CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Türkiye'de 2013 yılında 2 bin 821 çocuğun evden kaçtığını, 1.574 çocuğun sokakta çalıştığını, 1093 çocuğun da kurumdan kaçtığını söyledi. Nazlıaka, "Gerçek rakamların kat kat altında olan bu veriler, çocuklarla ilgili alınan önlemlerin yetersizliğini gösterir niteliktedir." dedi.

Nazlıaka, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'ndan hayatlarını sokaklarda sürdürmek ve çalışmak zorunda bırakılan çocuklar için Meclis Araştırması açılmasını istedi.

Ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlar, terör, kentleşme, iç göç, artan yoksulluk, bölgeler arası farklılıklar, gelir dağılımında yaşanan bozulma gibi etkenlerin beraberinde getirdiği sorunlardan birinin de yaşamlarını sokaklarda sürdürmek zorunda bırakılan çocuklar olduğunu dile getiren Nazlıaka, aile bakımı ve korunmasından yoksun ya da anne-babaları tarafında sokakta çalıştırılan bu çocukların sayısının her geçen yıl arttığını ifade etti.

"Sokak çocukları diye adlandırılan bu çocuklar; kentlerin sokaklarına yaşayan ve/veya çalıştırılan çocuklardır. Terk edilmiş binalarda, karton kutuların üstünde, parklarda barınmaktalar. Bu çocuklar her türlü tehlikeye ve tehdide açık olarak zor koşullarda yaşamlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar." diyen Nazlıaka, şöyle devam etti: "Sokak çocukları olarak isimlendirilen çocuklarımızın büyük bir çoğunluğu eğitim hayatının dışında kalan, okula gitse bile okul çıkışlarında geç saatlere kadar sokaklarda çalışmak zorunda bırakılan çocuklardır. Sokaklarda yaşayan çocuklarımız, fiziksel şiddete, cinsel istismara, hastalıklara maruz kalmaktadır. Bu çocuklarımızda madde bağımlısı olma oranı da oldukça yüksektir. Madde bağımlılığı çocuklarımızın suça karışmalarına ve toplum dışına itilmelerine de neden olmaktadır. Sokak çeteleri eliyle dilenciliğe ve hırsızlığa itilmektedirler. Çocuk istismarı, çocukların dilendirilmesi, uyuşturucu mafyası, organ mafyası, çocukların terör olaylarında kullanılması gibi pek çok tehlikeye bu çocuklarımız açık durumdadır. Sokaklarda yaşayan çocukların suça karışma olasılığı da tehlikeye açık oldukları ölçüde artmaktadır. Suç ve çocuk birbiriyle bağdaşmasa da maalesef ülkemizde suça karışan çocuk sayısı yüksektir. Sosyal dışlanmaya da maruz kalan çocuklar, sosyal kabul görmemekte ve hayatlarına yön verme şansına sahip olamamaktadırlar. Çocukların bir bölümü ise parçalanmış aile yapısı, aile içi şiddet, çocuk istismarı, ekonomi, sosyal ve kültürel açmazların kurbanı olarak çareyi sokaklarda aramaktadırlar. Bu çocuklar, yoksulluk, kalabalık aile yapısı, fiziksel, ekonomik, cinsel ya da duygusal istismar gibi etkenler nedeniyle topluma uyum sağlamakta zorluklar yaşamaktadırlar. Sokakların kimsesizleri olan bu çocuklar, içinde yaşamak için uğraş verdikleri topluma yabancılaşmakta, genellikle uyuşturucu kullanmaya yönelmekte, suç mağduru ya da sanığı olma tehlikesi altında hayatlarını sürdürmektedirler. UNICEF verilerine göre dünya tarihi boyunca en kalabalık çocuk kuşağı, içinde bulunduğumuz 10 yıl içinde dünyaya gelecektir. Bu çocukların 1.5 milyonu da Türkiye’de doğacaktır. Kent yoksulluğunun her geçen yıl arttığı ülkemizde bu çocukların bir kısmı sokaklarda yaşamak zorunda kalacaktır. TÜİK verilerine göre ülkemizde 2013 yılında 2 bin 821 çocuk evden kaçmış, bin 574 çocuk sokakta çalışmaktadır ve bin 93 çocukta kurumdan kaçmıştır. Gerçek rakamların kat kat altında olan bu veriler, çocuklarla ilgili alınan önlemlerin yetersizliğini gösterir niteliktedir. Çocuk demek gelecek demektir. Sokaklarda büyümek kalan çocuklar umutsuzluğa mahkum edilmiş çocuklardır. Bu çocukların görmezden gelinmesi ne sokak çocukları gerçeğini ne de sorunu ortadan kaldırabilir. Sokaklarda yaşamak zorunda kalan çocuklarımızı madde bağımlılığından kurtarmak, topluma ve aileye yeniden kazandırabilmek, sokak çocukları ile ilgili gerçek tablonun ortaya koyabilmek, bu sorunun önüne geçebilmek, gerekli politikaları oluşturabilmek için bir meclis araştırma komisyonu kurulması sorunun çözümünde yol gösterici olacaktır."