Suriye’ye giden MİT TIR'larını durdurarak aranmaları talimatını verdikleri gerekçesi ile savcıların ve jandarma komutanının tutuklanmasının, MİT TIR'ları üzerindeki sis perdesinin kalkmasına vesile olacağı belirtildi. Mağdurların en hızlı şekilde AİHM’e müracaat etmeleri gerektiğine dikkat çeken Avukat F. Cem Şenocak, “AİHM meseleyi incelemeye aldığında konu ile ilgili talep edilen bilgi ve belgelerin tamamı da ülkemiz tarafından AİHM’e verilecektir. O zaman konu üzerindeki sis perdesi de kalkmış olacaktır.” dedi.

Samsun Barosu’na kayıtlı Av. Şenocak, Adana’daki MİT TIR'ları meselesinin siyasallaştığını söyledi. 4 cumhuriyet savcısı ile 1 eski jandarma komutanının tutuklanmalarının meselenin aydınlığa kavuşmasında bir fırsat olabileceğine vurgu yapan Avukat Şenocak, konunun en hızlı şekilde AİHM’e taşınması gerektiğine dikkat çekti. Şenocak, şöyle konuştu: “Bunun için yapılması gereken; tutuklu 4 Cumhuriyet Savcısı ile 1 eski Jandarma Komutanının AİHM’ne gitme haklarını saklı tutarak tutukluluklarına derhal itiraz etmeleri, tahliye taleplerinin red edilmesi halinde yine AHİM’e başvurma haklarını saklı tutarak ve tedbirli olarak AYM’ne başvurmaları, bu başvurunun red edilmesi ya da 15 gün içinde olumlu ya da olumsuz karar verilmemesi halinde derhal AİHM’e başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Bilindiği üzere AİHM meseleyi incelemeye alacak ve konu ile ilgili talep edilen bilgi ve belgelerin tamamı da ülkemiz tarafından AİHM’e verilecektir. Şimdi burada sorulması gereken soru şu; bu TIR'larda iddia edildiği gibi silahların bulunduğu ve bu silahların da Suriye’de bulunan IŞİD terör örgütüne götürülmekte olduğunun anlaşılması halinde hükümet ve MİT yetkililerinin uluslararası suç kabul edilecek bu durumun altından kalkıp kalkamayacaklarıdır.”

"BAŞSAVCIYA KELEPÇE TAKMAK İSTEYEN POLİSLER SUÇ İŞLEDİ"

Savcılara yönelik gözaltı işlemi yapılırken de hukuk dışı uygulamalar yapıldığının altını çizen Av. Şenocak şöyle konuştu: “Polis, şüpheli konumundaki sayın Başsavcı’ya kelepçe takmaya çalışıyor. Oysa, 25832 sayılı Resmi Gazete ile ilan edilen ‘Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği’nin yakalanan ve nakledilecek şahıslara uygulanacak tedbirler başlıklı 7. maddesinde ‘Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hâllerinde kelepçe takılabilir’ düzenlenmesi bulunmaktadır. Buna göre; kaçacağı veya kendisi ya da bir başkasına zarar vereceği yönünde çok net ve somut olguların mevcut olmaması halinde, yakalanan ya da tutuklananlara kelepçe takılması yasal değildir. Aksi tutum, güvenlik görevlisi açısından görevi kötüye kullanma ve bir yönü ile de kamu gücünü kullanmak sureti ile hürriyeti kısıtlama suçunu oluşturacaktır. Güvenlik görevlisinin 'bana kelepçe takılması yönünde amirlerim tarafından talimat verildi' savunması hiçbir şey ifade etmeyecek suçun oluşmasını engellemeyecektir.”

Bir kişinin yakalanması ya da tutuklanması, tek başına bu kişiye kelepçe takılması için yeterli bir sebep olmayacağını dile getiren Şenocak, “Konu ile ilgili kamera kayıtları incelendiğinde kelepçe takılma çabası içine girildiği an itibari ile sayın Başsavcı’nın kaçma çabası içinde olmadığı, kendisine ya da bir başkasına zarar verme yönünde de herhangi bir fiilinin ya da girişiminin bulunmadığı görünmektedir. Bu durum karşısında sayın Başsavcıya kelepçe takmaya çalışan polisler açıkça suç işlemişlerdir.” diye konuştu.