AK Parti'nin Kurucu Genel Sekreteri ve eski başbakan yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, Anayasa Mahkemesi (AYM) raportörünün dershanelerle kumarhaneleri denk görmesine tepki gösterdi. Yalçınbayır, "Kumarhaneleri özel sektör işletiyor, genelevlerini de özel sektör işletiyor. Bütün bunları bir arada, eğitim kurumlarıyla söylemek olabilir iş mi?" dedi.

AYM raportörünün dershanelerin kapatılmasına ilişkin AYM’de görülen dava için hazırladığı raporda kumarhanelerle eğitim kurumlarını kıyaslamasına toplumun her kesiminden tepki yağıyor. TBMM'de olduğu dönemde bir süre Anayasa Komisyonu Başkanlığı da yapan Ertuğrul Yalçınbayır, kumarhanelerin özel teşebbüs olarak eğitim kurumlarıyla anılmasının kabul edilemez olduğuna hükmetti. Yalçınbayır, şunları kaydetti: "Bu tür boş sözlerin peşinden gitmemek lazım. Bu boş sözün raportör tarafından yazılması AYM üyelerine ve taraflara ve kamuoyuna sunulması fevkalade bizi üzmüştür. Beni üzmüştür, benim gibi birçok kişiyi üzmüştür. Eğitimle kumarın yan yana gelmesi, özel teşebbüs olarak kumarhanelerin işletilmesi eğitim kurumlarının işletilmesini, başkaca malayani şeylerle uğraşanların özel teşebbüs olarak yürüttükleri işlerin birlikte anılması kabul edilebilir işler değildir. Kumarhaneleri özel sektör işletti, genelevlerini de özel sektör işletiyor. Bütün bunları bir arada, eğitim kurumlarıyla söylemek olabilir iş mi? Bu boş söz, benim bunlar için yorum bile yapmam yanlış."

ÖZGÜRLÜKLERİ SINIRLANDIRAN DAVRANIŞLARDAN KAÇINILMALIDIR

Millî Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 1 Mart 2014'te Meclis'te kabul edildikten sonra 14 Mart 2014'te de Resmi Gazete'de yayımlandığına vurgu yapan Yalçınbayır, "Daha önce var olan 5580 Sayılı Kanun 2010'da değiştirildi, 2012'de 12 maddesi değiştirildi. Şimdi yine değiştirildi. Tüm bu değişiklikler eğitim ve teşebbüs özgürlüğüyle ilgili evrensel kurallara aykırı, uluslararası sözleşmelere aykırı, Anayasa'ya aykırı. Teşebbüs özgürlüğü denilince raportörün eğitimle ilgili teşebbüs özgürlüğü yanında kumarhane işletmesi özgürlüğünü, diğer özgürlükleri teşebbüs özgürlüklerini aynı kapsamda bir arada değerlendirilmesi kabul edilebilir bir şey değildir. Benim beklediğim karar; özgürlükleri sınırlandıran tutum ve davranışlardan kaçınılmasıdır." diye konuştu.

AYM'DEN DÖNECEKTİR

AYM'nin bir seneyi aşkın süredir dershane kararını vermediğini hatırlatan Yalçınbayır, şöyle devam etti: "Dikkat çekici yan; bir seneyi geçmesine rağmen bu konunun AYM'de henüz ele alınacak olmasıdır. Bu hak arama özgürlüğünün Türkiye'de ne kadar zor işlediğini gösteriyor. AYM, hak arama özgürlüğünün kullanıldığı bir merhaledir. Sonra da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi vardır. AYM'den bunun döneceğini ümit ediyorum, hukuk devletiyle ilgili inancımı taşıyorum. Milletvekilleri ve kamuda çalışanlar yeminlerini insan haklarının kullanılması temel ilkesinden ayrılmayacaklarına dair yapmışlardır. Milletvekilleri yeni yemin etti buna dair, diğer görevliler de buna dair yemin ettiler. İnsan onuruyla bağdaşmayan tutum ve davranışların sınırlandırmaların kalkacağını bekliyorum, eğer olmazsa şüphesiz ki; AHİM söz konusu olacaktır, ayrıca her türlü yasaklamalar insanlara başka fırsatları getirir."

17 VE 25 ARALIK HUKUKUNUN İŞLEMLERİ TASFİYE EDİLMELİ

Temel hak ve özgürlüklerinin zedelenmemesi gerektiğine işaret eden Ertuğrul Yalçınbayır, şunları kaydetti: "Bu defa kurslar, bu tür okullar eğitim kurumları yerine bireysel yetiştirmeyle ilgili yollar açılacaktır, başka yollar açılacaktır. Temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran her türlü yol yıkılmaya mahkumdur. Seçim barajları nasıl yıkıldıysa bu tür barajlar da yıkılacaktır. Onların mahkemeler eliyle değil de bizi yönetenlerin böylesine düzenlemelere gitmemesiyle yapılması beklentimizdir. Seçimlerden sonraki süreçte oluşacak koalisyon döneminde Meclis'in bu konuda bir kanun tasarısını ve teklifini getirmesinin hukuka uygun olduğunu düşünüyorum. Hukuka aykırı işlemlerin tasfiyesiyle ilgili, sadece 12 Eylül hukuku yok; 17 ve 25 Aralık hukukunun uzantısı olan bu tür işlemlerin de ortadan kalkması lazım. Yapılan bu değişiklik resmi gazetede yayınlanan kanun 17 ve 25 Aralık hukukunun devamı olan kanundur. Bu nedenle ben Türkiye demokratikleşecekse insan haklarına uygun davranacaksa bu tür hukuka aykırılıkların da giderilmesini diliyorum."