Türkiye’de televizyon seyretme alışkanlıkları üzerine yapılan bir araştırmada, ortalama 7 saatin üzerinde televizyon izleyen kişi sayısının hızla arttığı ortaya çıktı. Sonuçların aile üyeleri arasındaki ilişkiyi sekteye uğratıcı etkisi olduğunu belirten uzmanlar, bu durumun tahammülsüzlüğü körükleyeceğini kaydetti. Uzmanlar, aile içi şiddet olaylarına neden olacağı uyarısında bulundu.

Fatih Üniversitesi’nde yapılan ‘Çekirdek Ailenin Yeni Üyesi: Medya’ isimli panelde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın yaptırdığı araştırma masaya yatırıldı. Araştırmada, Türkiye’de TV izleme oranının arttığı, her yaştan her kesime yönelik yayın yapan televizyonun Türkiye’de aile fertleri arasına girerek, aile içi sohbet ve iletişimi sekteye uğrattığı ortaya çıktı.

Aile bireylerinin artık sohbet etmedikleri, konuşmadıkları vurgulanan araştırmada, bunun yerini televizyon izlemenin aldığı belirlendi. Verilere göre, bireylerin yüzde 51'i sık sık TV izlediğini söylerken, hiç TV izlemediğini söyleyenlerin oranı yüzde 8,2 oldu. Metropollerde ve özellikle dağılmış ailelerde televizyon başında vakit geçirme oranının geniş ailelere kıyasla daha yüksek olduğu ortaya çıktı. Eşinden boşanan kişilerin yüzde 60’ı televizyona kitlenmiş durumda. Aile üyesinin fazla olduğu evlerde bu oran yüzde 42’ye düştü. Geniş ailelerin ise yüz yüze iletişimi tercih ettiği aktarıldı.

Panelin konuşmacıları arasında yer alan uzmanlar TV başında 7 saatten fazla zaman geçiren kişi sayısının hızla arttığının görüldüğünü ifade ederek, gelecekte aileyi bekleyen en büyük tehlikenin sanal medya ve sanal ilişkiler olduğunu ifade etti. Uzmanlar, sanal ilişkinin başlamasının ve bitirilmesinin gerçek ilişkilere göre daha kolay olmasının, insanların gerçek kimliklerini kolaylıkla saklayabildikleri sanal ve yapay ortamları tercih etmesine neden olduğuna dikkat çekti.

Fatih Üniversitesi Öğretim Görevlisi Eğitimci Sosyolog Abdulrezzak Çil, televizyon ve internet karşısında fazla vakit geçirilmesinin sebepleri arasında alternatif boş vakit değerlendirme seçeneklerinin olmamasını gösterdi. Yetersiz olan ebeveynlerin hem kendilerini hem de çocuklarını TV ve internet yoluyla dinlendirmeye çalıştıklarını söyleyen Çil, “Bu durum bir anlamda bireysel kariyer hedeflerinden uzaklaşmaya sebep olduğu gibi çocukların da akademik başarılarını olumsuz yönde etkilediği sonucunun ortaya çıkarmaktadır.” dedi.

‘TAHAMMÜLSÜZLÜK VE SONRASINDA ŞİDDET'

Fatih Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Aile Danışmanı Efkan Yeşildağ ise aile içinde her şeyi düzeltecek ya da kötüye götürecek olan yegâne unsurun iletişim olduğunu kaydetti. Yeşildağ, “İletişimin bozulması, paylaşımın bozulmasına sonrasında nitelikli vakit geçirmeyi engellemeye, yan yana gelmekten hoşlanmamaya ve tahammülsüzlüğe sebep olur. Buradan ise aile içi şiddet doğar. Şiddetin panzehiri şefkattir. Aynı evin içinde yaşayan fertlerin kendilerini medyanın esiri durumuna düşürmesi şu anda toplumda var olan sıkıntıları ortaya çıkarmaktadır.” dedi.