" diye konuştu.

Hortoğlu, 20. yüzyılda 200 milyona yakın insanın öldüğünü hatırlatarak, bir ortak ahlak değer üzerinde buluşma sağlanamazsa 21. yüzyılda çok daha fazla acı yaşanacağı, kan ve gözyaşı döküleceği uyarısında bulundu. İslam dünyasında, Hazreti Muhammed Mustafa’nın verdiği, tebliğ ettiği mesajı anlayamamaktan dolayı, büyük bir kaos, siyasi çalkantı ve kan, acı ve gözyaşı yaşandığını belirten Hortoğlu, "İbadetin rükün geçişlerinde en güzel nida olan 'Allahu Ekber', bir Müslümanın bir başka Müslümanı öldürülmesinin ilanı haline getirilmiş. Ve bu dünyayı cehenneme çevirenler, cehenneme çevirerek cennete gideceğini zannedenler, cennetin kapılarının asıl yaşatma idealiyle, yeryüzünü cennete çevirenlere açılacağını, göremez olmuşlar. Selefilik ve bugün İran’ın siyasi argüman olarak kullandığı Şiilik, bir çatışma sebebi haline gelmiş. İran, Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta ve en yakın tarihinde Yemen'de, etkinlik sağlamaya çalışıyor. Siyasal İslam’ın ne büyük bir bela olduğunu, tarihte ve bugün çok net görmemize rağmen, siyasal İslamcılık yaşanmaya ve yaşatılmaya çalışılıyor. Bunlar sınıra kadar geldi. Bu anlayışlar Türkiye'de taban tutmaya başladı ne yazık ki" diye konuştu.

"TEK ADAM ANLAYIŞINA DOĞRU, OTORİTER BİR YAPILANMAYA DOĞRU GİDİŞAT VAR"

2011’den itibaren Türkiye'nin, hızla geldiği noktadan geriye gitmeye başladığını dile getiren Hortoğlu, "Demokrasi ve insan hakları, temel hak ve özgürlükler konusunda Türkiye geriye gidiyor. Kazanımlarını kaybetmeye başladık. Hukuk devletinden yavaş yavaş uzaklaşmaya başladık. Yargı bağımsızlığı tehlikede. Ülkede, tek adam anlayışına doğru, otoriter bir yapılanmaya doğru gidişat var. Aleviler ve tüm Türk halkı için büyük bir tehlike oluşturuyor. Bizlerin varlığının temel sebebi, temel kaynağı, Avrupa Birliği'nin kendi iç dünyalarında ürettiği ama tüm insanlığa hediye ettiği temel ilkeler üzerine bağlı. Paris Şartı gibi, Kopenhag Kriterleri gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi, Venedik Komisyonu gibi son derece önemli metinlerin Türkiye'de hayata geçirilmesi hayalini kurarken şimdi Ortadoğu bataklığının ve Ortadoğu'dan buraya sirayet eden son derece tehlikeli, Alevileri de direkt tehdit eden anlayışlara doğru savrulduğumuzu ve bu anlayışların Türkiye'de ortaya çıkmaya başladığını üzülerek ve kaygıyla izliyoruz" şeklinde konuştu.

"YAPTIĞIMIZ İBADET, CEMEVLERİ İBADETHANEDİR"

Cemlerde yaptıkları ibadetlerinin Kur’an-i ve İslami olduğunu ifade eden Hortoğlu, "İslam’a muarız ya da muhalif bir durum asla söz konusu değildir. Bizim semahımız oyuncak değildir. Biz o cemlerde o meydanda aşk ile Allah’a yaklaşmaya, arınmaya çalışıyoruz. Allah’a yaklaşmak adına yapılan bütün ameller ibadet, onların yapıldığı yere ibadethane denir. Biz hiç kimsenin tasdikine, oluruna muhtaç değiliz. Kimsenin yaptıklarımızı İbadet sayıp ya da saymamasına muhtaç değiliz. Bizim yaptığımız ibadettir. cemevleri ibadethanedir. Bu hakkın, hem İslami, hem insani, hem vicdani, hem de hukuki hakkımız olduğuna inanıyoruz. Ve bunu her fırsatta söylemeye de devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Toplantıyı organize eden Çerağ Alevi Bektaşi Eğitim ve Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Gülnaz Güneş Aykaş da konuşmasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin cemevlerinin ibadethane olduğuna ilişkin hükmünü hatırlattı. Aykaş, cemevlerinin ibadethane olamayacağına ilişkin eleştirilere ilişkin, "Alemlerin Rabbi, zamana ve mekana hapsedilemez. Bizim meşrebimizce ona niyaz edilen her yer bir ibadethanedir. Soma'da nefesini vererek hakka yürüyen madenciler için, son dualarını yaptıkları madenin dibi ibadethanedir. 1953'te Çanakkale Boğazı'nda dibe oturan Dumlupınar denizaltısından yukarıya şamandıra atıldı, yüzeyle telefon bağlantısı kuruldu. Mürettebat aileleriyle son kez telefonda konuştu, helalleşti. Son sözleri, "Vatan sağolsun" oldu. O denizaltıda, o gün 86 şehit verdik. O şehitlerin son dualarını ettikleri o denizaltıları bir ibadethaneydi. Denizin fersah fersah altında Allah'a niyaz edersen işte orası tam bir ibadethanedir" ifadelerini kullandı.