Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Bu gün HDP'nin Adana ve Mersin'deki seçim bürolarına saldırı olduğunu ve bu durumu kınadığını söyledi. Akdoğan, “Biz ilkesel olarak bu tür hadiselere karşıyız. Siyaset kurumuna, siyasi bir partiye saldırı varsa bu bütün siyaset kurumuna yapılmıştır ve demokrasiye yapılmıştır.” dedi.

Pendik Belediyesi tarafından yaptırılan Ahmedi Hani Kültür Merkezi'nin açılışında konuşan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan Türkiye'de her alanda çok büyük gelişmeler olduğunu belirterek şöyle konuştu: “Ama biz yeni Türkiye'yi inşa ederken birileri de eski Türkiye'ye dönmeye çalışıyor. Eski Türkiye'ye geri götürmeye çalışıyor bizi. Nedir o eski Türkiye. Eski Türkiye, koalisyonlar, çok parçalı koalisyonlar iktidarının olduğu, batık bankalar demek. Eski Türkiye, yüksek enflasyon demek, kriz demek, işsizlik demek, terör demek, şehitlerin gelmesi demek, kavgalı siyaset kurumu demek. Eski Türkiye'de siz nelerin yaşandığını gördünüz 1990'lı yıllarda. Herkes her şeyini kaybetti, ekonomik olarak kaybetti. Cebinde ne varsa kaybetti. İki büyük ekonomik kriz yaşadık. Dünyada kriz falan yoktu. Bunların beceriksizlikleri yüzünden kriz yaşandı."

28 Şubat sürecinde herkesin her şeyini kaybettiğini dile getiren Akdoğan toplumun üzerinden silindir gibi geçildiğini ileri sürerek şunları söyledi: “Vakıflar dernekler kapatıldı. İmam hatipler kapatılmakla yüz yüze kaldı. Öğrenci sayısı onda bire düştü. Yeşil sermaye dediler, toplumun her kesiminin üzerine gittiler. Hak ve özgürlükler ayaklar altına alındı. Şimdi birileri o eski Türkeyi'yi arzu ediyor. Seçim beyannamelerine bakın. Hani o ben üç fazlasını veririm, 5 fazlasını veririm beyannameleri. Biraz kazıyın altından 28 Şubat zihniyeti çıkıyor. 28 Şubat'ın eğitim sistemi çıkıyor. İmam hatiplerin orta bölümünü kapatalım çıkıyor. Din dersini kaldıralım çıkıyor, diyaneti kapatalım çıkıyor. İstiyorlar ki bütün kazanımlarımızı kaybedelim. Güven ve istikrar bizim en değerli varlığımız, onu kaybedelim. Türkiye tekrar koalisyonlarla karşı karşıya kalsın, yönetilemeyen bin Türkiye olsun, vesayet odaklı. Zaten hep böyle yaptılar. Siyaset kurumu etkisiz olsun istediler. Öyle bir zayıflatalım ki, zayıf iktidarlar olsun, muktedir olmayan iktidarlar. Bizim dediğimiz olsun, onlar varsın oyalansınlar, gitsinler yol yapsınlar, kanalizasyon yapsınlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi büyük işlerle uğraşmasın, yüksek siyaset yapmasın, anayasayı değiştirmesin. 'Belediye reisi gibi çalışsın' böyle dediler."

Türkiye'nin herkesin sus pus olduğu bir dönemde, ahlaki bir duruş ortaya koyduğunu belirterek şunları söyledi: “Bunların seçim beyannameleri Türkiye'yi İMF'nin kulu, kölesi yapma beyannamesidir. Türkiye'yi bağımlı hale getirme beyannamesidir. Dediler ki 'bu Türkiye çok oluyor, aldı başını gidiyor. Kukla devlet değil, uydu devlet değil, süper güçlerin dediğini yapmıyor. Ayakları üzerinde doğrulup koşmaya başlıyor. Bölgede katil İsrail'e katil diyor. Zalim Suriye'ye zalim diyor Esed'e', darbeciye Mısır'da darbe diyor. Herkes sus pus, Türkiye ahlaki bir duruş ortaya koyuyor. bundan çok rahatsız oldular, dediler ki 'bunu durdurmamız lazım'. Ne yapacaklar? AK Parti iktidara geldi, dediler ki 'biz bunu üç beş ayda götürürüz. Daha önce Refah Partisi'ne yaptık'. 'Türkiye İran mı oluyor? İrtica geliyor, laiklik gidiyor' dediler tutmadı. Fiili müdahale yaptılar, kapatma davaları, e-muhtıralar, tutmadı. Gezi olaylarıyla, Kobani olaylarıyla milleti sokağa dökmeye, toplumsal isyanlar çıkarmaya çalıştılar ama millet yine iktidarın arkasında durdu.”

Bunlarla başarılı olunamayınca 17 Aralık operasyonunu yaptırdıklarını ancak onun da tutmadığını iddia eden Akdoğan, “Sonra dediler ki 'biz bunları bir araya getirelim'. Tek başına bu partiler AK Parti'ye baş edemiyorlar. Yerel seçimde ittifak yaptırdılar. Okyanusa maya çaldılar, yine tutmadı. Dediler ki 'ikisi olmuyor, hepsini bir araya getirelim'. Cumhurbaşkanlığı seçiminde çatı aday çıkardılar, yine tutmadı. Şimdi tek umutları kaldı HDP. Diyorlar ki 'HDP barajı geçerse AK Parti'nin bileğini bükeriz'. Ama yine tutmayacak. Çünkü bu kaybet koalisyonudur. Bu şer cephesidir, bunlar samimi değiller. AK Parti kaybetsin de, ne olursa olsun diyorlar. Biz 'Türkiye kazansın da biz kaybetmeye razıyız' diyoruz. Onlar 'AK Parti gitsin Türkiye batsın' bütün dertleri bu.” dedi.

Milletin AK Parti'nin arkasında durduğu için AK Parti'nin bileğini bükemediklerini söyleyen Akdoğan “Şimdi HDP çıkmış beni kullanın diyor maşa olarak. Barajı geçersem AK Parti'yi engellersiniz. Bu maşa ama odundan. Ateşi tuttuğunda kendisi yanmaya başlayacak farkında değil. O darbeci, vesayetçi anlayış, bunun varlığına karşı olanlar, ulusalcılar, çözüm süreci düşmanları, hepsi kol kola girdi. Dediler ki, bu HDP'nin parti olarak girmesi bir projedir. Dediler ki bi girsin zorlayalım, barajı geçmezse olaylar çıkar ortalık karışır. Barajı geçerse AK Parti'yi devirmiş oluruz. Her halükarda çözüm süreci biter. Ortalık karışır. Yani şu anda HDP, bu projeyi isteyenler, çözüm süreci başarısızlığa ulaşsın diye bu projeyi destekliyorlar, Türkiye yeni anayasa yapamasın diye, yeni Türkiye kurulamasın diye bu projeyi destekliyorlar.” diye konuştu.

HDP'nin şu anda kendisini kullandırttığını iddia aden Akdoğan şöyle devam etti: “Milletimiz bunun da farkında. Yani sürece karşı olan, bu zihniyete karşı olan kim varsa bir araya geldi. Şimdi soruyorum, AK Partini başına bir şey gelse çözüm süreci olabilir mi. Kim yapacak, MHP'mi yapacak. Ulusalcı CHP'mi yapacak. HDP tek başına mı yapacak. Çok açıktır bu. AK Parti varsa çözüm süreci var. AK Parti güçlü bir şekilde çıkarsa yeni Anayasa yapılabilir, güven ve istikrar sürebilir, yeni Türkiye kurulabilir.”