Eskişehir’deki DHKP-C operasyonunda gözaltına alınanların serbest bırakılması adına düzenlenen basın açıklamasına katıldığı için Eskişehir Valisi tarafından açığa alınan İngilizce Öğretmeni Hatice Yüksel, açlık grevine başladı.

Beylikova Atatürk Ortaokulu’nda çalışan İngilizce Öğretmeni Hatice Yüksel, açığa alınışının 70. gününde açlık grevine başladı. Konuyla ilgili basın açıklaması yapan Yüksel, “Basın açıklamasına katıldığım için hakkımda yürütülen soruşturmanın güvenliği bahane edilerek açığa alınmamın üzerinden 70 gün geçti. Sözde güvenliği bu denli önemsenen bu soruşturma, tamamlanmak bir yana ifade aşamasının ötesine dahi geçirilmemiştir.” dedi.

Vali Güngör Azim Tuna’ya tepki gösteren Yüksel, “Halk düşmanı kimliğiyle, tüm Türkiye’nin çok iyi tanıdığı Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, İç Güvenlik Yasasından aldığı yetkileri kullanmakta hiç vakit kaybetmemiş, 8 Nisan günü beni görevimden uzaklaştırarak AKP’nin baskı ve sindirme politikalarını uygulamaya devam etmiştir. Vali Güngör Azim Tuna’nın amacı son derece açıktır. Bana ve benim öznelimde tüm demokratik hak kullanımına karşı bir gözdağı verilmek istenmektedir. Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü de soruşturmayı ağırdan alarak bu politikaya destek vermektedir. Hak ve adalet mücadelesini engellemek adına son derece organize ve hızlı çalışanlar, bir ifade almak için bile 2 ay beklemişlerdir. Bu soruşturma uzatılarak, baskı ve korkuyu büyütmek amaçlanmaktadır.” diye konuştu.

İfadesi alınırken eyleme katılmasının sakıncalı olduğunun söylendiğini kaydeden Yüksel, şöyle devam etti: “Üstelik açığa alınmamdan sonra düzenlediğim imza kampanyası karşıma bir suç olarak getirilmiştir. Yasal olarak bunun önünde bir engel olmamasına rağmen bu algının yaratılmaya çalışılması, soruşturmanın değil baskı ve sindirme politikalarının güvenliği için tehlike oluşturmaktadır. İfademi alan müfettişler beni Milli Eğitim Bakanlığı’nı yıpratmakla itham ediyorlar. Hepimiz şunun farkındayız ki, görevi eğitim öğretimin sürdürülmesi ve düzenlenmesi olan bakanlık, öğretmenlerini sırf iktidarla aynı fikirde olmadıkları, demokratik, meşru haklarını kullandıkları için uzaklaştırarak aslında çoktan yıprandığını açıkça göstermektedir.”

Basın açıklamasına katılmanın suç olmadığını ifade eden Yüksel, “Tüm bu dayatmalara, baskılara karşı bir kez daha yineliyorum. Basın açıklamasına katılmak suç değildir. Dolayısıyla soruşturulacak bir şey de yok. Demokratik haklarımı kullandığım için işimden, öğrencilerimden uzaklaştırıldım. Bu keyfiyetin bir an önce son bulmasını istiyorum. Uğradığım haksızlık karşısında 20 gündür çadırda sürdürdüğüm direnişimi bugün bir üst boyuta taşıyarak süresiz açlık grevine çeviriyorum. İşime ve öğrencilerime dönene kadar mücadeleme devam edeceğim. Bu haksız muameleye karşı tüm halkımızı mücadeleme destek vermeye çağırıyorum.” ifadelerini kullandı.