Veteriner Dr. Levent Uğurlu, evcil hayvanların hayatımızdaki önemi hakkında “Bunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Eğer daha uzun ömürlü olmak istiyorsanız 'pet sahibi olun' diyebiliriz. Bu farkı insanlar çok rahatlıkla görecektir. Mesela zaman zaman otistik engelli çocukların ve ailelerinin hayvan sahibi olmalarını tavsiye ediyoruz.” dedi.

Dr. Levent Uğurlu, Cihan Haber Ajansı (Cihan) muhabiren verdiği bilgide, evcil hayvanların hastalıklarıyla sahiplerinin hastalıklarının birbirine benzediğine dikkat çekerek, “Hayvanların hastalıkları da bizlerin hastalıklarına çok benziyor özellikle biz artık şehir yaşamının getirdiği imkanlarla birlikte biz hayvanlara artık ailemizin bir birey onları, onlara bir hayvan değil bir dost gözüyle bakıyoruz.” şeklinde konuştu.

“HASTA SAHİPLERİNİN BİR HASTALIĞI VARDIR, HAYVANININ DA OLABİLİYOR”

Evcil hayvanlarla sahiplerinin gündelik yaşamda aynı stres faktörleriyle karşılaştığını belirten Uğurlu, şöyle devam etti: "Onları almışız beraber bir yaşamı idare ediyoruz, sıkıntılarımızı, mutluluklarımızı beraber paylaşıyoruz. Bu durumda aynı stres faktörlerine maruz kalıyoruz. Aynı ortamları, benzer yeme alışkanlıklarımızla ve zaman zaman asıl sahipleri benzer şeyleri yedirebiliyorlar. Bu durumda ne oluyor? Benzer rahatsızlıklar olabiliyor. Şunu çok fazla gözlemleye biliyoruz. Hasta sahiplerinin bir hastalığı vardır, hayvanının da olabiliyor. Çok kalp problemi olan bir petimizin sahibine söylediğimiz zaman ‘kalp çekapınızı yaptırmayı unutmayın’ dediğimiz zaman çoğunlukla kalbinde bir problem olduğu ortaya çıkmıştır. Gitgide meslek bilici insanların bilinçleriyle birlikte bu hastalıkların önemi daha da artmaktadır."

Dr. Levent Uğurlu, gelişmişlik düzeyi ile beraber hayvanlara verilen değerinde aynı oranda arttığına işaret etti.
Uğurlu açıklamasında, "Dünyanın en iyi ülkelerine baktığımız zaman. Avrupa’ya ya da Amerika’ya baktığımızı zaman ülke zenginliği ne kadar artarsa hayvanlara verilen değer ve önem o derece arttığını gözlemliyoruz. Neden artıyor? Oradaki insanlar şunun bilincinde bir hayvan edindiği takdirde adam diyor ki’ Benim işim var, koşturuyorum, hayatım ne yapıyor. Stres oluşturuyor. Bu stresi ben evime geldiğim zaman hayvanımla paylaşıp yaşam kalitemi arttırmak istiyorum.’ diyor. Bu çok önemli bir durum. Ülkemizde de bu durum her geçen gün artıyor. Türkiye’de yaş ortalaması 65 ise gitgide 70-75’leri çok rahatlıkla gördüğünü gözlemleyeceksiniz. Mesela evinizde köpeğiniz var. Onu gezdirmek durumdasınız. Yaz ve kış her zaman gezdirmek durumundasınız, sabahları onunla birlikte spor yapmak zorundasınız. Diyelim bir kediniz var akşamları yoğun stresle eve geldiniz, onu sevdiniz. Bunlar hep vücut stresini elimine eden şeyler. Böylelikle insanların bu önyargılarının kırılması gerektiğini düşünüyorum. Bunu çok rahatlıkla söyleye biliriz. Eğer daha uzun ömürlü olmak istiyorsanız pet sahibi olun diyebiliriz. Bu farkı insanlar çok rahatlıkla görecektir. Mesela zaman zaman otistik engelli çocukların ve ailelerinin hayvan sahibi olmalarını tavsiye ediyoruz. Çocuklarda inanılmaz bir gelişim gözlemliyorsunuz. Evde bir pet hayvanıyla büyüyen çocuklarda ilerleyen yaşlarda, bununla ilgili yapılan birçok çalışma var. Çocukların daha sosyal, daha aktif, girişken ve daha hızlı düşündükleri ortaya konulmuş çalışmalarla kesin yani. Bu durumda onlarsız bir dünya, bizsiz de onlar olamayacağı da ortada yani.” ifadelerini kullandı.

“KEDİNİN VE KÖPEĞİN KILINDAN HERHANGİ BİR KİST YAPMA DURUMU YOKTUR”

Evcil hayvan sahiplerine de tavsiyelerde bulunan Uğurlu, ”Bu dönemde özellikle pet sahiplerine şunları öneriyoruz, aşılarını ihmal etmemeleri gerekiyor. Özellikle bizim ülkemiz gibi geçiş ülkeleri Avrupa, Asya, Ortadoğu, Kafkaslar geçiş ülkesi olduğumuz için dünyadaki bütün hastalıkların bulunduğu bir ülkeyiz. Meslek bilinci yavaş yavaş ortaya çıktığı için kanunlarda yavaş yavaş randımanlı bir şekilde uygulandığı için hastalıklar ülkemizde çok fazla bulunuyor. Kesinlikle aşılarını düzenli olarak yaptırsınlar, yıllık kontrollerini veteriner hekimlerine danışarak yaptırsınlar, özellikle iç-dış parazitlere bunlar biz aynı zamanda veteriner hekimiz ama çevre ve insan sağlığından sorumlu veteriner hekimleriz. Mesela halkımızda şu vardır. Kedi beslemeyin, köpek beslemeyin. Kedinin köpeğin kılı kist yapar. Bu yanlış bir anlayıştır. Kedinin ve köpeğin kılından herhangi bir kist yapma durumu yoktur. Olmuş olsa böyle bir meslek grubumuz zaten olamazdı, bizler hepimiz maalesef kisten yaşamımızı çok fazla idame ettiremez duruma gelirdik.” dedi.