Aksiyon İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Aksiyon İş) Genel Başkanı Vedat Öztürk, kadına yönelik şiddetin, yaklaşmakta olan daha büyük insani bir krizin ayak sesleri olduğunu belirterek, sorunun bir an evvel ekonomik, sosyal ve hukuki yönleriyle ele alınıp çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi.

8 Mart Dünya Kadın Emekçiler Günü öncesi yazılı açıklama yapan Aksiyon İş Genel Başkanı Vedat Öztürk, günümüzde kadın çalışanların emek sömürüsü ve şiddet olmak üzere iki temel sorunla karşı karşıya olduğunu ifade etti.

Son dönemde ülkemizde insan haklarını güvence altına alan ulusal ve evrensel düzenlemelerin hiçe sayıldığını vurgulayan Öztürk, “Maalesef insan hakları açısından geriye gidiş süreci yaşıyoruz. Sosyolojik olarak bu irtifa kaybı ilk başta toplumun en zayıf kesimlerinde, kadınlarda ve çocuklarda kendini gösteriyor. Sadece 2014 yılında en az 281 kadın öldürüldü. Tedbir alınmaması halinde bu şiddet atmosferi toplumun tamamını içine alacaktır. Bugün yaşananlar, hepimizi tehdit eden ve yaklaşmakta olan ağır bir beşeri krizin ayak sesleridir.” diye konuştu.

Öztürk, sorunun hem siyasetin hem de toplumun en öncelikli gündemlerinden biri olması gerektiğine işaret ederek, konunun sosyolojik, ekonomik, hukuki ve psikolojik boyutlarıyla kapsamlı şekilde ele alınarak çözülmesi gerektiğini belirtti. Öztürk şöyle devam etti:
”Siyasi iktidarı da toplumun sesini kısmaya çalışmak yerine bu tür cinayetleri önlemek için kafa yormaya çağırıyorum. Katiller düşük cezalarla kurtuluyor. Bu suçlara caydırıcı cezalar verilmeli, cezai indirimlere gidilmemeli. Toplumsal değerler sistemi ve kültürel dokumuzda kadına ilişkin yanlış yargı ve kabullerin ayıklanarak erkek egemen anlayış yerine daha eşitlikçi, daha insana saygıyı ve temel hakları esas alan anlayışların toplumda pekiştirilmeli.”

“MEDYA ZİHİNLERDE SORUNLU BİR KADIN İMAJI OLUŞTURUYOR”

Kadına şiddet ve istismar konusunda medyanın olumsuz etkilerinin olduğunu belirten Vedat Öztürk, ”Yazılı ve görsel medyada kadını metalaştıran, onu cinsel bir objeye dönüştüren yayınlar, bireysel ve sosyolojik zihinlerde kadına ilişkin “sorunlu” bir imaj ve algı oluşmasına neden olmaktadır. Bu nedenle medya kuruluşlarının ve çalışanlarının bu konuda daha bilinçli hareket etmesi sağlanmalıdır. Bu konuda, özellikle görsel medyaya “ombudsman” gibi hizmet verecek bir danışmanlık sistemi geliştirilebilir. Ya da, sorumsuz yayınlar karşısında kamuoyuna yapacağı açıklamalarla hem izleyiciyi bilinçlendirecek hem de yayıncı kuruluşu daha özenli davranmaya zorlayacak sivil organizasyonlar teşvik edilebilir.” dedi.

“KADININ EMEĞİ DE BEDENİ DE SÖMÜRÜLEMEZ”

Kadına yönelik şiddetin ekonomik nedenlerine de değinen Öztürk, “Ailesini geçindirmekte zorlanan erkeklerde aile içi şiddete yönelme eğilimi daha fazla görülmektedir. Bu nedenle, ekonomik politikalarda refahın adil paylaşımı hassasiyetle gözetilmeli, aileleri açlık sınırının altına mahkum eden asgari ücret oranlarından vazgeçilmelidir. Kadınlarımız çalışma hayatında çok ağır sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunlardan başlıcaları, düşük ücretle çalıştırma, erkek egemen toplumsal baskı, patron ve idarecinin cinsel istismarı, mobing olarak sıralanabilir. Kadınların tarım işçiliği, ev hizmetleri, bakıcılık başta olmak üzere birçok alanda kayıt dışı çalıştırılması da korkunç boyutlardadır. Sendikamızın konuya ilişkin yaptığı kapsamlı araştırma sonuçlarına göre, 2007-2015 yılları arasında toplam kadın istihdamı içinde kayıt dışı kadın istihdam oranı % 65 düzeyindedir. Doğum yapan kadınlara tanınan doğum izni, süt izni gibi haklar son yıllarda genişletilmiş, annelere bu konuda çeşitli seçenekler sunulmuştur. Ancak, çoğu kadın çalışan kağıt üzerinde tanınan bu haklardan yeterince yararlanamamaktadır. Annelerin bu türlü haklarını ihlal eden işverenlere karşı ağır yaptırımlar uygulanmasına ihtiyaç vardır.” ifadelerini kullandı.

“NAİFLİĞİNİ GÖZETEN BİR ANLAYIŞ ESAS ALINMALIDIR”

Siyasetçilerin çeşitli toplum kesimlerini dışlayan, ötekileştiren ve hukuku hiçe sayan üslubunun toplumu da olumsuz etkilediğine dikkat çeken Vedat Öztürk, “Kadına yönelik ayrımcılık ve şiddet, toplumda özellikle siyasi iktidar eliyle yürütülen ayrımcı, dışlayıcı hatta hukuksuz şekilde cezalandırıcı uygulamaların sadece birisidir. Sorunun çözüme kavuşması açısından devlet yönetiminde ve siyasetteki tüm hukuksuzlukların, tüm ayrımcı politikaların terkedilmesi gerekmektedir. Özellikle onbinlerce emekçi kadından kesilen aidatlarla geniş bütçelere sahip olan sendikaları, çözüme yönelik çalıştaylar, sempozyumlar, paneller ve eğitim programları gerçekleştirmek üzere işbirliği yapmalıdır. Konuya çözüm aranırken, temel haklar bakımında eşitlikçi yaklaşılmalı, ancak kadının tabiatındaki erkekten farklılık arzeden özelliklerini, hassasiyetlerini, naifliğini gözeten bir anlayış esas alınmalıdır. Erkekten farklı özelliklerle mücehhez kılınmış olan kadınların hak ve hukuku korunurken erkekle yarıştırılmamalı, tabiatının sınırlarına saygılı kalınmalı, sosyolojik olarak fıtratına uygun hürriyetler sağlanmalıdır. Geçmişte kızları diri diri toprağa gömen cahiliye devri zalimlerini kınayıp ayıplarken, bu çağın cahiliyesinin kadınlarımıza ettiği zulme seyirci kalamayız, kalmamalıyız, kalmayacağız.” şeklinde konuştu.